ondan üstün değilsin

483 53 97
                                    

iNyanga geniş topraklara sahip, bereketli ve ülkesini seven insanlar ile doluydu ama sanırım bu geçmişte kalmıştı.

Xiao Zhan giydiği siyah pelerini ile halkın arasında gezerken bunu görüyordu. Herkes geçim derdi içinde sızlanıp duruyordu. Ortam oldukça koatik görünüyordu.

-Bu elmalar kaça?

Zhan tezgahta parlayan elmalara yaklaşıp, satıcıya fiyatını sordu. Uzun sakallı tezgah sahibi müşteri bulduğu için mutlulukla genç adama yaklaştı.

-1 okka, 10 altın

Zhan şaşırdığı için kaşlarını kaldırdı.

-Sizce de bu biraz fazla değil mi? Burası ucuz bir memlekt.

Adam, bu kişinin tuhaf biri olduğunu düşündü.

-Siz nerede yaşarsınız? Ülke uçuruma sürükleniyor. Alacak mısınız?

Zhan kafası ile onayladı ve tezgahtan uzaklaştı. Adam elmaları tartıp kağıttan keseyi ona uzatı.

-Teşekkürler..

Bu ülke ne hâle gelmiş böyle? Sadece savaş kazanarak herşey yoluna girecek miydi? Zhan ilerde oyun oynayan çocuk gurubuna yaklaştı ve elinde olan keseden elmaları çıkarıp onlara uzatı. Daha sonra saraya dönmek için geldiği yönün tersine ilerledi.

Zhan tanıdığı yoldan ilerlerken içinde düşüncelerini tekrarladı.

"Yardım edeceğim.. dayanabilirim"

...............

Yeni "Gelin" olarak Prens Xiao Zhan'ın eşi ve eşinin cariyeleri ile yemek yemesi gerekiyordu. Zhan önünde durduğu kapıyı en ince detayına kadar inceledi. Yine de, ne yaparsa yapsan elini o kola doğru getirip aşağı çekemiyordu. İçine derin bir nefes çekti. Daha fazla uzatamazdı... Yaklaşık 10 dakikadır bu kapının önündeydi zaten.

Zhan kapıyı açıp, yüksek platformun üzerinde yürümeye başladı. Şuan herkesin ilgi odağı kendisindeydi. Bundan nefret etmişti, o kadının kendisine böyle küçük bakmasından nefret etmişti. Kutsal olarak görülen tüm görevlerden nefret etti o an.

Genelde gösterişli kıyafetler ve altın takılar ile bu yolda yürünmeliydi ama Xiao Zhan sade beyaz bir elbise ile Kral'ın önünde duruyordu.

Kral Yibo tiksinti dolu surat ifadei ile ona ayrılan köşeyi "Kendisine oldukça uzak olan" köşeyi işaret etti.

Zhan gülümseyerek yerine geçti. Şaşkın değildi.. eğer sevgi dolu bir çift olsalardı o kadının oturduğu yerde kendisi olurdu.

Zhan, boğazına takılan yumrununn geçmesi için önünde olan içkiden bir yudum aldı. Bu hissettiği duygular eskisi gibi acıtmıyordu. Şimdi sadece ekşi bir tat bırakıyordu.

-Herkese afiyet olsun. Özellikle de Kral Yibo ve Onun nadide cariyesine.

Zhan kimsenin ne dediğine aldırmadan yemeğini yemeye başladı. Yibo bu saygısız yüze katlanamıyordu.

-Henüz başla demedim..

-Oh.. demek öyle.

Zhan çatalın önünde olan tabağına bıraktı.

-Bir şey mi söyleyeceksiniz Kralım?

Kral Yibo kendisine hatırlatı "Bu haine sadece ülken için katlanıyorsun.. sabret."

-Burada böyle rahat şekilde dolaşamazsın.

Zhan kaşlarını düşüncelerle çatı.

-Kelepçe veya zincir mi tercih edeceksiniz?

Baş cariye Yang kendisine alayla bakıyordu.

-Hayır seninle ben ilgileneceğim Xiao Zhan.

Xiao Zhan yanıt vermeden önce gülümsedi,

-Hmm.. gerek yok.

Zhan önünde olan peçeteyi alıp hafifçe dudaklarını sildi ve masadan kalktı.

-Ve bu ilgileneceğim kulağa hiç de masum bir şey gibi gelmiyor. Bu arada bana ismimle hitap edecek bir seviyede olduğunuzu düşünmüyorum. Unuttunuz sanırım, sorun yok hatırlatayım. Ben Kral'ın eşi ve Surya'nın prensiyim. Adımı ağzınıza aldığınızda birkaç defa daha düşünmenizi tavsiye ederim.

Zhan arkasını döndüğünde Yibo da ayaklandı. Yanında olan cariyesi çoktan Kralın koluna yapışmıştı.

-SANA GÜVENMİYORUM XİAO ZHAN! Benim eşim olabilirsin ama bu ülkede ondan üstün değilsin. Şimdi ne diyorsa yapacaksın!

Kral Yibo, eşim sözcüğünden bu kadar nefret edeceğini düşünmemişti.

Zhan arasını dönmedi. Bir süre ayakta kaldı, daha sonra da kapıya ilerledi ve o boğucu salondan çıktı.

...........................................................................

Açıkçası bu hikâye ilerleyecek mi bilmiyorum.. çok saçmaladım gibi hissediyorum. Eğer siz de sevmezseniz yayımdan kaldirabilirim.

Surya ve iNyanga Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin