sen gittikten sonra biraz düşünüyor ve jaehyunun ölmesindense ortadan kaybolmasının bizim için çok daha iyi olduğuna karar veriyorum.
-çünkü bilirsin cinayet demek, katil demektir ve katili aramana, bulmana göz yumamam-
öte yandan seni, sevgilinle bebeğini öldüren caniyi bulmak için ciddi mesai harcayacağını bilecek kadar yakından tanıyorum işte tüm bu sebeplerden ötürü başbelası yok olacak.bir planım var sevgilim.
vakit sabaha yaklaşırken hâlâ bodrum zeminindeki kanı temizlemeye çalışıyorum. ev ve kanlı elbiselerim de dahil olmak üzere kanıtların çoğu oturma odamdaki şömiede küle döndü, halıyı temizledim, yeniden banyo yaptım ve jaehyunun cansız bedeni artık naylon bir torbaya sarılı şekilde, göz önünde olmasından çok daha iyi çünkü ona bakmak anksiyetemi artırıyor. şimdi burada olsan benimle gurur duyardın sevgilim, suç işlemek konusunda takdir edilesi bir tutarlılığım var.
çamaşır suyu kokusu başımı döndürmeye başlarken kolumu kaldırıp saati kontrol ediyor, 5:30 ibaresini gördüğümde ise ayaklanıyorum.
pekala jaehyun, gitme vakti.
onu karanlıkta ortadan kaldıramadım çünkü sevgilin hâlâ eve gelmediği için sokağı kolaçan ediyor olabilirdin bu yüzden güneşin doğmasını, işyerine gittiğim her zamanki saati bekledim. şimdiyse vakit geldi çattı.
gerginim, ellerim titriyor ancak başaracağım. dedim ya, bir planım var. hareketlerimde sıradışı hiçbir şey olmayacak.jaehyunun naylona sarılı bedenini dikkatle garaja taşıyor, önceden içeri aldığım arabamın bagajına yüklüyorum. acele etmem gerek, çok vaktim yok.
koşar adımlarla eve geri dönüp dikkatle katladığım halıyı da getirdiğimde bagaja sığmayan zımbırtıyı arka koltuğun zeminine yaslıyorum.kötü haber, jaehyun kokmaya başlamış ve eğer bir polis yolumu kesip rutin çevirme yapmaya çalışsa başım belada demektir.
iyi haber, kasabamızda yalnızca dört polis memuru var.
sürücü koltuğuna yerleşip hayatımın en berbat yolculuğunu yapıyor, beş dakika sonra da sorunsuzca iş yerime ulaşıyorum. dürüst olmak gerekirse korkuyorum yuta, endişeleniyorum ancak vazgeçemem. planımı uygulamaya devam etmeliyim.
ev yemekleri restaurantımın garajına girdiğim anda planın yüzde ellilik kısmını başarıyla tamamlıyorum. bunu duymak ister misin bilmiyorum, muhtemelen pek de hoşlanmayacaksın ancak jaehyunun ağır bedenini son kez, iş yerimin alt katındaki dondurucu ve fırınların olduğu bölmeye taşırken içten içe derin bir rahatlama hissediyorum.
ne var?
onu evimde tutmak nasıl bir histi bilemezsin!harika, şimdi her şeyin sona ereceği o zamana geldik.
sevgilinin bedenini en az on dakika uğraşarak sanayi tipi sobaya tıkıyor, kapağı tiksintiyle kapatıp ısıyı 900 dereceye çıkartıyorum. dev makine sallanıp gürleyerek çalışmaya başladığında ise dudaklarımdan titrek bir nefes kaçıyor. bundan bir buçuk saat sonra jaehyundan geriye yalnızca üç kiloluk bir kül yığınından başka bir şey kalmamış olacak, onunla işim bittiğinde sıra halıya gelecek.
sonrasında ise yalnızca sevgilinin küllerini evinizin arkasından geçen nehre savurup bu pis işi noktalayacağım.benden korkmuyorsun değil mi sevgilim?
bunu yapmak zorundaydım.jaehyuna seni terk edip mankenlik işinin peşinden şehre taşınmış, gözü daima dışarıda olan bir sevgili süsü vereceğim. tam da otogardayken onun telefonundan atılan bir veda mesajı ve kırık bir sim kart iz sürmeni zorlaştıracak. kimseye jaehyunu görüp görmediğini soramayacaksın çünkü bu kasabaya yeni taşındınız, insanlar sizi tanımıyor. eh haliyle de hatırlamıyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
gözünü fırından ayırma - yutae
Romansaeğer sizin de fazla pişirdiğiniz, acele edip üstünü yaktığınız ancak içi çiğ kalan bir kekiniz varsa çöpe atın gitsin. paramparça edin. kurtulun ve bir daha hakkında düşünmeyin. zamanla daha sabırlı ve daha iyi bir aşçı olmayı öğreneceksiniz, zama...