Son birkaç günleri de hemen geçmiş ayrılacakları gün gelmişti. Bokuto'nun uçağı gece 11deydi. Şoförü onu sekiz gibi alacaktı.
Son birkaç saattir gözyaşları durmamıştı hiç. Sevgilisini bırakmak da istemiyordu, yalnız kalmak da istemiyordu, zorla gönderildiği o yere de gitmek istemiyordu. Keiji onu sakinleştirmeye çalışıyordu, onu da üzdüğünün farkındaydı ama kendini tutamıyordu.
Şimdi ormandaki kayalıklara gitmişlerdi, sevgilisi onu kollarının arasına almış saçlarını okşuyordu yavaş yavaş. Arada kendi gözlerini de siliyordu. Bulutluydu hava da yağmur yağacak gibiydi.
"Bebeğim? Bak şimdi zor geldiğinin farkındayım ama o kadar kötü olmayacak biliyorum tamam mı? En azından benim burada seni beklediğimi biliyorsun. Ben de senin birkaç hafta sonra bana döneceğini biliyorum. Üzülecek bir şey yok."
"Ama çok özleyeceğim"
"Ama geri geleceksin bebeğim. Sonra bir daha ayrılmayacağız."
"Evet."
"Biraz güçlü olmaya çalış sevgilim. Orada da böyle olacaksan ben hep endişeleneceğim."
"Olmayacağım söz." dedi burnunu çekip. Keiji'nin uzattığı peçeteyi aldı. "Sen beni düşünme, çok sıkılacak mısın?"
"Tatlım bana aldığın hediyelerle sıkılmam mümkün değil ki." Gülümsedi. "Yani istediğim kadar kitap okurum, harika değil mi? Kitaplarımı alıp buraya gelirim."
"İyi olacağız değil mi?"
"Tabii ki tatlım. Her şey güzel olacak."
Yağmur başlamıştı, ağaçlar onları ıslanmaktan koruyordu. Birbirlerine sarılıp dalgaları, denizin üzerindeki yağmur damlalarını izlediler.
"Kendine dikkat edeceksin değil mi?" Bokuto sordu.
"Evet tatlım, burada kimse yokken endişelenecek bir şey yok ki. Asıl sen iyi olacak mısın? Nasıl bir yer gideceğin yer baktın mı?"
"Yoo."
"Tatlım baksana bi merak etmiyor musun?"
"Etmiyorum."
"Aç hadi, gittin mi Manchester'a daha önce?"
"Gittim."
"O zaman sıkılmazsın değil mi? Bak arkadaş edinmeye çalış, içine kapanma."
"Denerim."
"Hafta sonları programına bakalım, hmm" göz gezdirdi maile "konuşma grupları var"
"Evet, konuşmayacağım." suratını asmıştı.
"Bo huysuzluk yapma" kıkırdadı.
"İngilizcem zaten iyi, yıllardır gidip duruyorum böyle yerlere."
"Biliyorum bebeğim, ama yapma bak böyle zaman geçmez."
"Tamam."
"Gezilere de katıl, bak güzel yerlere gidiliyor."
"İstemiyorum."
"Tatlım, bak bana güzel bir şey al tamam mı gezilerden?"
Bokuto bir an gülümsedi "Tamam"
Yağmur yavaşlayınca odalarına gittiler. Beraber Bokuto'nun çantasını hazırladılar. Bokuto sık sık içini çekiyordu.
"Ne oldu?" dedi Keiji kolunu okşayınca bedeni ısınmış gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Heaven in Your Arms
FanfictionKeiji yatılı okulda burslu okuyan bir lise öğrencisidir. Okula yeni gelen bir çocuk tüm hayatını değiştirecektir. Karakterler bana ait değildir. Tüm eser beş ya da altı cilt olarak tasarlandı. Her cilt 20-25 bölümden oluşacak. Keyifli okumalar dile...