"Rüzgar her estiğinde bizi parçaladığını hissediyorum."
🦋
- Nick?
- Grace?
Kumral adam eski nişanlısı olan kızı görmesiyle oturduğu yerden kalkmaya yeltendi ama Grace 1 yıldır görmemenin verdiği şoku 12 yıllık dost olmanın sayesinde hızlıca atlatıp onu eliyle durdurdu. Solundaki mutfağa dönüp hep koyduğunu bildiği ocağın altındaki küçük çekmeceyi açtı ve bıraktıktan 5 ay sonra yeniden sigara paketini çıkardı. Ocaktaki ateşle yaktıktan sonra ilk nefesini yorgun ve derin bir şekilde bıraktı.
Çoktan soğuktan uyuşmuş vücudunu dinlemeyerek topuklu ayakkabısını vura vura ağır adımlarla balkon kapısına ilerledi ve yavaşça Nick'in yanına oturdu.
- Kötü zamanlar mı?
Önündeki uçsuz bucaksız ormana bakarak sigarasından bir nefes daha aldı.
- En kötüsü.
🦋
- Sanırım geçen seneki en kötüsü dediğin doğum gününün daha da kötüsünü yaşadın.
Grace olayın ironikliğine karşı gülümsedi.
- Aşık olduğum adamı kaybetmek ikisinde de ortaktı ama evet, şu ana kadar en kötüsü buydu.
Nick bir yandan da terasta koşturan köpeğine bakıyordu.
- Anlatmak ister misin?
Yaşadığı şeyler tekrar Grace'in gözünün önünden geçince istemsiz gözlerini kapattı ve geldiğinden beri ilk kez başını eğdi. Ağlamamak için herkesin yaptığı şeyi yapıp başını ve bakışlarını hep yukarıda tutmuştu ama bir anlık boşluğunda uçakta tükendiğini düşündüğü yaşlar tekrar ortaya çıkmıştı.
Nick ilk önce elindeki sigarayı alıp hemen önlerindeki masada duran küllüğe bastırdı sonra da Grace'in elinden tutup kaldırdı. Önceliği ona verip yukarı çıktılar ve onu hep üçünün beraber uyuduğu odanın yatağına bıraktı. Tekrar aşağı inip valizini da çıkarınca Grace'in nasıl valiz yerleştirdiği adı gibi hatırladığı için açıp hemen pijamalarını buldu.
Üstünde Nugget'ın fotoğrafları basılı olan takımı yatağın ucunda oturup sadece onu izleyen Grace'in yanına bıraktı ve kapıya ilerledi.
- Ben hemen aşağı inip geliyorum.
Elbette onu 3 yıl içerisinde sayısız kez çıplak görmüştü ama artık o tür bir ilişkiden çok uzaklardı. Nick onları hala çocukluk arkadaşları varsayarak hareket ediyordu, Grace henüz hareket etmiyordu ama elbette hayatındaki neredeyse her şeyde olduğu gibi bunda da gidişatı o belirleyecekti.
Aşağıda mutfağa girip hızlıca sütü çıkardı ve cezvede birkaç dakika ısıttı, bu sırada da köpeğinin bahçenin neresinde olduğunu görmeye çalışıyordu. Isınan sütü büyük bir bardağa koyup yukarı çıktı ve ne olur ne olmaz diye kapıyı tıklatıp onay aldıktan sonra içeri girdi.
Ormanda olduklarından New Yorklular olarak yadırgadıkları direkt güneş ışığını kesen siyah perdeleri çeken Grace'i sırtından destek vererek yatağına yönlendirdi ve yorganın altına girdikten sonra sıcak sütü uzattı. Özellikle de iki aile hep beraber geldiklerinde çocukluklarından beri yaptıkları bir şeydi bu. Yine üçü de New York'ta büyümüş çocuklar olarak gece duyulan rüzgar ve hayvan seslerine alışık olmadıkları için Alice onlara süt içirip rahat uyumalarını sağlardı.
Grace sütünü hızlıca içtikten sonra uyandığında midesinin bulanmamasını umarak yatınca Nick de içi rahat bir şekilde odasından çıkabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
to die for // hemmings
Fanfiction- senin için tek dileğim bir dileğim var. umarım seni delilik noktasına kadar sevecek olan hayatının aşkını bulursun Luke. kız arkasını dönüp kapı koluna uzandığında çocuk son gücüyle bağırdı. - hayatımın aşkı sensin! 🗽 9 milyonluk bir şehir ve iç...