EKİM'İN BİRİ

681 63 22
                                    

Bugün Derman'ın geleceğini bildiğim için sabahın köründe kalkmış, evin her yerini neşeyle temizleyip, banyoya girmiştim.

Kendimi de tertemiz yaptıktan sonra göğsüme kadar uzamış sarı saçlarımı özenle örüp, en güzel kıyafetlerimi de giyerek hazır olmuştum.

Banyodan önce yemekleri yapmıştım ki yemek kokup, Derman'ı rahatsız etmeyeyim.

Gerçi her geldiğinde en fazla bir saat oturup kalkıyordu ama ben belki bu sefer beni affeder umuduyla, her seferinde normalden daha fazla hazırlık yapıyordum.

İçimden yaptıklarımın listesini geçirmeye başlamıştım yine.

Yemekler yapılmıştı, ev dip köşe tertemiz edilmişti, banyoya girilmiş ve tertemiz olunmuştu hemen sonrasında saçlar yapılmış, temiz ve güzel kıyafetler giyilmişti.

"Ah salak Güney parfüm sıkmadın, ya kötü kokarsan? Neden bu kadar dikkatsiz davranıyorsun ki salak çocuk!?" diyerek yerimden kalkıp bu günler için ayırdığım, eskiden Derman'ın en sevdiği parfümü elime alıp fazla olmayacak şekilde sıktım.

Şimdi her şey tamamdı.

Saate baktığımda gelmesine beş dakika olduğunu görüp heyecanla aynaya baktım. Yüzüm zayıflamaktan dolayı çökmüş, göz altlarım ise mosmor olmuştu. Umarım dikkatli olup bu detaylarıma bakmaz diyerek kendime bakmaya katlanamayıp salona geçtim.

Ben bile kendime bakmaya katlanamazken, sevdiğim adam bana niye bakardı ki?

Bu düşünceyle gözlerim dolmaya başlarken çalan zil beni hemen bu ruh halinden sıyırıp derin derin nefesler almamı sağlayınca, heyecanla kapıyı açtım.

Uzun boyuyla karşımda dikilen adama nefesimi tutarak bakmıştım.

Siyah saçları elimi atsam tutup okşayabilecekmişim gibi uzunken, canlı ten rengi ne kadar sağlıklı olduğunu belli ediyordu. Aynı şekilde spor yaptığını belli eden kasları her zamanki gibi onu güzel gösterdiğinde gülümseyerek geri çekildim ve elimle içeriye geçmesini belirttim.

O ise kafasını iki yana sallayarak beni reddetmişti.

Bu cevapla yüzümün düşmesini belli etmemeye çalışarak kafamı sallayıp başımı öne eğdim.

"Hoşgeldin" dediğimde kalın sesiyle "Hoşbuldum" demiş ve yerinde sallanmıştı.

"Nasılsın, iyi misin?" Diye sorduğunda hiç vakit kaybetmeden kafamı sallayıp onu onayladım.

Belki benim kötü olduğumu bilirse üzülürdü ve ben onun üzülmesini hiç istemiyordum.

"İyiyim teşekkür ederim. Sen nasılsın?" Diye düşük tutmaya çalıştığım ses tonumla konuştuğumda o da beni aynı tondaki sesiyle cevapladı.

"İyiyim sağ ol, paranı getirdim, bir sorun yoksa bırakıp gideceğim" dediğinde dolan gözlerimi normale döndürmeye çalışıp yüzüne baktım.

O bal gözlerinde gördüğüm şefkatli ifade canımı yakarken sessiz bir biçimde burnumu çekip kafamı salladım.

"Beş dakika gelseydin içeriye" dediğimde hiç beklemeden kafasını iki yana sallayıp reddetmişti beni.

"Acelem var, Anıl aşağıda bekliyor" dediğinde çınlamaya başlayan kulaklarımla derin nefesler aldım.

"Peki o zaman" dememden sonra elini cebine atıp paraları uzatmıştı. Yanaklarım kızarıp, yüzüm utançla kasılırken hemen parayı alıp arkama koydum.

Bunu almayı hiç istemesem de onunla geçireceğim tek vakit parayı verdiği zaman oluyordu.

"Teşekkür ederim" dediğimde kafasını sallayarak kendince önemli olmadığını belirtmişti.

Tam arkasını dönüp giderken adını seslendiğimde durup bana döndü.

"Derman!"

Sesim beklediğimden daha gür çıkarken yutkunup tüm cesaretimle uzun süredir hayalini kurduğum şeyi söyledim.

"Bir kere sarılabilir miyiz?" Diye sorduğumda şaşkınca bana bakıp yutkundu ve bir süre bekleyerek ümitlenmeme neden oldu.

"Hayır, sevgilim varken eski sevgilime sarılmamam doğru olmaz" dediğinde yutkunup düşen göz yaşlarımı saklamak için kafamı öne eğdim.

"Peki o zaman görüşürüz"

Titreyen sesimle konuştuktan sonra arkasını dönüp giden bedeni yok olana kadar takip edip, tutamadığım bedenimi yere bırakarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

Tam o an ise anlamıştım bir daha hiçbir şekilde birlikte olamayacağımızı.

YARIM / GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin