-Kimsiniz?..
-Merhaba Wonho.. Benim Howa.
-Nee? Howa sen misin? Aman Tanrım! Howa nasılsın? İyi misin?
-Şey, iyiyim evet. Bu kadar mutlu olacağını bilsem daha erken arardım..
-Evet, beni çok mutlu ettin..
-Ne mutlu bana! Aslında ben okul da geçtiğimiz dersler için aramıştım. Bu gün okula gelemedim o yüzden...
-Tabii elbette sana geçdiğimiz dersleri yollarım. Şey, istersen size ben getire bilirim.
-Hayır hayır zahmet etme kendine..
-Ne zahmeti? Ben hemen getireyim..
-Ah.. Teşekkür ederim Wonho! Çok kibarsın
-Ne demek.. Her zaman)
Wonho telefonu kapattı. Gülümseyerek, arkasına baktı ama annesi, Lil teyze, ve Daeyon sırıtarak, ona bakıyordu. Wonho dedi:
-Heey... Şu suratınıza da bakın.. Ne var? Ne? Hepsi aklını kaçırmış..
Annesi dedi:
-Kız arkadaşın mıydı?
-Ne? Hayır o sınıf arkadaşım benim.
-Ooouu... Ama sen sınıf arkadaşlarınla konuşurken, suratında hiç böyle gülücükler, çiçekler açmıyor!
-Aman Tanrım! Ne kadar da garipsiniz! Akşam yemeği için evde olucam..
-Tabi tabi.. Geç gelirsen beklemeriz de..
-Yaaa...
Wonho montunu giyip, dışarı fırladı.
Howa telefonu kapatıb cibine koydu. Ho sordu:
-Eeee? Noldu?
-Garpti. Çok mutlu oldu aniden. Ben de anlayamadım ki.. Bana evinize getireyim dedi. Ben hayır gerek yok dedim ama...
-Ama?
-Israr etti işte. Birazdan getirecek.
-Amma da garipmiş..
-Hıhım bencede!
Bu zaman kapı çaldı Ho dedi:
-Hadi canım! Bu çocuk roket falan mı?
-Hey, sus sus. Şimdi duyacak seni. Sakin ol.
-Tamam tamam. Hadi kapıyı aç.
Howa aşağıya indi ve kapıyı açtı. Wonho onu görür görmez sordu:
-Howa iyi misin? Ha?
-Evet Wonho gayet iyiyim! Çok iyiyim hatta. Sen nasılsın?
-İyi!
-Bu çok güzel:)
-Evet gerçekten çok ama çok güzel...
-Aaa şey, derslerin kopyasını getirmişsin. Çok teşekkür ederim ben.
-Evet, getirdim. Teşekkür etmene hiç gerek yok. Bu benim borcum! Hem biz arkadaş değil miyiz?
-Çok doğru..
-Ben gideyim o zaman.
-Ne çabuk..Biraz kalsaydın ya.
-Çok isterdim ama teyzem yani annemin yakın bir arkadaşı ve kızı geldi. Onlarla biraz vakit geçirmem lazım. Burada fazla kalamıyorlar.
-Tamam tamam. O zaman yarın konuşuruz.
-Evet, yarın konuşalım! Ve acaba bana telefon numaranı vere bilir misin?
-Benim telefon numaram? Tabi elbette. Telefonunu ver ben yazayım.
-Tabi, buyur..
-Tamam.. İşte, hall ettim. İstediöin zaman bu numaradan araya bilirsin beni.
-Pekii
Bu zaman Wonho'ya arama geldi. Howa'ya bakarak, dedi:
-Daeyon arıyor.. Ben gitsem iyi olucak.. Yarın görüşürüz..
Wonho koşarak, uzaklaştı. Howa sakin bir şekilde dedi:
-Daeyon mu?...
Aklına anıları geldi:
[-Hey, Daeyon! Benimle oynamak ister misin?
-Seninle mi? Git burdan Howa! Ben annemle alışveriş yapıcam. Sen kendin oynaya bilirsin! Yalnız başına!
-...]
Howa kendi kendine dedi:
-Daeyon çok kullanılan bir isim olmalı. Evet! Yani, bir tek ablam da değil ki o isim..
Bu zaman Ho geldi elini Howa'nın omuzuna koydu ve dedi:
-Howa? Wonho çoktan gitmiş. Sen neden hala burdasın ki? Birini bekliyorsun?
-Yo, hayır. Sadece hava çok güzel.
-Ne? Güzel mi? Yağmuru görmüyor musun?
-Evet, eve geçelim.
-...
Howa yukarıya çıktı. Ho da arkasından odaya geçti. Howa'nın yanına oturdu ve dedi:
-Howa?
-Hm? Efendim abi?
-Benimle YouTube videosuna katılmak ister misin?
-Çok güzel bir fikir ama şimdi hiç havam da değilim abi.. Teşekkür ederim sorduğun için.
-Hmm.. Howa?
-Efendim abi?
-Hadi amaaaa
-Noldu?
-Bana her dakika "abi" demesenee
-Ne? Noldu ki?
-Kendimi yaşlı hissediyorum.
-Zaten öyle değil misin?
-Sen bana yaşlı mı dedin?
-Ama abi, daha demin kendin söylemedin mi?
-Howa seni öldürürüm!
-Hadi ordan.. Beni güldürme domuz surat...
-Yok sen gerçekten ölmek istiyorsun...
-Tamama tamam kızma.. Uuwwuu çok tatlı ve gençsin. Gerçekten! Çok tatlısın..
-Hm.. Gerçekten mi?
-Ya yaa şu suratının haline bak ya.. Kızardın mı gerçekten?
-Ne var? Ne? Ben kızaramam mı?
-Tamam tamam yeter ki, biraz sakin ol.. Hadi derslerimizi yapalım. Gel.
-Tamamm
(Sangdok mahallesi)Wonho yağmurda ıslanmamak için aceleyle koşarak, eve geldi. Montunu çıkarıb, oturdu. Annesi dedi:
-Eee? Noldu?
-Ne olması gerek ki? Sadece ders notlarını verdim ve gedim.
-Haa demek öyle.
-Evet anne öyle. Lil teyzeler nerde? Gittiler mi?
-Hayır, yan komşudalar. Şimdi gelirler.
-Peki.. Ya babam? O bu gün gelmiycek mi?
-Evet, yeni bir katil varmış. Her yerde onu arıyot. Demin beni aradı.
-Kaç gün oldu onun yanına uğramadım. Çağırmıyordu. Demek sebebi buymuş.
-Evet, oğlum.. Ve..
-Hm?
-İki gün sonra...
-Biliyorum! Ablamın ölüm günü. Gerekli tüm hazırlıkları kendim yaparım ben.
-Peki oğlum, peki.
-Ben odama çıkıp, hemen gelicem.
Wonho odaya çıktı. Telefonunda Howa'nın "profil photo"suna baktı. Hemen kaydetti. Küçük bir tebessümle foto'ya bakmaya başladı. Uzun zamandır asık olan suratını Howa boyuyarak, gülümseme yapmıştı. Numarayı aramak istedi ama daha yeni gelmişti. Sonra aklına bir fikir geldi hemen aradı.
Howa Ho'yla ders yaptığı için telefonunu sessize almıştı. Telefonun ışığının yandığını gören Ho dedi:
-Hey, maymun telefonun çalıyor.
-Benim mi? Haaa... Buda kim?
-Tanımıyor musun?
-Hayır, ilk defa gördüm.
-İstersen ben açayım senin için.
-Hayır, abi kendim aça bilirim.. Alo?
Wonho Howa'nın sesini duyar duymaz, dedi:
-Tekrardan merhaba..
-Wonho? Ah, merhaba.. Bir şey mi oldu?
-Yo, hayır hayır. Bir şey olmadı. Ben sadece bir şey demek için aradım. Demin acelem olduğu için söyleyemedim.
-Tabii, söyle.
-Önüzdeki hafta okul müdürü bizi geziye götürecek. Biliyorsun bu bizim son yılımız. O yüzden çok güzel geçmesini istiyorlar. Ben sen de gelmek istersin diye sorayım dedim.
-Çok iyi yapmışsın.. Ben gelmek istiyorum tabii. Gideceğimiz gün ve saat dakik mi?
-Hayır, daha değil ama, bunu sınıfla ayarlaya biliriz.
-Bu çok iyi. Yarın okula geleceksin değil mi Wonho?
-Elbette gelicem.
-O zaman yarın bunu ayarlayalım.
-Çok iyi olur.
-Tamamm.. Görüşürüz o zaman
-Görüşürüz!
-Haber verdiğin için tekrardan teşekkürler..
-Ne demek..)
Wonho telefonu kapattı. Aynasının karşısına geçti. Avcunu öptü ve yanağına koydu. Aklında anısı canladı:
[-Abla?
-Efendim Wonho?
-Bir şeyi merak ediyorum ben. Sora bilir miyim?
-Sor bakalım neyi merak ediyorsun.
-Hep elinin içini öpüp, yanağıma koyuyorsun. Bunun özel bir anlamı var mı? Yoksa sıradan bir öpücük mü?
-O haraketi ne zaman yapıyordum peki?
-Bilmem. Tek bildiğim çok az zamanlar yaptığın.
-Doğru! O haraketi sana şans olarak, hep hediyye veriyorum. Hatırlasana, ilk Basketbol maçında yapmıştım bunu. Daha sonra geçen yıl! 4cü sınlftan başarıyla 5ci sınıfa geçe bilmen için..
Ablası yeniden avcunu öpüb, Wonho'nun yanağına koydu. Wonho sordu:
-Peki şimdi neden yaptın?
-...Ben olmadıktan sonra hep bu aileyle baş çıkara bilmen için!
-Ailemle mi?
-Hmm...]
Bu zaman annesi içeri girdi ve dedi:
-Wonho Lil geldi. Hadi aşağıya gel.
-Peki anne.
(Dakseng vilayeti)Howa ve Ho akşam yemeği için aşağı indiler. Anneleri tebessümle dedi:
-Bu gün babanızın en sevdiği yemeği yaptım. Hadi yiyelim.
Ho elini babasının omuzuna koyarak, dedi:
-Oouuu.. Tabbeokki! Çok güzel zevkin var baba. Soğumadan yiyeyim.
Ho ve Howa masa başına geçti. Ho yemek sırasında dedi:
-Demin okul arkadaşımı aramıştım. Ablaları geri dönmüş. Küçük kız kardeşleri ne kadar mutlu olmuş anlatamam.. Ben bile çok mutlu oldum!
Bu zaman annesi Ho'nun kolunu çekiştirdi. Ho hemen Howa'ya baktı. Bir şey söylemek istedikte, Howa ayağa kalktı. Ho şaşkınlıkla Howa'ya baktı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm'ün aşkı
Mystery / ThrillerAşkın asla ölümsüz olmadığının kanıtı burda yer alıyor..