9.Bölüm

397 72 42
                                    

Önceki bölüm

-Xiao Zhu'yu ben getirdim. Benim arkadaşım. Yang-ge, ona göz kulak olma işini sana bırakacağım. Nerede kalıyor?

Yin Yang, kardeşinin sonunda bir arkadaş edinmesine sevinse de bu arkadaşın o çocuk olmasından rahatsız olmuştu. Yine de nerede kaldığını söyledi.
.
.
.
Yin Fangji, abisinin neden çok önyargılı olduğunu anlayamadı. Herkes çok önyargılı davranıyordu. Zhu Jiaobu masum bir çocuktu. Onunla arkadaş olmak istiyordu.

Burada Zhu Jiaobu'nun zorluk yaşamasını istemiyordu. Sonuçta onu, buraya kendisi getirmişti. Yoksa suçluluk hissedecekti.

Yin Fangji, ona söylenen yere ilerledi. Bir evin önüne geldiğinde derin bir nefes verdi ve kapıyı çaldı.

Kapı, açılmadı.

Yin Fangji, bir kez daha kapıyı çaldı ve seslendi.

-Xiao Zhu, ben geldim. Kapıyı açar mısın?

Yin Fangji'nin seslenmesi ile kapı hemen açıldı. Yüzünde hafif bir gülümseme olan Zhu Jiaobu göründü. Giydiği kırmızı kıyafetler, gözü ile uyumlu olmuştu.

-Ah, sen mi geldin? Ben de bir başkası sanmıştım. İçeri geç.

Yin Fangji, Zhu Jiaobu'nun onu kim sandığını merak etmişti. Yine de sormadı ve moralini bozmak istemedi. Hemen eve geçti. Burası küçük bir evdi. Ama bir çok eşya vardı.

-Görüşmeyeli çok olmuştu. Usta bana görev vermişti. Nasılsın? Buraya uyum sağladın mı?

Zhu Jiaobu, kollarını birleştirdi ve zoraki bir gülümseme ile Yin Fangji'ye baktı. Yine terk edildiğini sanmıştı. Bu yüzden moralim bozuktu. Fakat unutulmadığını bilmek harika olmuştu.

-Pek değil. Zamanla alışırım. Sen ne yaptın?

Yin Fangji, kendisine rahat bir yer seçti ve yerleşti. Fazla kalamazdı. Ustası onu izliyordu. Burada durursa rahatsız olurdu. Fakat şimdilik duracaktı.

-Bitki toplamaya gittim. Bu arada sana da getirdim biraz. Yetişimde Anlamadığın yer olursa sorarsın. Sana birisi bir şey yapmaya ya da söylemeye çalışırsa da abim Yin Yang'a söyle. Ben haber verdim.

Yin Fangji, cebinden bir kaç bitki çıkartıp uzattı. Bu bölüme çok fazla gelirse tepki çekerdi. İnsanların tepkileri ile uğraşmak istemiyordu.

Zhu Jiaobu, bitkileri kırılgan bir eşyaymış gibi aldı. Yüzünde güzel bir gülümseme vardı. Azıcık bir ilgi bile kalbini sıcacık etmeye yetmişti.

-Tamam, teşekkür ederim. Kendini zorlamana gerek yok. Mutlu olman önemli. Beni anlıyor musun?

Yin Fangji, başını salladı ve onayladı. Neden Zhu Jiaobu'nun mutlu olmaya taktığını anlamamıştı.

Yin Fangji ve Zhu Jiaobu biraz daha sohbet ettiler. Daha sonra Yin Fangji, tekrar geleceğini söyledi ve ayrıldı.

Zhu Jiaobu, Yin Fangji'nin arkasına bir süre baktı. Yüzünde tuhaf bir ifade vardı. Kendi kendine konuştu.

-İnsanoğlunun umut taşıyabilmesinin sebebi, ölümün gözle görülebilir olmamasıdır. Fangji, benim umudum sendin. Ölümünü de gördüm. Bu sefer lütfen...lütfen ölme...umudumu da yok etme!

Zhu Jiaobu, derin bir iç çekti. Onun için Yin Fangji her zaman umut olmuştu. Ona yardım eden tek kişiydi. Yanında olan da oydu. Tek arkadaşına yardım etmek zorundaydı.

Zhu Jiaobu'nun gözünün önüne bir anı geldi. O zamanlar Yin Fangji 20 ve kendisi de 17 yaşındaydı. Çoktan unutulmuştu. Uzaktan izliyordu.

Who is the main character? [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin