-Yıllar önceydi. Benim o zaman 10 yaşım vardı. Daegyu'ya uçan uçak aniden gök yüzünde haraketini yitirdi. Her kes telaş içindeydi. Uçak deli bir insan gibi kendini o taraf bu tarafa atıyordu. Evet! O, uçakta bende vardım. Uçağın arka tarafındaydım.. Ailemse ön tarafdaydı. Birden uçağın ön tarafı yanmaya başladı. Diri-diri yanmak dünyanın en acı ölümüdür, çocuklar! Bana iki seçenek verilseydi; aniden ölmek ve her gün acı çeke-çeke ölmek diye...her gün acı çekerek ölmeyi seçerdim.
-Abla daha sonra noldu? Anlatsana...
-Sonra..evet, uçağın ön tarafı yandı. Denize düşdü. Arka taraf da olan yolcular sağ kalanlar oldu tabi. Çünki sadece ön taraf yanmışdı. Hayatda kalmayı başardım. Denizin yanında yaşıyan insanlar bize yardım etti. Ve şimdiki ailem beni bulup kurtaran o yüce insanlar. Bana öz kızlarıymışım gibi değer veriyorlar.
-Peki kendi öz aileni hiç özlüyor musun Howa abla?
-...
-Howa abla?
-Şey, bu günlük bu kadar yeter çocuklar. Hadi gidip okula hazırlanın.
-Ama abla, hala bitirmemişdin ki..
-Belki başka bir gün.
Howa evine girdi. Annesi oturup televizyon izliyordu. Howa onun yanına geldi, kafasını dizlerine koydu ve dedi:
-Anne..
-Kızım? Nerdeydin? Yeni mahallemizi nasıl buldun?
-İyiydi.
-İyi misin sen? Bir şey mi oldu?
-Daha 10 yaşında olan bir çocuğu niye kendi öz annesi ve babası çok sevmesin ki? Yani, onun daha 10 yaşı var. O, çocukdan onlara ne tür bir zarar gelmiştir ki, onlar o kızı sözün gerçek anlamında dışlasınlar? Anlam veremiyorum..
-Ne? Bu mahallede öyle biri mi var?
-Yok hayır. Sadece aklıma takıldı ve sana sormak istedim.
-Bilmem ki. Belki o, çocuk onların kendi çocukları değildir.
-Bende evlatlığım anne. Ama asla kendimi bana sizden ayrıymışım gibi hissetdirmediniz!
-Kızım, hatırlatmak istemiyorum ama senin gerçek ailen kadar seni asla sevemem. Bunu inkar edemeyiz. Onların seni ne kadar çok sevdiğini her gün söylüyorsun zaten tatlım. Değil mi?
Howa aniden susdu. Sanki bir şey söylemek istiyordu ama onu engelleyen bir şey vardı. Suratına küçük bir gülümseme yaptı ve dedi:
-Şey, ben abime bakayım. Birazdan özel dersi var. Sonra geç kalıcak.
-Tamam kızım, git bak.
Howa ayağa kalktı. Odalarına gitti. Kendi yatağına oturdu ve dedi:
-Ho abi?
-...
-Ho abi? Hadi kalk.. Birlikte çıkalım.
-...
Howa abisinin yatağına oturdu ve dedi:
-Tamam bende sana sarılmadan giderim.
-Hey!
-Şuna bak yaa.. Fırsatçısın sen.
-Of ya ne kızıyorsun?
-Sana seslendiğim zaman kalkmıyorsun! Ama uyanık olduğunu biliyordum.
-Tamam tamam anlat bakalım.
-Hm? Neyi?
-Sen durduk yere asla bana sarılmak istemezsin seni çok iyi tanıyorum. Hadi anlat..
-Hayır, ben sadece kalkman için..
-Sus sus. Yalan söyleyemiyorsun..
Ho Howa'nın elini tutdu ve gülümseyerek dedi:
-Abiler kardeşlerini dinlemek için vardır..
-...
-Benden çekinme. Hani, beni kendi öz abin gibi kabul etmiştin? Yalancı!
-Heey! Zaten öyle. Sen benim öz abimsin. Aslında demin mahalleyi geziyordum. Sabah yürüyüşü gibi bir şey. Küçük çocuklar vardı. Onlara eski hatıralarımdan konuştum..Biraz duygularım karıştı.
-Geçmişin çok güzeldi zaten. Duygulanmaman gerek. Eğer, geçmişin berbat bir gölge olsaydı ve peşini asla bırakmasaydı bu zaman haklı ola bilirdin. Ama bu tam tersi? Üzülme tamam mı?
Howa Ho'ya baktı ve kısık sesle dedi:
-Doğru!
-Noldu? Deminkinden daha üzgün görünüyorsun, şimdi.
-Deli misin? Yok öyle bir şey. İyiyim.
-Tamam.. Ve unutma ki, biz hep senin yanında olucaz. Sen bizim için çok şey yaptın. Asla sana üvey kız gözüyle bakmadık. Sen bizi hep korudun. Bize zarar vermelerine asla izin vermedin. Bunun için her zaman senin yanında olucaz. Tamam mı?
-Teşekkür ederim abi
-Tatlım benimmm. Hadi gel uyuyalım.
-Aman Tanrım! Kalk ayağa. Özel dersin var ve ilk günün. Kalk ayağa.
-Tamam tamam.
-Ben çıkayım. Sen üstünü deyiş. Sonra kahvaltı yaparız.
-Olur, canım.
Howa aşağıya indi. Ho'da arkasından geldi. Anneleri dedi:
-Hadi otutun, bakalım. Yemek yemeden hiç bir yere gitmek yok. Aç kalırsınız sonra.
Ho dedi:
-Peki anne. Kızma sen. Yiyip, öyle çıkıcaz. Hemde bu gün kahvaltıda sosis var. Onu yemeden hiç bir yere gitmem. Hey Howa sana acılı mı vereyim sade mi?
-...
-Howa? Heeyyy
-Noldu? Ne bağırıyorsun salak gibi kulağımın dibinde?
-Sen deli olmadığına emin misin? Deminden beri sana sesleniyorum ama sen duvara bakıyorsun.
-Duymamışım işte ya..
-Neyse, hadi al sosis ye.
-Aç değilim seni dışarıda bekliyorum. -Heey.. Ah, bu kızın nesi var böyle.
Ho aceleyle çantasını aldı ve çıktı. Howa Ho'yu görünce dedi:
-Arabayı ben kullanayım mı bu gün?
-Bu gün arabayı hiç kimse kullanmıyıcak.
-Ne? Niye?
-Çünki, bu gün yürüyerek, gidicez. İlk önce seninle okula gelicem. Sonuçta ilk günün. Daha sonra matamatik dersine giderim.
-Peki, abi. Sen nasıl istersen.
Ho Howa'nın çantasını sırtına aldı ve yürümeye başladılar. Ho dedi:
-Howa?
-Evet, abi?
-Erkek arkadaşın mı var?
-Ne? Hayır. Nerden çıkardın bunu?
-Kaç gündür çok dertli görünüyorsun. Yeni evimize taşındığımız günden beri böylesin. Bende acaba eski mahallemizde erkek arkadaşı varmıydı diye düşündüm.
-Hayır abi. Öyle bir şey yok.. Ben sadece
-Ne?
-Yeni mahallemiz benim küçükken kaldığım eve çok benziyor. Ve anılarım canlanıyor. Bu yüzden ola bilir.
-Emin misin? Bak bana anlatmak istersen, ben her zaman burda olucam.
-Elbette abi, biliyorum.
-(gülümser)
Onlar konuşa konuşa okulun karşısına geldiler. Ho'nun mahalle arkadaşı onu görünce dedi:
-Hey, Ho'ya bakın! Kendine yeni sevgili bulmuş.
Ho şaşkınlıkla Howa'ya baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm'ün aşkı
Mystery / ThrillerAşkın asla ölümsüz olmadığının kanıtı burda yer alıyor..