media; Özgürlük Anıtı
"En iyi yanım saklı."
🗽
- Sorumu sorduktan sonra direk Özgürlük Anıtı demeni onu çok sevmene bağlayacağım ama seni tanıdığım bu kısa sürede bir şeyi sevmek için nedene ihtiyacın olduğunu fark ettim. Neden mavili kadını seviyorsun?
Grace Luke'un kendisi üzerinde olan tespitine şaşırsa da sürekli psikoloji okuduğunu unutuyordu. Sorusuna soruyla cevap verdi.
- Tahmin edemiyor musun?
Yan bakışıyla ona bakıp konuştuğunda Luke ona odaklıydı.
- Özgürlüğü temsil ettiği için mi?
Grace başını aşağı yukarı salladı.
- Özgürlük her zaman istediğim bir şeydi.
Luke yerinde doğrulup bedenini ona çevirdi.
- Ama sen özgürsün Grace. New York'ta yaşıyorsun ve harika bir hayatın var. Seni seven çok güzel insanlar var, kaliteli bir okula gidiyorsun ve istediğin mesleği okuyorsun. Bu özgürlük değil de ne?
Grace Luke'un bakış açısı karşısında acı bir şekilde gülümsedi. Henüz yeni tanışmışlardı, onu böyle görmesi gayet normaldi.
- Benim istediğim özgürlük sevme özgürlüğü Luke. Çünkü geçmişimde buna hiç sahip olamadım. Hiç sevmek istediğim insanı sevemedim. Önüme hep engeller ve sınavlar çıktı. Sürekli kalbimden yana sınandım. Hiçbir zaman gerçekten mutlu bir ailem olmadı. Elime annemi ya da babamı doya doya sevme şansı geçmedi. Belki bütün bu eksikliklerim yüzünden kendimi bile tam olarak sevemedim.
Ciddi bir ses tonuyla, duygulanmadan söylediği cümleler Luke'u derinden etkilerken kız konuşurken yaşadığı şehirde olan bakışlarını çocuğa çevirdi.
- Şimdi şöyle bana Luke, sence özgür müyüm?
Çocuk konuşacak kelimeleri bulmaya çalışırken çaresizce sadece adını söyledi.
- Grace ben-
Sözü gürültülü tekne kornası tarafından kesildiğinde Grace kocaman gülümsedi.
- Özel aracımız da geldi.
Birkaç dakika içinde tekneye geçip, ısınmak için içeri oturduklarında Grace de Luke da ceketlerini çıkarıp battaniyeye sarınmışlardı. Kamaranın üst katında, karşılıklı koltuklarda oturuyorlardı. Lily'nin olduğu kabinle arasında kapı ve kalın bir duvar olduğu için ses geçişi yoktu, etrafı cam olduğu için dışarısı da görünüyordu.
- Vay be, bu kadarını da yapabileceğini düşünmemiştim açıkçası Grace.
Kız Luke'un açık sözlülüğüne kurnaz bir şekilde gülümsedi.
- Beni çok küçümsemişsin o zaman. Daha neler yapabildiğimi görsen...
Luke onun sözlerine karşı ciddi bir tavır takındı.
- Haklısın, görmeden önce yargılamamam gerek. Aptallık ettim.
Grace onun bir anda geri adım atmasına daha çok gülerken Luke onu tıpkı bir film gibi izliyordu.
- Neden bunu yapıyorsun Grace?
Anın büyüsüyle dudaklarından ayrılan sözcükler hitabındaki kızın kulaklarına ulaştığında gülmeyi bırakıp ona baktı.
- Buna ihtiyacın varmış gibiydi Luke. Aynı sınırdaki sular üzerinde olsak da New York'tan uzaklaşmaya ihtiyacın varmış gibiydi.
Luke'un bakışlarına Grace de karşılık verdiğinde çocuk söylediklerinin de etkisiyle utanıp kucağında topladığı ellerine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
to die for // hemmings
Fanfiction- senin için tek dileğim bir dileğim var. umarım seni delilik noktasına kadar sevecek olan hayatının aşkını bulursun Luke. kız arkasını dönüp kapı koluna uzandığında çocuk son gücüyle bağırdı. - hayatımın aşkı sensin! 🗽 9 milyonluk bir şehir ve iç...