hospital

158 12 0
                                    

-Chaeyoung-

"Jungkook. İyi misin?"

En fazla ne kadar iyi olabilirdi ki. Ailesindeki en çok sevdiği kişi tehlikedeydi. Yavaşça başını kaldırdı. Gözleri ağlamaktan bitkin düşmüştü. Tıpkı o günkü gibi.

"Değilim Chae. Benim bu dünyada en değer veridiğim kişi Cho Hee. Onu kaybetmek istemiyorum."

Cho Hee'nin beyin tümörü varmış. Uzun zamandır başı ağrıyormuş ve gözlerinde sorun varmış. Bay Jeon telefon yüzünden olduğunu düşünüp telefonu yasaklamış. Son günlerde kusmaya başlamış ve dengesini kaybedip sürekli düşüyormuş. Bu gün ise Bayan Min, Cho Hee'ye bakmak için odasına gittiğinde onu yerde baygın bulmuş.

Lisa'yı Jungkook'un yanında bırakıp doktorun yanın gittim.

"Merhaba, ben Cho Hee'nin yakınıyım. Bana hastalığı hakkında bilgi verebilir misiniz?"

"Tabi verebilirim. Maalesef ki biraz geç konan bir tanı oldu. Keşke hastaneye daha önce getirseydi ailesi. Çünkü şu an tümör beynin her tarafına yayılmış durumda. Çoktan evre 4'e gelmiş bile. Yapabileceğimiz bir şey yok ne yazık ki."

Şaşkınlık içinde kalmıştım. Bu çocuğa ne olacaktı yani? Ölecek miydi? Ameliyat olamayacak mıydı?

"Lütfen bana biraz daha bilgi verin. Cho Hee'ye ne olacak şu an?"

"Dediğim gibi çoktan evre 4'e gelmiş. Yani en kritik ve riskli dönemde. Bu dönemde hastalığın seyri kötüdür. 1 yıl yaşaması için %20, 2 yıl yaşaması için %10 ihtimal var. Fakat yaşı çok küçük olduğu için pek vakti olduğu söylenemez. Zaten şimdiye kadar çok büyük acılar çekmiş olmalı. Tümörün hissettirdiği baş ağrısı hiçte normal değildir. Üzgünüm hanımefendi ama Cho Hee yakın bir zamanda aramızdan ayrılacak."

Resmen yıkılmıştım. Küçük bir çocuk nasıl olurda bu kadar büyük acıya katlanmıştı.

"Bundan ailesinin haberi var mı?"

"Sizin bildiğiniz kadar haberleri yok. Sonuçları daha yeni elimize ulaştı. Ama ne olacağı konusunda ufak bir bilgilendirme yapmıştım."

Doktor odasına girdiğinde gözlerime daha fazla engel olamadım. Aylardır ağlamamanın acısını çıkarırcasına hıçkırarak ağladım. Çok fazla görüşememiş olsakta onu çok sevmiştim. Dizlerimin üstüne çöktüm ve ağlamaya devam ettim.

Arkamdan gelen ayak seslerini duymamıştım. Biri bana sarıldığında parfüm kokusundan bunun Lisa olduğunu anlamıştım. Bir yandan ağlıyor bir yandan hıçkırıyordum. Kekeleyerek Lisa ile konuşmaya çalıştım.

"Li- Lisa. O, ö- ölecekmiş."

Lisa kafamı göğsüne yaslayıp beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Ama ben sakinleşemiyordum. Ağlamam gittikçe şiddetleniyordu. O anda kafam dank etti ve hızlıca ayağa kalktım.

"Jungkook. Jungkook naptı?"

"Cho Hee'nin yanına gitti."

Koşarak Cho Hee'nin hasta odasına gittim. Hafif aralık kapıdan içeriye girdim ve duvarın dibinde durup onları izledim. Jungkook, Cho Hee'nin elinden tutmuştu ve onu her iki yanağından öpüyordu. Jungkook'un gözünden akan yaşlar Cho Hee'nin yüzünü ıslatıyordu. Cho Hee ise ne olduğunu tam kavrayamasa da anlamıştı. Üzgündü ve biraz ağlıyordu. Ama abisine mutlu görünmeye çalışıyordu.

"Oppa üzülme. Ben seni hiç unutmayacağım. Sen benim en sevdiğim oppamsın. Ayrıca senin annenin yanına gideceğim için çok mutluyum. Hep onunla tanışmak istemiştim."

Onlara kendimi duyurmamak için sesimi duyurmamaya çalışıyordum ama kendime asla engel olamamıştım. Dizlerim bir anda kendini yerlere bıraktığında sessizliğimi bozan her şey ortadan kaybolmuştu. Kendimi kaybetmişçesine ağlıyordum. Cho Hee'yi gördükçe aklıma abim geliyordu ve daha çok üzülüyordum.

Jungkook başını Cho Hee'nin yatağına gömmüştü ve geri kaldırmamıştı. Cho Hee elini Jungkook'un saçlarının üstüne koymuştu. Bense bir süre sonra ağlamaktan yorulan gözlerimi acı dolu bir uykuya yummuştum
.
.
.
Tekrar uyandığımda refakatçi koltuğunda yatıyordum. Yattığım yerden doğrulduğumda Jungkook bana baktı.

"Uyandın mı? Aç mısın? Sende çok ağladın."

Hiç bir şey diyemeden gözlerim tekrar dolmuştu.

"Özür dilerim Jungkook. Ben seni daha çok üzdüm. Ağlamayıp sana destek olmam gereken yerde ben senden daha çok ağladım. Gerçekten çok özür dilerim."

Jungkook hasta yatağının başından kalkıp yanıma oturdu. Hızlıca bana sarıldı. O an kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissetmiştim. Asla hafiflemeyen ağlamam hafiflemişti. Bu huzursuz ortamın içinde kendimi huzurlu hissediyordum.

"Özür dilemeni gerektirecek bir şey yapmadın Chae. Aksine ağlamana üzülsemde, Cho Hee'yi ve beni önemsedigini hissettim. Teşekkür ederim."

Uykumu aldığımı sanıyordum, ama yanılıyormuşum. Şu anda, Jungkook'un kolları arasında olabilecek en güzel uykuyu çekmeye hazırdım. Göz kapaklarımın kapanmasına asla engel olmayarak kendimi tamamen bıraktım.

Evet, kesinlikle eminim. Bu dünyadaki en güzel uyku, koku ve histi.

...


I Don't Want To Lose You | ROSÉKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin