Bölüm Otuz Üç: "İlk Acı."

45 9 40
                                    

Multimedya,

Manga,

Hayat bu işte.

Merhabalar dolunaylarım 🌕 yeni bölüm sizlerle keyifli okumalar dilerim herkese. Üzücü bölümlere girdik artık hemen hemen kurgunun gerçek anlarındayız. Yorumlarınızı bekliyorum. Paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. Destek için lütfen oy verin beni çok mutlu edersiniz.

Haydi şimdi bölüme ✨

Bölüm Otuz üç: "İLK ACI

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Otuz üç: "İLK ACI."

Giray, Gülsen ve ben.

Bu üç isim hastalığa yenik düşen isimlerdi. Artık son evre ve geri dönüşümüz çok zordu. Gülsen bizden daha iyi durumdaydı. En azından o iyiye gidiyordu.

Eski günleri özlemiştim.

Alkan ile ilk tanıştığım günü.

Balık ekmek yediğimiz günü.

Bisiklet sürmeyi öğrettiği o günü ve bana gülümsemeyi öğrettiği o günü. O günlere dönmek için her şeyimi verirdim.

Dolu dolu olan gözlerimi tavana diktim. Parmağımda olan tektaşa baktım. Gülümsedim. İlk iyikim, iyi ki seninle evlendim sevgilim. Şimdi eğer ölürsem mezar taşıma o pislik adamın soyadı yerine Kılınçoğlu yazacaklar.

Mina Kılınçoğlu.

Birde şey yazsınlar. Papatyalar kadar adamını çok seven kadın...

Camdan dışarı baktığımda ilk bahar gelip çattığını izledim. Gözyaşlarım ben istemesem de akıyordu. Ağlamayı sevmiyorum ama deli gibi ağlamak istiyordum. Ölüyordum çünkü ve ölmemek için elimden bir şey gelmiyordu.

Sabah öksürük ve kalp sancısı ile güne başlamıştım. Alkan elimi hiç bırakmadı. Dostlarım yanında durdular. Kısa ama uzun saatler sonunda sakinleşmiştim. Yemek yemiyor sürekli uyumak istiyordum. Bir şey yemememe rağmen kusuyordum. Doktor kontrole geldiğinde bunların normal olduğunu söyledi. Alkan çok üzülüyordu. Diğerleri de üzülüyordu. Ben daha çok üzülüyordum. Onları üzdüğüm için.

Tırnak etlerim mosmor olmuştu.

Parmak uçlarımda yaralar duruyordu.

Ellerim korkunçtu ve ben ellerime bakmak istemiyor, görmek istemiyordum. Her şeye rağmen Alkan ellerimin sanat eseri olduğunu düşünüyordu. Bunun üzerine daha çok ağlıyordum. "Bebeğim, lütfen ağlama artık." Sessiz yakarışı canımı acıttı. Yanımda olan elini sıkı sıkıya tuttum. Burnumu çekip gülümsedim.

"Ağlamıyorum bak." Gözlerime bilmiş bilmiş baktı. Ellerimi öptü. Öpme ellerim kirli dememek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Ağlıyorsun Mina. Görüyorum."

VECA. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin