Bölüm Üç: "Haksızlık."

211 12 0
                                    

Mültimedya:

40gece,

Ben.

Merhaba canım okuyucularım :) Yeni bölüm sizlerle umarım keyif alarak okursunuz ve beğenirsiniz. Paragraf arası yorumlarınızı bırakmayı unutmayın ve oy, yorumlarınızı da eksik etmeyin.

Şuraya küçük Mina'mızı da bırakayım. (((:

Hadi şimdi bölüme✨

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hadi şimdi bölüme✨

🌒

Bölüm: Üç: "HAKSIZLIK."

"Anneciğim.."

"Biricik kızım..."

"Seni seviyorum."

Bu sözler her uyuduğum gecelerde kulaklarım da çınlayan sözlerdi. Annemin sesi, masal anlatır gibi konuşması. Her defasında yenik düşüp yanımda konuşuyor sanıyordum.

Ölmemiş.

Yanımda.

Kendimi kandırıyorum sadece. Ölüler tekrar dirilmezdi kıyamet kopmadığı sürece. Biliyor musunuz? Ben dinin bazı konularını bilmeden, öğrenmeden önce sırf annem dirilecek diye kıyamet kopsun istiyordum. Annemin yanıma geleceğini sanıyordum.

Bakınız sanıyordum dedim.

Küçük Mina'nın bazı güzel şeyleri sanmaktan başka çaresi yoktu o zamanlar. Büyüdüm kişiliğim değişti çünkü o gece yaşananların farkına vardım. Beyaz elbisemi kana bulayanın kim olduğunu, o kanın annemin boynundan neden aktığını anladım.

Boynunu kesip öldürdüğün meleğim gibi sende ölmeden bana uykular haram.

Bekle senin cellatın olacağım.

Beynimde yankılanan annemin sesi ile çoktan bilincim uykunun esirinden kurtulmuştu fakat gözlerimi aralamaya gücüm yoktu sanki. Sırtım yumuşak bir yüzeyde başım ise yumuşak bir yatağın üzerinde yatıyordu. Kulaklarıma hiç bir ses gelmiyordu. Nerede olduğumu çözmeye çalıştım fakat bunu gözlerimi açmadan anlamayacağımın farkına vardım.

Boğazım acı ile sızlıyordu. Vücudumu saran bir yorgan vardı ve bu sayede üşümüyordum. Boğazıma acı vereceğine rağmen yutkundum. Ardından yavaşça gözlerimi araladım. Bir kaç kez kırpıştırıp nerede olduğuma baktım. Beyaz tavandan gözlerimi çekip etrafa baktım. Burası bir yatak odasıydı. Siyahlarla dolu bir odaydı. Yattığım yerden bakmaya devam ettim. Duvar yerine cam vardı ve yatağın karşısı tamamen cam ile kaplıydı. Ağaçlar görünüyordu birde şehrin manzarası. Yağmur yağıyordu, yağmur sesi insanın ruhuna iyi gelecek şeklide duyuluyor ve cam ile kaplı olduğu için izlemesi ayrı bir has veriyordu. Ahşap parkelerin üzerinde hiç halı yoktu. Yalnızca tam karşımda tek kişilik bir koltuk vardı. Başımı sağ tarafıma çevirdiğimde siyah renk gardırobu gördüm ve yatağın başında komodini. Üzerinde abajur vardı ve hâlâ yanıyordu.

VECA. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin