Elazığ'a iner inmez sizi sıcacık bir ortam karşılıyor. Taşı toprağı altın gibi başka, bambaşka bir şehir merhaba diyor size.
Havaalanından iner inmez kalacak bir yer aradık kendimize. Annem Türk olduğu için Türkçe 2. Dilimiz olmuştu. Burada yabancı olduğumuz çok anlaşılmayacaktı yani. Sora sora zor olsada kalacak bir apart kiraladık. Küçük ama huzur doluydu. Elimizdeki tek para annemin bileziği olduğu için idareli kullanmak zorundaydık. Leyla yolda yorulduğu için hemen uyudu bende annemle yatakta uzanıyordum.
"Sence hemen iş bulur muyum anne?"
Gülerek bana döndü.
"Yolcu olmak için, yola çıkmak şarttır. Sen yola bir çıkta hele elbet bizi yaratan bir kader çizmiştir."
"Söz veriyorum sana annem asla pişman olmayacağız."
"Güvencesi Allah olan yolda kalmaz annem. Sabah ola hayrola."
Öyle ya sabah ola hayrola. İnsanlar içlerindeki umudu kaybetmemek için yarına ertelerler. Bu sözde bunun teminatıdır. En zorlu gecede bile uyumadan önce insan kendine şunu fısıldar "sabah ola hayrola" neden biliyor musunuz? Çünkü tutunacak bir dal, karanlıklar içinde bir ışık ararız. Boğulan bir insan için incecik bir dal parçası umuttur derler. Biz insanlarda bugün yüreğimizi yakan dertleri yarına erteleriz.
Annemi dinleyerek ve umudumu sabaha erteleyerek yumdum gözlerimi.(1 YIL SONRA)
Zaman her şeyin ilacıdır derler. Belki herkese göre öyledir ama bana göre her şeye ilaç zaman değil , Allahtı. 1 yıl olmuştu buraya geleli küçük bir mahallede bir apartmanın 2. katında ev kiralamıştık. Ben ise bir kafede garson olarak çalışıyordum. Bu geçen 1 yılda yeri geldi çok ağladık, yeri geldi çok üzüldük. Ama ne olursa olsun Allah'a inanmaktan ve sığınmaktan vazgeçmedim. Annem ve Leyla ile yeni geldiğimiz bu şehirde önce güzel bir ev tuttuk, insanları ve çevreyi tanıdık, sonra yaralarımızı sardık. Zor oldu, hiçbir şey kolay değildi , sonunda başardık.
| 14 Mayıs 2016 |
Her şeyden habersiz yine evden çıkıp işe gelmiştim. Oysa nerden bilebilirdim bugün mutsuz geçireceğim son gün olduğunu. İlk kez, korkusuzca bir yola çıkacağımı. Aman Allah'ım bugün, bugün aldığım nefesin bile her zamankinden çok ruhuma iyi geleceğini nerden bilebilirdim?
Kendimi tanıyamıyorum. Çok kısa zamanda ne kadar çok değiştim. Ne kadar çok fark ettim, ne kadar çok kabul ettim. Ne kadar çok sildim, ne kadar sevdim. İnsanın hayatında her şeyin iki kere daha çok olduğu yerler varmış. Kendimi bile tanımakta güçlük çektiğim bu amansız döngüde bütün duygularım ve hislerim hallaç pamuğu gibi olmuşken birini tanıdım. Ve bu tevafuk, bu raslantı dünyadaki her şeyin iki kere değil bir kere olduğu zamanmış.
İnsan sevince kalbine koskoca bir gökyüzü sığdırabilir derdi babaannem. Sahi koskocaman gökyüzü nasıl oluyordu da sığıyordu bir insanın kuş kadar kalbine? Meğer mağrifet senin kalbinde değilmiş, âşık olduğun insanın yüreğinde sana ayırdığı yerdeymiş. İki insan bir birini sevince ay ve güneşin bir araya gelmesi gibi eşsiz bir güzellik olurmuş dünyada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
24 OCAK | TAMAMLANDI |
Storie breviGERÇEK BİR KARAKTERDEN KURGULANMIŞ YAŞANMIŞ HAYAT HİKAYESİDİR.💫 "𝑭𝒆𝒚𝒚𝒂𝒛 𝑨𝒌𝒔𝒐𝒚. 𝑨𝒅ı𝒏ı 𝒕𝒆𝒍â𝒇𝒇𝒖𝒛 𝒆𝒕𝒎𝒆𝒌 𝒃𝒊𝒍𝒆 𝒌𝒂𝒍𝒃𝒊𝒎𝒊𝒏 𝒃𝒊𝒓 𝒌𝒖ş 𝒈𝒊𝒃𝒊 çı𝒓𝒑ı𝒏𝒎𝒂𝒔ı𝒏𝒂 𝒔𝒆𝒃𝒆𝒑 𝒐𝒍𝒖𝒚𝒐𝒓𝒅𝒖. 𝑭𝒆𝒚𝒚𝒂𝒛.. Ü𝒍𝒌𝒆𝒎...