MİŞA'DAN DEVAM
Evdeki herkes Feyyazın iş durumunu biliyordu ama kimse onu üzmemek ve gururunu incitmemek için bu konu hakkında konuşmuyordu. Zaten her geçen gün yavaş yavaşta olsa iş başvuruları yapıyordu. Asya'da babasının işe gitmediğini anlayınca akşam üzeri hep beraber çay içip sohbet ettiğimiz sıra yanımıza geldi.
"Babacım."
Feyyaza ona dönünce arkasına sakladığı kumbarasını çıkarıp eline koydu.
"Sen üzülme benim çok param var. Bu para ile ne istersek alırız."
Hepimiz ona döndüğümüz de içimde evladına karşı kabaran annelik duygusunu bastırdım. Eğilip öptüğüm de bana bakıp gülümsedi.
"Hem sen işe gitmediğin de biz senle daha çok vakit geçiriyoruz, daha çok oyun oynuyoruz."
Feyyaz her ne kadar bu hareketinden dolayı onunla gurur duysa da bir yandan da istemsizce gözleri dolmuştu.
"Senin o güzel kalbini severim ben babam. Ama çok şükür paramız var. Sen şimdi bu parayı yerine götür ama söz lazım olursa senden alıcam."
Gülerek kumabarayla beraber odasına gitti.
"Gururlu bir anne olarak bende çay doldurayım bari."
Ayağa kalktığım sıra başım dönünce Feyyaz ayağa kalkarak elimi tuttu.
"Güzelim iyi misin?"
"Bir anda ayağa kalkınca başım döndü demek ki. İyiyim aşkım."
Annem bana su getirmeye gittiğin de hâlâ başım dönüyordu.
"Doktora gitmek ister misin aşkım?"
"Hayır hayır. Bir anda ayağa kalkınca başım döndü sanırım. Geçer birazdan."
Suyu içip biraz sakinleşmeye çalıştım. Her ne kadar belli etmesem de başım dönüyordu ve bir yandan da midem bulanıyordu. Feyyaz daha fazla korkmasın diye banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynada kızaran yanaklarıma biraz su serpip derin nefes aldım.
"Aklıma çok farklı şeyler geliyor olabilir mi acaba?"
Kendi kendime konuşurken kapı çalınca kapıyı açtım.
"Sevgilim iyi misin?"
"İyiyim canım, iyiyim hemde çok iyiyim. Sadece başım döndü biraz ama şuan geçti."
"Korktum seni öyle görünce."
Koluma girerek içeri çektim.
"Gel hadi korkma hem ben kurt gibi açım."
Ben hep böyleydim. Ne zaman canım yansa , bir şeyler ne zaman beni incitse kimseye söyleyemezdim.
Bir savaşın ortasında, sevildiğini sanıp, defalarca kendini buna inandıran, insanlar tarafından kendi evime kurşun sıkıldığını gördüğüm halde, kurşunlu duvarın arkasından onlara çiçek uzatan, bir kadının hikâyesiyim. Bilirim ki ; kalbimle verdiğim savaş, beni gâlip edecek. “unutmak en iyi intikamdır” der borges. ince bir burukluk olup gönlüme yerleşen her ne varsa, önce hepsini unutulmak üzere gönlümden uzaklaştırdım. zamanla zihnimden de silinip gittiler. İnandığımdır; “bir başkasını küçültmek, bizi daha büyük biri yapmaz. başarılı olmak için, herhangi birinin başarısızlığına ihtiyacımız yok. başkasının kaybetmesini sağlamadan kazanabiliriz. başkalarını güçlendirirsek, Allah bizi güçlendirir.”
Bu yüzden acılarımı da içime gömdüm. Bir yol hatalı ise o hatayı bile bile yaptım.
Taa en başında yanlış iliklediğimiz gömleği ancak son düğmeye gelince fark ederiz ya hani, işte gerçek hayatta da bazı şeyler aynen böyledir. Başından yanlış olan bir durumu fark edebilmek için sonuna kadar gitmemiz gerekir. Hayat böyledir. İnsan peşine düştüğü şeyden mahrum kalır, çok sevdiği ile sınanır, korktuğu ile yüzleşir. Nerede duygu yoğunluğun varsa tam isabet derdin orada birikir.
Psikoloji der ki;
Sürekli incitilen insanlar, zamanla duygularını göstermekten çekinirler. Kendilerini üzüntüden korumak için, duygularını bastırır, dışa vurmadan yaşamaya devam ederler! Zamanla duygularına yabancılaşırlar. "Ne hissediyorsun?" sorusuna verecek cevap bulamazlar!Uzun yıllarca çimde bin at koşmuş, hepsinin izi birbirine karışmış, yarısının bağrı çatlamış, yarısının ayağı kırılmış, dönen olmamış.
Bir ben dönememişim o yollardan. Ama beni o amansız çukurdan çıkaran adamdı Feyyaz. Bu yüzden ona karşı gerekirse kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyecektim. Sırf o üzülmesin diye.
Ve şimdi eğer yine hamile isem. Bu sefer aramızda ki bağ bir kat daha bağlanacak, ona olan sevgim e saygım artacaktı. Biz, biz yeniden doğacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
24 OCAK | TAMAMLANDI |
Short StoryGERÇEK BİR KARAKTERDEN KURGULANMIŞ YAŞANMIŞ HAYAT HİKAYESİDİR.💫 "𝑭𝒆𝒚𝒚𝒂𝒛 𝑨𝒌𝒔𝒐𝒚. 𝑨𝒅ı𝒏ı 𝒕𝒆𝒍â𝒇𝒇𝒖𝒛 𝒆𝒕𝒎𝒆𝒌 𝒃𝒊𝒍𝒆 𝒌𝒂𝒍𝒃𝒊𝒎𝒊𝒏 𝒃𝒊𝒓 𝒌𝒖ş 𝒈𝒊𝒃𝒊 çı𝒓𝒑ı𝒏𝒎𝒂𝒔ı𝒏𝒂 𝒔𝒆𝒃𝒆𝒑 𝒐𝒍𝒖𝒚𝒐𝒓𝒅𝒖. 𝑭𝒆𝒚𝒚𝒂𝒛.. Ü𝒍𝒌𝒆𝒎...