Bölüm 1 - Ahir Zaman

674 16 1
                                    


Uyandığımda her taraf kırmızı. Sabahın köründe uyanmışım diye üzerime çöken yorgunlukla beraber saate bakıyorum, akşam olmuş. Ama saat bozulmuş diye kendime teselli vererek ufak bir korkuyla balkona çıkıyorum. Sanki rüyadayım, hava kırmızı fakat gökyüzünü kaplayan kül renginde koyu bir şey. Havayı solumama engel oluyor. Nedir bu duman diye söylenirken, güneşin neden batıdan değil de doğudan battığı gözüme çarpıyor. Tüm bu olanlar bana bir şeyleri hatırlatıyor ama erken değil mi ? Televizyonu açtığımda kanallar kıyametin kopacağını söylüyor. Herkes perişan olmuş, koşuşturuyor. Tüm kanallarda din adamları öğüt veriyor. Adnan Oktar tövbe ettiğini açıklıyor. Yahudiler, Hristiyanlar ise kendi dininde kıyametin kopmayacağını söyleyip insanların büyük kısmını kendi dinine çekiyor. Annem açmış kuran okuyor babam ise camiye gitmiş. Bense çok korkuyorum oysaki ne hayallerim vardı. Askere gidip sonra evlenecektim. Zengin olup hayatımı yaşayacaktım. Yaşlılık evresinde ise ibadetlerimi yapacaktım. Hiç ummadığım zamanda böyle bir şey başıma gelmişti. Ama bende biliyordum daha çok erkendi, sadece başlangıçtı bu. İlk evreydi, her şeyin farkındaydım.

-arkadaşlar kıyametin kopmasına yakın yeryüzünde Müslüman kalmayacak doğrudur. Kıyamet alametlerinin tam olarak uygulandığı zamanda tüm insanlar tekrar dine yönelecek fakat bu ibadetlerin hiçbiri kabul olmayacaktır. Araştırabilirsiniz.-

Dışarıya camiye gitmek için çıkıyorum ama sokakta kimse yok. Caminin olduğu köşeden döndüğümde çok büyük bir kuyruk var, insanların hepsi namaz kılmak için yer kapıyor. Caminin içi ve bahçe tamamen dolmuş. Bende eski terk edilmiş caminin sokağında cemaat oluşturmuş insanların 6 rekatlık namazı kılmak için mücadele ettiği yere namaz kılmaya gidiyorum büyük bir pişmanlıkla. Öyle içten kılıyordum ki ama sevdiğimden değil tüm insanlar gibi korktuğumdan..

"Şüphesiz ki ahir zamanda camiiler dolup taşacaktır. Lakin içinden tek bir mü'min çıkmayacaktır."

Bende namazda kendimce salladığım duaları okudum eğilip, kalktım. Her dakika Allah diye zikrederek içimdeki korku, vesvese daha da artıyordu. Etrafta uçan cisimler gözüme takılıyordu her defasında. Rüya gördüğümü sanıyorum, farzediyorum, istiyorum, dua ediyorum..

insanların gözlerindeki perde kalkacaktır ve cin, melek gibi cisimler görünecektir.

Akşam olmuştu. Çökmüştü gökyüzüne zifiri karanlık..

Yerde sürünen iki ayaklı cisim beni çok korkutuyor.  Onu takip edemiyorum çok hızlı hareket ediyor diye. Kedi, köpek değil nedir bu? diye söyleniyorum içimden korkakça.

Yer canavarı, sürüngeni (Dâbbetü'l-arz')

Eve vardığımda babam hüngür hüngür ağlıyor. Televizyonun karşısında oturdum izliyorum. Her yerde deprem, sel, heyelan, yangın haberleri, kendini hoca diye tanıtan din ile hiç bir alakası olmayan insanlar. Hepsi bir ağızdan konuşuyor. Kimileri ise hala atalarımızın maymun olduğunu savunuyor.

Ertesi günü çok terlemiş ve yorgun bir şekilde uyanıyorum. Hava yine kızıl. Annemi, babamı arıyorum hiçbiri yok. Balkona çıkıyorum. Trafik ışıklarına kadar sel basmış. Havanın sıcaklığı ise beni kavuruyor resmen.

Mevsimler karışacak, doğaüstü olaylarla karşılaşılacaktır.

Tüm bu olanlara anlam veremiyordum bir türlü. Arabasının içinde çığlıklar atan insanlar kulağımı deliyor. Kapıyı kapatıp günü evde geçirmek zorundayım. Yalnız bir ses geliyor tanıdık. Birden irkiliyorum. Daha önce duyduğum bir ses. Daha sonra kayıttan ezan okunduğunu duydum. Hatırlamıştım o sesi, camiiye gitmem gerekti. Ama her yer sel altında kalmıştı. Oradan geçmem imkansızdı resmen.
Bunu kendim için yapmam lazımdı..

Binadan aşağıya indiğimde sokakta bir kaç su birikintisi kalmıştı. Tonlarca su güneşin etkisiyle kurumuştu. Az önce arabanın içinde kıvranan insanların hepsi boğulmuştu. İnanılmaz kavurucu sıcak vardı, başım yanıyordu. O sıcaklıkta koşarken ayakkabılarımın eridiğini hissediyordum. Neyse ki camiiye varmıştım. Camiiye gelen insanlar sokağa sığmıyordu. Önemli bir namaz olmalıydı (cuma namazı). Hiç bir yerden su gelmiyordu. Bir kaç su birikintisinde insanlar abdest alıp su içiyorlardı. Ben ise yemeyi, içmeyi unutmuştum..

Namazımı yine eğilip, doğrularak kendimce kılıyordum. Ellerim ve secdeye giden alnım asfaltta pişiyordu ama her ne olursa olsun kılmalıydım o namazı. Dizlerim, ellerim ve alnımda derin yanıklar oluşmuştu. Cemaat dağılırken herkesin alnında kafir yazıyordu. Aynı zamanda benimde.

Keder zamanında insanların mü'min veya kafir olduğu herkesin alnında yazar. Böylece mehdi, ordusunu seçer. Okuma-yazma bilmeyenler dahi o yazıyı okuyabilecek hale gelir..

Sabah kalktığımda üzerimde yine bir halsizlik, yorgunluk var. Ama bu sefer vücudumu kaldıracak takatim yok. Pencereden aşağıya baktığımda büyük bir insan yığını.. Millet devlet binasının önünde toplanmış eylem yapıyorlar. Binadan aşağı indiğimde insanlar protesto ediyorlar bir şeyleri..


O gün insanlar sokaklara dökülecek, isyan edecek. Yöneticiler ise zulüm edeceklerdir.

İnsanların arasından çıkıp camiiye doğru ilerlerken yeni bir camii gördüm. Çok büyük süslü ve desenleriyle göz boyayan bir camii.. Girdim camiinin içine sanırım biraz erken gelmişim. Öğle namazı daha az önce kılınmış. Bir kaç saat bekledim ikindi namazını. Bu arada çok büyük patlama sesleri geliyordu kulaklarıma.
-
O gün sahura da kalkmıştım. İbadetlerim dört dörtlük gidiyordu. Bu arada boğazım susuzluktan yanıyordu. Namazı kıldıktan sonra yola koyuldum.
-
Eve varmama yakın çok büyük duman vardı. Öksürükler eşliğinde oradan geçtim. Az evvel gördüğüm tüm insanlar yerlerde ölmüşlerdi. Her birinin eti bir tarafa dağılmıştı. Her yerde vahşet vardı. İnanılmaz bir kan kokusu vardı. Yine dikkatimi çeken şeylerden birisi yerdeki cesetlerin hiç biri erkeklere ait değildi.

Kadın nüfusu artacak, kadınlar hemcinsleriyle yetinecektir. İktidarda söz sahibi olacaklardır.

Tüm bu olanlar kafamda bir şeyleri canlandırıyordu. Düşünmekten deli olacaktım ya da bu insanlar gibi bende geberip gidecektim.


 

KIYAMET VAKTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin