➸➸BEN GELDİİMM ➸➸
MEDİA=SİYAHLAR
Geciktim fakat hasta olduğum için yazamadım. Bazıları hikayem için 'ergen hikayesi' dedi, bu çok saçma. O kadar hikayenin arasında benimkiyse eğer böyle, beyin error vermiş olmalı. Ben o kadar düşünüyorum her kelime için, nasıl farklı kullanabilirim diye. Neyse burdan o kişiye selam olsun. Umarım yeni bölümü beğenirsiniz.
Keyifli okumalaar~~
Kendime verdiğim emirle koşarak aşağıya indim. Hemen peşimdeydi. Şuan tek yapabileceğim şey bahçeye gitmekti. Camı hızlıca kenara itip şezlongların yanına gelmiştim. Tam arkamda o vardı. Kaçmam sadece bir hamleme bakıyordu ve ben de havuza atladım.Tabi bir anda atladığım için bocalasam da bu güneşli havada serinlik çok iyi gelmişti. Arkamdan da onun atladığını anımsayarak hızlı kulaçlar attım. Havuzdan çıktığımda üstüm başım bedenime yapışmıştı ve ben de bu utangaçlıkla koşarak odama çıktım.
Umarım hiçbir şey görmemiştir. Gerçi görse de bir şey yoktu yani. Yoktu...
Üzerimi değiştirdim ve saçlarımı atkuyruğu yaptım. Son günlerde saçlarımı hiç toplamamıştım ama bu eskisinden de yakışıyordu bana. Siyah taytımın üstüne tunik penye tarzında sarı bir şey alıp çıktım. Kollarıma da ipli bileklikleri takmayı ihmal etmedim.
Mutfağa indiğimde teyzem her zamanki gibi gitmişti. Ben de tam kahvaltıyı hazırlayacaktım ki aklıma Selim geldi. Camdan dışarı çıkıp bahçeye baktım.
Üzerindeki tişört şimdi elindeydi ve şakaklarına düşen bir-iki ıslak saçı onu olduğundan daha da çekici gösteriyordu. Gidip saçlarını geriye atmamak için kendimi zor tuttum. Ama tabiki de böyle bir şey yapmayacaktım. Kendime hakim olmalıyım!
Ona bakmaktan vazgeçerek mutfağa geri göndüm ve hamburger ekmeği yaptım. Bu sefer iki taneydi. Çünkü dünkü gibi yediğim ekmeği çalmasını istemiyordum.
Tabakları masaya koydum ve bardakları çıkarıp meyve suyundan doldurdum. Onları da masaya attıktan sonra kendime sandalye çekip oturdum.
Bahçeden mutfağa doğru gelen bir gölge vardı ve üstümü başımı düzelttim. Evet bu onun gölgesiydi. Ama bir dakika!
"Sakın o şekilde mutfağa girme."
"Neden?" diye sordu gülerek. "Tahrik mi oluyorsun?"
"Saçmalama. O şekilde girilmez işte, girmesene." Kapının eşiğindeydi ve buraya doğru adımlarını sıklaştırmıştı. Ben belli etmesem de iyice tahrik oluyordum. Ve de evet: Onun utanacağı yerde ben utanıyordum. Ne ilginç ama!
Gülümseyerek masaya oturdu. Ben de o sırada hamburgerden bir-iki lokma ağzıma tıkmıştım. Onun kasları ise hala ortadaydı ve Selim bundan hiç de rahatsız gözükmüyordu. Allah'ım nasıl bu kadar rahat olabiliyor?!
''Tamam, tahrik olmana izin veriyorum.''
Bunun üzerine bir bakış attım ve ağzımdaki lokmamla telefonumun şifresini girdim. Ansızın yanıma geldi ve hamburgerimi alıp yemeğe başladı. Hem de ısırdığım yerden!
"Heralde benim ısırdığım hamburgerlere karşı bir zaafın var."
"Evet, maalesef öyle."
Tamam, bundan cidden sıkıldım. Hamburgerimden ve de özellikle ısırdığım yerden ne istiyor anlamıyorum. Benim için bu saçma bir şey. Onun tabağını önüme çektim ve -yenmemiş olduğu için- yemeğe başladım. Meyve suyundan kocaman bir yudum aldıktan sonra boşalan tabağımı tezgaha koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UNUTULMAZ
ChickLit''Sonbaharın Eylül'ü, aşkın da senlisi güzel.'' ©Tüm hakları saklıdır.