27/2, sail away

32 3 0
                                    

media; Grace'in paylaştığı fotoğraf

"Birilerinin fırtınasında gökkuşağı olun."

🌊

Ashton'ın bugünlük kiraladığı araba ile Manhattan'ın doğusundan başlayan ve konuşmadan çok müziğin olduğu bir saatlik bir yolculuğun ardından Range Rover yat limanının yanında yolda durakladı. Grace anahtarın arabayı terk etmesinden sonra duran müzikle başını camdan kaldırıp yanındaki çocuğa baktı.

- Evet, geldik. İnebilirsin.

Kız çantasını alıp topuklu ayakkabılarının üzerinde dengede kalmaya çalışarak arabadan indiğinde Ashton çoktan gelmiş kenarda onu bekliyordu. Onun uzattığı elini tuttuktan sonra beraber kaldırımdan kıyıya yöneldiklerinde Grace kaşlarını çattı.

- Marinada ne işimiz var Ash?

Beton basamakları inip küçük şeritlerden üçüncüsüne girdiklerinde Grace ne olduğunu kavradı.

- Şaka yapıyorsun değil mi?

Adım adım şeritin sonuna doğru giderlerken Ashton sonunda konuştu.

- Avustralya'dayken büyük ihtimal biliyorsundur ki Luke sörf yapıyordu, Calum futbol alanında büyük başarılara imza atmıştı ve Michael ise kaykayıyla vakit geçiriyordu. Ben de kendime bir uğraş bulmam gerektiğini anlayınca bir adada yaşadığımı hatırladım ve üvey babamın zaten olan ama çok da aktif çalışmayan teknesini kullanmaya karar verdim. Bu dediklerim yaklaşık 4 yıl önce gerçekleşti.

Henüz isimsiz olan üçüncü sınıf teknenin önünde durduklarında Ashton devam etti.

- Oradaki teknem Apollon'u bırakıp buraya taşındığımda ve Hudson Nehrini gördüğümde içimde hissettiğim eksiklik hissiyle sahneye çıkmaya başladığımızda gelirimin çoğunu birikime koymaya da başladım. Annemlerle anlaştığımız gibi yarı fiyatını biriktirdikten sonra bu hafta içinde diğer yarısını da onlar tamamladı ve ben dün gece ilk kez tamamen benim olan tekneme kavuştum.

Kız teknenin neredeyse her yerini inceleyip heyecanlı bir şekilde konuşan çocuğa döndü.

- Beni yakın zamanda bindirmeyi düşünüyor musun?

- Ah, elbette.

Beraber dikkatli bir şekilde güverteye çıktıklarında Ashton asıl soruyu sormak için etrafını inceleyen Grace'in elini tutup dikkatini çekti.

- Kalıyor muyuz, devam mı ediyoruz?

Kızın dudaklarında geniş bir gülümseme oluştu.

- Devam ediyoruz, denize açılıyoruz.

🌊

- Biliyor musun benim lisem tam bir Gossip Girl'dü.

Grace dümenin başındaki Ashton'a bakıp konuşurken çocuk da kısa bakışlarla onu dinlediğini belli ediyordu.

- Cidden mi?

- Kesinlikle. Özel okula gidiyorduk zaten. Brooklyn tam bir Blair'di ve ben de tam bir Serena'ydım. Kız kardeşler gibiydik ama aramızda hiçbir zaman rekabet ya da kraliçelik gibi şeyler yoktu. Evet, herkes bizi tanıyordu ama saçma dramalar çıkmıyordu. Genellikle ben partileri düzenler o da insanları toplardı. İletişimi her zaman daha iyi oldu.

- Erkek işleri nasıldı?

- İlişkilere gelince Serena olan oydu. Bir sürü çocukla çıktı ama hiç kendi Dan'iyle tanışmadı, benim de Chuck'a en yakın bulduğum şey Harry diye bir çocuktu ama çok da ciddi bir ilişkimiz olmadı. Nick'ten önce pek derin şeyler yaşamadım. İlklerim ona ait, neredeyse bütün ilklerim.

to die for // hemmingsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin