O küçük güzel öpücüğünden sonra Savaş beni eve bıraktı. Saat dokuz falandı. Sadece gülen yüzümle odama çekildim. Telefonumu çıkardım.
"Sen. Sen eşsizsin. Çok teşekkür ederim eşsiz adam. Beni daha önce bu kadar mutlu eden bir şey olmamıştı. Annem bugün o kadar güzeldi ki. Bana neden böyle davranıyorsun bilmiyorum. Ama sana baktıkça çok iyi hissediyorum. Daha önce olmadı, hiç kimse. Teşekkür ederim Savaş. Beni tekrar yaşattığın için. Ama bana acımanı istemiyorum. Bunları acıyarak yapmanı. Kalbin sana bunları yapmanı söylüyorsa ol benimle. Bana sevmeyi hatta aşkı getirdiğin için teşekkür ederim. Seni Seviyorum." yazdım aslında birazda korkarak. Çünkü daha önce kimsenin dudaklarına değmemişti dudaklarım. Kimse bana bu kadar güzel bakmamıştı. Bu kadar değerli hissettirmemişti kimse.
Ayrıca ne yalan söyleyeyim Savaş'ın mükemmel dudakları vardı. Sıcak. Öperken bütün düşüncelerim susmuştu. Sessiz öpücüktü bizimkisi. Sadece iyi hissettiren bir şeyler vardı. Bir kalkan gibiydi. Tamam ben aşık oluyorum artık kabul etmem gerekiyor.
Ne kadar doğru böyle olmam bilemiyorum. Ama Savaş'tan alacağım cevabı okumadan sadece uyumak istiyorum..
**
Sabah telefonumun titreşimine uyandım. Teyzem arıyordu, saatte 11 e gelmişti. Herhalde mesaj atmış, cevap alamayınca da aramıştı. Yarı uyanık yarı uykulu halimle telefonuma baktım. Teyzemden birkaç mesaj vardı. Bulutta "günaydın" mesajını atmıştı. Savaştan gelen mesajı açmak istemiyordum. İstemsizce çok korkuyordum, gerçekten. Teyzeme "günaydın teyzem kalktım ben" yazdım. Bulut'a da "günaydın oçinyo" yazdım. Savaş'ın mesajını bir süre açmayacaktım sanırım.
Klasik okul kıyafetlerimi giyip, saçımı at kuyruğu şeklinde topladım. Gidip yüzümü yıkadım. Erken uyumama rağmen gözlerimin altı morarmıştı.
Mutfağa gittiğimde teyzemin bıraktığı krepleri gördüm. İnanılmaz şekilde mutluydum, beni kahvaltı hazırlamak derdinden kurtarmıştı. Krepleri yerken Bulut'a mesaj attım "Beni evden almak ister misin yakışıklı?????" 11:25
Masadan kalkıp dişlerimi fırçaladım, sonra. Dünyaya bir daha gelsem naneli diş macunu olabilirdim. Bu hayatta en sevdiğim 5 şeyin içine girer herhalde.
Telefonum titredi. Mesaj Buluttandı. ''Geliyorum, hazırlan'' 11:29. Gayet kaba. Eskiden böyle değildi bu çocuk. Kızıl kafa onu baya değiştirmiş olmalı. Çantamı da boynuma asıp zilin çalmasını bekliyordum. İnatla da Savaş'ın mesajını açmadım. Zil çalana kadar gözlerimi kapatıp Savaşla olan sessiz öpücüğü düşünebilirdim. Savaş'ı düşünebilirdim. Yüz hatlarını ezberlemiştim. Bir bir elimle çizebilirdim. Savaşla oyaladım kendi kendimi. Zil çaldı. Koştum. Kapıyı kilitleyip çıktım. Dudaklarımı oynatarak Bulut'a ''günaydın'' selamı verdim. Aldığım cevap ise ''neden bu kadar mutlusun?'' oldu. Eline uzandım. Küçük bir gülücük çizdim. Bir de kendim gülümsedim. ''Eylül, bu aralar mutlu olmamak en büyük etkinliğim, Su bugün hastaneden gelecek.'' dedi. Hafif tedirgin hafifte bulutumsu sesiyle. Gözlerimi biraz şaşırırcasına açtım. Korktuğumu bilmesini istemiyordum. Rahat olmalıydı. Ama kızla oynaşırken umurunda da değildi. Sinirlendim ama belli etmemin bir anlamı yoktu. Elini tutup sıktım. ''Her zaman yanındayım'' bakışlarımı da mimiklerimle yolladım.
Okulun önüne geldiğimizde büyük bir kalabalık vardı. Büyük kalabalığın ortasında da çok net ayırt edebildiğim iki tane, birbirine yakın yüz. Melih'in ''hadi Gizem vurabilirsin'' diye kahkaha dolu bağırışları ve Gizem'in Savaş'a yakın yüzü. Onlar nasıl tanışmış olabilirler ki. Savaş'ın görüş alanına Bulutla girdiğimizde kendini bir adım geri çekti. ''Ne oldu'' dermişçesine gözlerimi ona kitledim, Bulut beni çekiştirirken. Gizem birden bağırmaya başladı. ''Eğer istediğimi yapmazsan bütün her şeyi dökerim Savaş Bey''. ''Kızım seni yeryüzünden silerim, yapabilirim'' dedi Savaş ses tonunda oynamadan. Kafayı yemek üzereydim meraktan. Sonra Gizem'in cırtlak sesi. ''Belki Eylül nasıl kızlardan hoşlandığını bilmek ister'' dedi, bana dönerek. Ağzım açık bir şekilde dinledim yine gözlerimi o okyanus mavisi gözlerden ayırmayarak. ''Eylül buraya gelsene'' dedi okulun demir kapısına yaslanmış olan Mertcan. Şok üstüne şok yaşıyordum. Olduğum yerden kıpırdamadığım halde Bulut atladı konuşmaya. ''Eylül senin ayağına gelemez, sen onun ayağına geleceksin. Bunu birkaç yıldır öğrenemedin herhalde''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Öpücük
ChickLitSuskunlugumun 12. yılıydı. Dalga gecenlere, acıyarak bakanlara, hakkımda hikayeler uyduranlara, taciz etmeye calısanlara ragmen 12 sessiz yıl.. Babamın ailemizi katledisinin üstünden bu yana cümleyi bırak bir kelimeyi, harfi sesli bir sekilde söyley...