Oy verip yorumda bulunun emi çokokremli ekmeklerim ☘️
Boynundaki felç edici acı ile, inledi Kamer. Bilinci yavaş yavaş yerine geliyor, bulanık görüşü netleşiyordu.
Aniden yanında kopan sesli horultuyla yerinden öyle bir korkuyla sıçramıştı ki Kamer, bağlı olduğu sandalyeye ve iplere şükretti, yoksa tavana kafayı gömebilirdi.
Horul horul uyuyan Mahir bey ise ağzını şapırdatıp tekrar kükremeli şekerlemesine döndü. Yüzü şaşkınlıkla çarpılmış, öylece uyuyan adamı seyrediyordu. Bulut bey gibi kültürlü, ağırbaşlı ve oldukça zeki bir adamın, Mahir bey ile beraber olmasının şokunu atlatamıyordu.
Kamer, Bulut'a seslenecekti ki, bu horultuya uyanmayan bir adama seslenmenin nafile bir girişim olacağı fikrine kapıldı. Öldürmeyen bela güçlendirir derler, gerçekten de öyleydi. Zavallı adam, beraber yatağını paylaştığı bu orman kaçkını ve ayılar ile yakından akraba olduğuna, tüm kalbiyle inandığı bu adama karşın bağışıklık kazanmıştı. Görünen o ki, şu an için onların kendi kendilerine uyanmalarını beklemek doğru bir karar olacaktı.
Ofladı boynunu oynatıp, açmaya çalışırken son olanları düşündü. Kısa saçlı adam öne çıkıp silahını Mahir beye doğrulttuğunda, bir hışım yerinden fırlayıp, koruma içgüdüsüyle ona koşmuştu ki kalçasında bir sızı hissetmişti. Şerefsiz adam onu tam götünden uyuşturucu iğneyle vurmuş ve sonra deli deli kahkaha atmaya başlamıştı. Utanç ve sinirden yüzünün yandığını hissediyordu.
"Şerefsiz it!"diye tısladı dişleri arasından.
Bir kaç saniye sonra birbirini takip eden hızlı adım seslerini duydu ve kapı hızla aralandı. Asker traşlı iri adam gözlerini kısarak Kamer'e baktı,
"Biri bana mı seslendi?"
Kamer bir an şok olmuştu. Bu herif gerçekten onu duymuş muydu? Ama bu nasıl mümkün olabi- yüzündeki ciddi ifadesi aniden çatlayan adam kahkahalara boğulmuştu,
"Ay ne salaksın ahahaha. Köşede kamera var, ordan izliyordum sizi. Yüzündeki ifadeyi görmen lazımdı."
Gözleri yaşla dolmuş adam, gülmekten iki büklüm olan bedenini dikleştirip, sırtını germişti. Ara sıra küçük küçük kıkırdıyor ve ona bakıp ne kadar aptal olduğu konusunda bir kaç şey zırvalıyordu.
Ayakkabısının burnuyla Mahir beyi dürttü, yüzü ekşi bir şey yemiş gibi burulmuştu,
"Bu herif içinde ayı mı besliyor?" Ardından Bulut beye döndü,
"Peki ya bu herif nasıl bu gürültüden rahatsızlık duymuyor."
Ters ters ona baktı Kamer, zira adı kadar emindi ki kendiyle beraber onları da araştırmışlardı ve elbette ki sevgili olduklarını biliyorlardı,
"Aptal mısın yoksa aptal gibi mi davranıyorsun? Bildiğin şeyleri ne diye onay beklermiş gibi soruyorsun?"
Adam kaşlarını çatarak Kamer'e bakarken ellerini belinin iki yanına yerleştirdi,
"Bana bak velet, sana şuradan bir üflesem arkandaki duvarla bütünleşirsin, merak ettim nereden geliyor bu cesaret? Ayrıca..."dedi gözlerini kaçırırken,
"Neden uyanmadığını tabi ki de biliyorum."
Adamın bariz belli olan yalanına karşı sırıttı Kamer,
"Hadi ya, demek öyle. Buyur aydınlat beni."
Öfkeden burun delikleri birer tünel misali genişlemiş adam, üzerine doğru eğildi,
"Senin o küçük kafanı koparıp ampul niyetine duya takarım, o vakit görürsün aydınlanmayı."
Gözlerini devirdi Kamer,
"Şimdi sen ekibin aptalı mı oluyorsun?"dedi hemen ardından.
"Ulan!" adam yumruğunu kaldırmıştı ki ardındaki kapı açılıp içeriye diğer ikili girdi. Kız elindeki kova ile seke seke ilerleyip, içendeki suyu henüz kendine gelememiş iki adamın suratına boca etti.
Mahir ve Bulut bey irkilerek kendilerine gelirken, o da ellerini birbirine çırpıp gülüyordu,
"Ehehe günaydınlar yakışıklılar!"
Mahir bey öksürerek açık ağzına kaçan suyu tükürdü,
"Siz aklınızı mı kaçırdınız? Öylece evimize dalıp bizi alıkoyuyorsunuz! Bunun hesabını vereceksiniz!"
"Evet, öyle yaptık."dedi asker traşlı göğsünü kabarta kabarta.
"Ne istiyorsunuz bizden?"diye sordu Kamer. Sahneye dahil olan bu ikiliden olabildiğince sakınmak istiyordu kendini. Biri çokça tehlikeli, öteki ise canı sıkılınca birinin kafasına sıkacak kadar deli ve pervasız görünüyordu.
"Ağzını..."dedi ona yaklaşan albino adam ve iki parmağını Kamer'e uzatıp dudaklarının arasızdan kaydırdı ve dilini okşamaya başladı ağır ağır.
"...açmamalıydın."diye tamamladı cümlesini ve aniden parmarından biri genç çocuğun dilinin altına kaydı ve pürüzlü et parçasını bir makas misali iki parmağı arasına sıkıştırdı. Baskısı can yakıcıydı.
Parmaklarını gevşetip, ağır ağır geri çekerken, üzerine bulanmış ıslaklık onu iğrendirmiş durmuyordu.
Aniden belindeki baretta'yı çıkartıp diğer iki adama doğrulttu,
"Seç birini."dedi düz bir sesle.
Buğulanmış gözlerini kırpıştıran oğlan,
"Hayır."diye fısıldadı.
Güldü beyaz saçlı,
"Oh, anlıyorum. Benim seçmemi istiyorsun?"
Bu kez bağırmıştı telaşla çocuk,
"Hayır!"
Derin bir nefes alıp verdi beyaz saçlı silahını indirirken,
"Pekâlâ. Ne önerirsin öyleyse. Bana alternatif, üçüncü bir seçenek sun."
Sertçe yutkundu oğlan, yumruklarını sıkarken,
"Be- ben, ne istersen yaparım."
"Hayır Kamer!"diye karşı çıktı Mahir bey ancak anında ağzına bir paçavra tıkılmış sözleri bir dizi anlamsız homurtuya dönüşmüştü.
"Kodamanlara orospuluk yapıp, şirket sırlarını öğrenebilir misin? Güvenlerini kazanmak için aylarca yataklarına girmeye katlanabilir misin? Ya da... Elini kirletebilir misin? İçkisine zehir katabilir ya da gırtlağını bıçakla parçalayabilir misin?"
Genç oğlanın gözleri dehşetle irileşirken, üzerine eğilmiş adamın eğlenen bakışları altında eziliyordu. Yavaşça oğlanın tam önünde yere çömeldi ve elleri ile çocuğun bacaklarından destek aldı ve vesvese veren bir şeytan gibi fısıldadı.
Hızlı kan akışından ötürü halihazırda kulakları uğuldayan Kamer bu kez keskin ve sağır edici çınlamayla az evvel duyduğu cümlelerin gerçekliğini sorguluyordu.
"Söyle bakalım Kamer, benim için ne kadar ileri gidersin?"
Ehhem... Öyle işte..
Bu bölüm benden ısrarla yb isteyen herkese ( ˘ ³˘)♥Hoççağalın domatesli kurabiyelerim
💃💃💃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLACK&WHITE HACKER (BXB)
RandomKarşısına çıkan ilk şey Shadows grubu liderinin kesilmiş yayın ekranıydı. Ne yaptığının bilincine varamadan parmakları klavyede hızlıca gezinmeye başladı. Hırçın bir denizin üzerinde oradan oraya savrulan bir kuş tüyü misali devinimlerini sürdürdü...