"Sen ve ben hayatın tuhaf köşelerini biliyorduk."
🗽
Sanki 5 gün gibi hissettiren uzun bir Çarşamba'nın ardından Perşembe günü ikisi de okuldan geldikten sonra ev sahipleri sanki bu anı bekliyormuş gibi Grace'i aramış ve acil paraya ihtiyacı olduğu için oturdukları daireyi Pazartesi'ye kadar boşaltmalarını istemişti. New York'ta belirli bir bütçeyle küçük bir alanda dahi olsa ev bulmak çok kolay olsa da kadının daha bir ay olmadan böyle bir emrivaki yapmasını doğru bulmamışlardı.
Cuma, Cumartesi ve Pazarlarını interneti karış karış gezerek ve sürekli emlakçılarla görüşerek harcarken Pazar akşam saatlerinde en sonunda pes edip Central Park'ta çimlere oturmuşlardı.
- İlk göz ağrımızdan sonra hiçbir zaman onun kadar iyisini bulamayacağız, değil mi?
Luke, Grace onun dizinde yatarken ışık kirliliğinden görünmeyen ama orada olduklarını bildikleri yıldızlara bakarak söylediği şeye karşı acı bir şekilde güldü.
- Asla bulamayacağız.
Tam o sırada kızın telefonu çaldığında Luke Perşembe gününden beri stresli hali yüzünden görüşmedikleri Ashton olduğunu düşünürken Alice çıkmıştı. Kız artık onun yanında uzaklaşma ihtiyacı duymadığı için hala başı dizinde birkaç saniye konuşup kapattı.
- Yemek için teyzemin restoranına gitmeye ne dersin? O ısmarlıyormuş, hep yaptığı gibi.
Alice restoran zinciri olan güçlü bir iş insanı olmasına rağmen epey cömertti ve sosyete olmaması şartıyla Grace'in hiçbir arkadaşına bugüne kadar hesap ödetmemişti, hem onlar henüz öğrenciydi.
- Neden olmasın?
Central Park'tan 2 sokak ötede olan restorana 5 dakika içinde ulaştıklarında Alice onları kapıda karşılamış ve daha tenha olan arkalarda bir masaya oturrmuştu.
- Daha yeni lazanya yapmıştım, az önce çıktı fırından. Yanına da şarap ve salatayla getirirler birazdan.
Alice hala mutfağa girer, diğer patronlar gibi herkesin tepesinde duran ofisinden insanları izleyip keyif almaz, genellikle kalabalık masaların ortasında yemek yiyip insanların hizmet ve mekan hakkındaki yorumlarını dinlerdi. Yenilikler genellikle buna göre belirlenir ve yapılırdı. Böyle böyle büyütmüştü işlerini 13 yılda.
- Anlatın bakalım, en son New York'tan kaçışınızda neler yaşandı?
İkisinin de dikkati 3 gündür aynı alanda olduğu için neler yaşadıklarını bir an hatırlayamayınca garip bir şekilde birbirlerine baktılar. Alice de bunu bilinçli olarak yanlış yorumladı.
- İkinizin arasında mı bir şey geçti yoksa?
Grace duyduğu şeyle aniden karşısındaki kadına baktı.
- Teyze! Tamam, anlatmazsam sen susmayacaksın.
Alice keyifli bir şekilde gülünce Luke düşünceleri yüzünden suçlu bir şekilde ellerine bakıyordu. Son birkaç günde sürekli Grace ile yan yana olmaktan olsa gerek hep ikisinin nasıl olacağını düşünmüştü. Bir yanda Isabella, bir yanda Ashton vardı ama o kendisini hep bunu düşünürken yakalamış ve kontrol edememişti.
İkisinin arasındaki uyumun eşsiz olduğunu düşünüyordu.
- İnanamayacaksın ama Micheal Lillian'a evlenme teklifi etti!
Teyze yeğen sevinmelere dalmışken Luke bu fikri henüz o an tamamen kavrayabilmişti.
Neredeyse 10 yıllık çocukluk arkadaşı hayatının aşkını bulmuştu ve genç yaşını hiç takmadan evleniyordu. Lisede ve Lilian'la tanışmadan önceki o kısa dönemde elbette onun da sevdiği kızlar olmuştu ve çocuklar bazılarında onun sessizliğini bozup hislerini söylemesi için ikna etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
to die for // hemmings
Fanfiction- senin için tek dileğim bir dileğim var. umarım seni delilik noktasına kadar sevecek olan hayatının aşkını bulursun Luke. kız arkasını dönüp kapı koluna uzandığında çocuk son gücüyle bağırdı. - hayatımın aşkı sensin! 🗽 9 milyonluk bir şehir ve iç...