Seni senle değil de, seni sensiz yazmak
tıpkı bir okyanusu, en derinden kazmak~¶~
"Teşekkür ederim millet. Hoşçakalın."
Bir yayının daha sonuna gelmişti genç adam. Önündeki ekran kapanır kapanmaz, yüzündeki gülümseme de silinmişti aniden.
Her yıl olduğu gibi, bu yılda doğum gününü onu seven hayranlarıyla kutlamıştı. Bu onu mutlu ediyordu. Jeongguk bu gün tam yirmi dört yaşına basmıştı.
Telefonuna gelen fan yorumlarını okurken, zaman ne kadarda hızlı geçiyor diye geçirdi içinden. Doğum günlerinde her zaman düşünceli olurdu. Geçmiş hatıralarını anarken yüzünde küçük bir tebessüm oluşmuştu.
Oysa daha dün gibi hatırlırordu on beş yaşındaki Jeongguku.
On beş yaşındaki Jeongguk, ilerde dünyanın en başarılı grubunun maknaesi olmayı hayal bile edemiyordu.
Bütün başarılarını armylerine borçlu olduğunu bir kez daha tekrar etti içinden genç adam. O fanlarına çok değer verirdi. Ne kadar mutsuz olursa olsun, bunu asla onlara yansıtmamaya çalışırdı. Yüzünde her zaman onu dışarıdaki kötülüklere karşı koruyan bir gülümsemesi olurdu.
Zayıf noktasını insanlara göstermeyi sevmezdi. Çünkü insanlar fırsatçıydı. Tüm dünya tek bir hata yapmasını bekliyordu. Bu sadece onun için değil, onun gibi idol olan herkes için geçerliydi.
Dünyanın her yerinden gönderilen tebrik mesajlarına kısa bir göz atıp, tam uygulamadan çıkacağı sırada birkaç saniye duraksamasına sebep olan bir posterle karşılaşmıştı jeongguk.
"Coming soon"
Üç saniye kadar inceleyip, telefonunu kapatarak masanın üzerine bırakmıştı. Parmaklarını henüz kestirdiği, siyah saçlarına daldırıp saç diplerine masaj yapmak, daha iyi hissetmesine, sakinleşmesine sebep oluyordu.
O iyi değildi. Sadece aksini iddia etmiyordu. Jeonggukun geçmişten kalan, kapanmamış defterleri vardı. O defterleri her ne kadar açmak istemese de, hayat sürekli onu buna zorluyordu.
Zamanın su gibi akıp geçtiği bu dünyada, eski saf Jeongguktan da eser kalmadığını hatırladı aynı zamanda. O kendini çok geliştirmişti. Herkesin peşinden koşturduğu bir Jeongguk olmak kolay olmamıştı. Ama en azından birkaç yıl önceki halinin daha mutlu oluğunu biliyordu.
~¶~
"Yayın bitti mi?" Hatıralarının arasında kaybolan bu genç adam aşina olduğu sese doğru kafasını çevirdiğinde, menajer hyungunun asistanlarından birinin aralık olan kapıda onu beklediğini fark etti.
"Oh! Zamanın nasıl geçtiğini fark etmedim." Ardından saati kontrol ederek devam etti. "Yayınım yarım saat önce bitmiş."
İsmini her seferinde unuttuğu için, hyung diye hitap ettiği asistan monitörün karanlık yüzüne kısa bir göz atıp, tamamen içeriye girmişti.
Jeongguk'u baştan aşağı süzüp, dalgın olduğunu fark etti. Fırsat bu fırsat diye geçirdi içinden genç asistan.
"A-evet! Sejin sunbei...toplantı odasına bekliyordu Jungkook." Biraz düşündü genç adam. Menajeri doğum gününde neden onunla görüşmek istediğine anlam verememişti. Daha sonra onunla her yıl bu zamanlarda aynı konuyu konuştuklarını hatırladı Jeongguk.
Başıyla asistanı onayladı. Toplantı odasına doğru attığı her adımda geriliyordu. Genç adam, onları reddetmekten yorulmuştu.
Önünde yürüyen asistan karşısında durduğu odanın kapısını araladığında, Jeongguk'a içeri geçmesini işaret etmişti. İçeri geçerek odada kimlerin olduğuna bakmadan kısa bir baş selamı vererek gözlerinin aradığı menajerine yakın bir yerde oturmuştu Jungkook.
"Konuyu biliyorsun Jungkook."
Menajerin beklentiyle bakan gözlerini genç idolün boş bakışları karşıladı.Sejin önündeki dosyaya kısa bir göz atıp, Jeongguk'a uzatmıştı. Normalde menajeriyle iyi anlaşan genç adam, dosyayı almamıştı.
İçinde ne olduğunu çok iyi biliyordu. Ezberlemişti artık.
Sejin bunu görmezden gelerek, dosyayı önüne bırakmıştı Jeonggukun.
"İstemiyorum." Dedi ifadesizce çıkan ses tonuyla. Ama menajer kararlıydı ikna edecekti onu. Son kozunu henüz oynamamıştı bile.
"Ama bu yıl dosyada farklı biri var."
~¶~
~
Not: Fic beşinci bölümden sonra başlıyor...
Beşinci bölüme kadar olan kısım başlangıçtir
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Falling Again •Lizgguk•
FanfictionLalisa ve Jungkook eskiden sevgili olan iki idoldür. 𝑳𝒂𝒍𝒊𝒔𝒂 𝑴𝒂𝒏𝒐𝒃𝒂𝒍❦︎𝑱𝒆𝒐𝒏 𝑱𝒖𝒏𝒈𝒌𝒐𝒐𝒌