confession

209 14 0
                                    

-Jungkook-

"Gelir gelmez birine aşık mı oldun Roseanne? Kim o aşık olduğun kişi?"

"Aslında biraz senden çekiniyorum çünkü onunla yakınsın. Ama bu sanırım benim için şansı arttırır."

"Eğer bu konuda yardımcı olursam sevinirim. Sen sadece kim olduğunu söyle."

"Eunwoo."

Gözlerim istemsiz bir şekilde açıldı. Bunun mümkünatı yoktu. Eunwoo hiç bir kızla çımamıştı ve karşısına gelen her kızı terslerdi.

"Chae, üzgünüm ama okulda aşık olmaman gereken tek kişiye aşık olmuşsun."

"Neden? Kötü biri mi o?"

"Hayır. Aksine çok iyi kalpli. Ama sevgili düşündüğünü sanmıyorum. Şu ana kadar karşısına çıkan her güzel kızı tersledi. Onunla çok uzun zamandır arkadaşım ve daha bir kızı beğendiğini asla görmedim."

"Yoksa, erkeklerden mi hoşlanıyor?"

"Hayır o şekilde değil. Yani herhalde. Umarım."

Yüzü asılmıştı. Sanırım arkadaşım için bunu denemek güzel olurdu.

"Ama yine de şansımızı denemekten zarar gelmez. Senin için onunla konuşacağım."

"Çok teşekkür ederim Jungkook. Bu iyiliğini asla unutmam. Umarım onu ikna etmeyi başarabilirsin."

Uzun yıllardan sonra Eunwoo'yu bir kızla beraber görmek beni mutlu edecekti.

Yemekten sonra eve döndük. Chaeyoung'u eve bıraktıktan sonra ilk iş Eunwoo'nun evine gitmek oldu. Onu zorla dışarı çıkardıktan sonra Han nehrine bakan parka gidip bir banka oturduk.

"Eunwoo, konuya direk gireceğim. Biriyle çıkmak ister misin? Senden hoşlanıyor, güzel bir kız ve zeki."

"Jungkook bana kız ayarlamamanı söylemiştim. Biriyle çıkmak istemiyorum."

"Ama kız gerçekten güzel. Ayrıca babamın iş arkadaşının kızı. Yani eğer onunla çıkarsan bana da yardım etmiş olacaksın."

Gözlerini devirdi.

"Senin kararın. Ama eğer fotoğrafını görmek istersen gösterebilirim."

Chaeyoung'un fotoğrafını açtım. Bakmamak için dirensede zorla telefonu gözünün önüne getirdim.

"Bu Chaeyoung değil mi? Bu kızı tanıyorum. Ben siz ikiniz çıkıyorsunuz sanıyordum ama."

"Hayır sadece yakın arkadaşız. Sen onunla randevuya gitmek ister misin onu söyle."
.
.
Eve dönünce heyecanlar Chaeyoung'u aradım.

"Alo. Ne oldu Jungkook bu saate neden aradın? Bir şey mi oldu?"

"Evet Roseanne. Hem de çok büyük bir şey oldu. Eunwoo senin ile bir randevuyu kabul etti."

"Aman tanrım. Ciddi olamazsın Jungkook. Çok teşekkür ederim, iyi ki varsın."

Chaeyoung telefonu heyecanla yüzüme kapattı. Mutluydum, çünkü yakın arkadaşımı uzun zaman sonra bir kızla görmek heyecan vericiydi. Ama bir yandan da garip hissediyordum. Sanırım Chaeyoung ile olan arkadaşlık bağım çok kuvvetlenmişti ve onu kaybetmekten biraz korkuyordum. Ya sevgili olurlarsa ve Chaeyoung tüm ilgisini Eunwoo'ya verirse. Benimle olan arkadaşlığının kopmasını istemezdim.
Eunwoo için pek korkmuyordum çünkü onunla uzun zamandır arkadaştık. Yani fazlasıyla zaman geçirmiştik. Ama Chaeyoung... Onunla neredeyse daha yeni tanışmış sayılırdık. Ve ben onu kaybetmek istemiyordum.

Kapının çalınmasıyla kafamın içindeki düşünceler uçup gitti. İçeri girmesini söylediğim zaman Yoongi hyung içeriye girdi.

"Uzun zamandır konuşamadık Jungkook. Ne var ne yok?"

"Pek bir şey yok hyung. Normal okul hayatıma devam ediyorum."

Yüzüme dikkatlice baktı. Gözlerime odaklandı ve yanıma doğru iyice yaklaştı.

"Sen ağladın mı?"

"Tabi ki hayır. Ağlamadım."

"Gözlerin kızarmış ve yaşlar toplanmış. Canın bir şeye mi sıkkın yoksa?"

"Hayır hyung. Ağlasam haberim olurdu."

Banyo aynasının önüne geçtim ve ışıkları yaktım. Gerçekten gözlerim dolmuştu. Onlar için mutlu olmam gerekirken neden ağlamaya hazır bir biçimde duruyordum. Bu çok bencilceydi. Işıkları kapatıp tekrar odama girdim.

"Sanırım bu gün gözlerimi çok yordum. Uyuyunca geçer."

"O zaman ben seni yalnız bırakayım. İyi geceler."

"Sana da hyung."

Battaniyemin içine girdim ve sıkıca etrafını örttüm. Daha hiç bir şey kesin değilken ben aklımda senaryolar bile kurmuştum. Sevgili olmalarını istiyordum, ama bu fikirden nefret de ediyordum.

...




I Don't Want To Lose You | ROSÉKOOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin