BÖLÜM 6

13 3 0
                                    

Howa ayağa kalkmak istedikte, biri omzuna elini koydu. Howa telaşla arkasına döndü. Bu Wonhoydu. Wonho gülümseyerek, dedi:
-Burda tek başına olman doğru değil.
-Burda olduğumu nerden bildin?
-Hmmm.. Doğru bir şey değil ama seni takip ettim. Ama endişelendim. Demin..
-...
-seni öyle öfkeli görünce, şaşırdım. Aslında evime geri dönmüştüm. Daha sonra tekrar hava almak için mahalleye çıktım. Seni gördüm! Yorgun halde bir yere gidiyordun. Demek buraya geliyordun.. Gerçekten sessiz bir yer..
-...
-Biraz oturalım mı?
Howa kafasını salladı. Wonho onun yanına oturdu. Soluklandı ve binalara bakarak, dedi:
-Biliyor musun? Aslında sana sormak istediğim bir şey var..
-Tabii.
-Bu gün okulda..o kızlar seni dışladığı zaman çok zayıf gözüküyordun. Hayır, zayıf olduğunu söylemiyorum. Bu.. Bu sadece bir yanılsamaymış. Sadece aklımda tek bir soru var ve ona cevap istiyorum..
-Sor Wonho.
Wonho Howa'ya bakarak, dedi:
-Howa o erkeğe neden tokat atıyordun?
-...
-Bunu o andan beri düşünüyorum.
-Sende onların yanındaydın zaten. Her şeyi biliyorsun!
-Hayır Howa, hayır. Ben sonradan geldim onların yanına. Onların yanına geldiğim zaman çok neşeliydiler. Bende onlara neden neşeli olduklarını sordum.
-Ve o an ben geldim değil mi?
-Evet sen geldin..
Howa Wonho'ya bakarak, dedi:
-Neden o kadar mutlu ve neşeli olduklarını hala merak ediyor musun peki?
Wonho Howa'ya baktı. Gözlerinin içinde küçük bir yaş gördü. Ama sadece içindeydi..
Howa dedi:
-Mutlu olmalarının tek sebebi abim Ho'yu dövmeleriydi..
Wonho'nun kısık gözleri büyüdü. Şaşkın halde Howa'ya bakıyordu.
Howa sözüne devam etti:
-Ona acımadan tokat attım. Bunu hiç bir hiss hiç bir acı duymadan yaptım çünki..
-...
-abi'm, annem, babam benim tek servetim! Onlardan başka kimim var ki? Kaybetmenin nasıl bir hiss olduğunu çok iyi biliyorum ve..ve bunu bir daha yaşamak istemiyorum!
-Ben..
-Ve bu gün o kızlara hiç bir şey söylemedim. Doğru! O kızlara sert ve kaba davranıp, gururlarını incite bilirdim. Ama bu kimin umrunda? Bana istedikleri gibi davransınlar hiç sorun değil... Bu gün gerçekten her zamankinden daha farklı hiss ediyorum. Aslında hiss etmiyorum.. Evet! Sanki, taş küpüyle yer değiştirmişim.. Tek istediğim güvende olacağımı bildiğim bir yerde rahatlamak..
Bu zaman Wonho dedi:
-O zaman ailene git! Senin de söylediğin gibi yakınını kaybetmiş biri diğerini de kaybetmek istemez. Güvende ola bileceğin bir yer varsa, oda ailendir Howa! Hadi, git.. Ve yakınlarını kaybetmiş biri için çok güçlüsün!..
Wohno ayağa kalktı. Arkasını döndü. Gitmek istedikte yeniden Howa'ya dönüp,dedi:
-Oysaki, ben uzun yıllar atlatamamıştım!..
Howa suskun gözlerle Wonho'nun arkasınca baktı. Wonho'ysa ağlayarak yürümekle yetindi. Aklına uzun süredir silinmeyen anısı gelmişti:
[-Abla! Seni tuttum. Ölüyüceksin! Tamam mı? Sakın öyle şeyler söyleme..
-Wonho bırak beni! Git burdan. Birazdan ben..ben...
-Abla! Ablaaaaaa..Bırakma elimi! Sen ne yapıyorsun? Abla?! Bana...(ağlamak) sen bana söz vermiştin! Yalancı!!! Pis yalancııı! Sen yalancısı! Söz vermiştinn..Beni dinle. Bırakma elimi.. Söz verdin ve bana "ben verdiğim tüm sözleri tutarım!" demiştin sen.. Ablaaa yapma lütfen..Yapma!
-Anneme iyi bak kardeşim....
-Ablaaaaaa!...]
İki yıl bundan önce Wonho'nun ablası kendini uçurumdan atarak, intahar etmiştir. Wonho onu kurtarmak için elinden gelen her şeyin en iyisini yapmıştı. Ama.. Bizim de bildiğimiz gibi, en iyi çözümler bazen en iyisi olmaya biliyor..
Howa ruhsuz bir şekilde eve geri döndü. Her kes çoktan uyumuştu. Sakince odasının kapısını açtı. Ho'nun çoktan uyuduğunu düşünmüştü ama Ho onu beklemişti. Howa Ho'yu görünce ona yaklaştı. Yaralarına bakmak istedikte, Ho geri çekildi ve dedi:
-Buda neydi? Neden ona tokat attın? Hiç bir şey bilmeden konulara atlamayı bırak artık Howa! Hiç bir şey bildiğin yok senin. Tamam mı?
-Ho sen..
-Hep böyle yapıyorsun. Bu beni...
-Demek ki hala sözün kesilmesinden ne kadar nefret ettiğimi öğrenememişsin.. Ha?
-...
-Söylesene Ho! Neden bu şeylerden haberim yoktu? O lanet olası kağıtı yere düşürmeseydim..hiç bir şey öğrenemezdim. Bunu biliyorsun değil mi? Elbette biliyorsun. Ve bana neden konulara atladığımı sordun.. Bunun cevabıysa çok kolay..
Howa Ho'ya yaklaştı. Tam gözlerinin içine bakarak, dedi:
-Hep saklıyorsun!
-...
-Eğer seninle ilgili olan bir şeye burnumu sokmazsam Ho, asla öğenemem ki.. Asla açıklama yapmıyorsun! Asla sözünü bitiremiyorsun! Anlatmak istemiyorsun! Ve.. Bunların hepsine ana bir isim verseler bu kesinlikle.. "SIR" olur!
-....
-Şimdi söyle. Ne bekliyordun? Ne yapmamı bekliyordun? Ne? Eğer seni, sizi, bizi korumak hep savunmak istemem seni sinirlendiriyorsa, bir daha konuşmam Ho! Gerçekten yeter..
Ho bu sözlerin karşısında kendini savunmadı. Savunamazdı da.. Çünki, Howa'nın sadece bir günün içinde ne kadar değişildiğini gördüğü o saniye her şeyin ne kadar da geç olduğunu anladı.
Howa yastığını götürdü ve alt kata indi. Ho'ysa tüm geceyi ona gözcülük yaparak, geçirdi.
Sabah oldu. Ho çantasıyla aşağıya indi. Annesi dedi:
-Ho oğlum Howa neden burda?
Ho yan tarafta baktı. Howa'yı kanipede uyumuş halde gördü. Yanına yaklaştı ve saçlarını okşamaya başladı. Annesi yukarı kata çıktı. Ho Howa'yı uyandırmak istedikte, kendisi uyandı. Ho'yu görünce, ayağa kalkmak istedi ama Ho onun kolundan tuttu ve dedi:
-Biraz konuşmak ister misin?
-...
-Bazen abiler ve kardeşler arasında kavgalar olur. Esas olan ondan ders almak. Değil mi güzel gözlüm? Ben dersimi aldım. Kendimde sır biriktirmemeliydim. Haklısın.. Sana söz veriyorum bundan sonra...
-...
-ben her şeyini çocuk gibi kardeşine anlatan abi olucam. Söz veriyorum.. Barıştık mı?
Howa Ho'ya sarılarak, dedi:
-Küsmemiştik ki.. Ama gerçekten kötü hiss etmiştim. Sana öyle şeyler söylememeliydim. Çok üzgünüm.
-Bence hakk ettim..
Ho Howa'nın elini tutarak, dedi:
-Bu gün biraz dışarı çıkalım mı? Yenilik olur.. Hem sen çok yorulmuşsundur. Dün tüm gece seni izledim uyayamıyordun..
-Çünki, beni izlediğini biliyordum. Sen uyuyamazken, nasıl rahat uyuya bilirdim ki? Bunu yapamazdım abi..
-....
Ho uzun süre Howa'ya baktı. Howa dedi:
-Suratım da bir şey mi var?
-Hadi kalk üstünü giy sonra çıkalım.
-Nereye?
-Sen kalk yol da görürsün. Hadi hadi çabuk ol biraz.
-Tamam(gülümser)

Ölüm'ün aşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin