-2-

369 16 10
                                    

Sanzu

Hafta sonuydu ve ben yine agalarla buluşmuştum. Modum kötü olsaydı iki şişe içkiyi de onlara bırakmaz içerdim, ama şuan moralim hiç olmadığı kadar yüksekti. Mikey, Mikey, Mikey Sano... onu düşünmeden edemiyordum. Evet o okula geri döndüğünden beri ona böyle hisler beslememiştim. Aklımdan çıkmıyordu bir türlü, lanet şey.

"Çalıştın mı Sanzu?" Düşüncelerimden kurtuldum ve Rindou'ya kızgın kızgın baktım.
"Neye?" Dedim sadece.
Rindou güldü ve bakışlarını Ran'a doğru çevirdi. Ran elindeki sigarayı bıraktı. "Fizik sınavına aptal!" Dedi kızgınca. Hiçbir şeyden haberim yoktu, tek düşündüğüm Mikey'di.
"Fizik sınavı mı? Aa doğru unutmuşum."

"E ne zaman çalışırsın? İstersen bizimle çalış."

Aslında çalışsam bir fark olmayacaktı, yine düşük not alacaktım. Kopya çekmekten başka bir şansım yoktu.
"Kopya hazırlicam"
Ran yine güldü ve elindeki sigarayı söndürdü. "Ne gülüyorsun? Hep yaptığım bir şey." Asabımı bozmuştu, ona ne ki? Hem o sırıtış da neyin nesi oyle?

Ran elindeki sigarayı bırakıp saçıyla oynadı. "Fizikte kopya mı olur gerizekalı."

"En azından formulleri falan yazarım hepsini aklımda tutamıyacağım çünkü." İkiside yine gülüyordu. Dalga geçiyorlardı resmen, e şaşmamalı en yüksek notu alan o iki dangalaktı. Ben ise onların arasında aptal gibiydim. Sinirlendim ve yumruğumu sıkmıştım, moralimin içine etmişlerdi. Ayağa kalktım ve bana şaşkınca baktılar. Ben aldırmadan hızlıca kapıya doğru vararak dışarı çıktım.

Eve doğru yürürken aklımda bin tane konu geçiyordu. Ya fizik sınavından da düşük alırsam ne olacaktı? Fizikten hiç bir bok anlamıyordum ki, arkadaşlarımdan yardım mı alsaydım? Telefonuma girdim ve pek de çok arkadaşımın olmadığını fark ettim.
Mikey...mikey çevrimiçi. Bana yardım edebilir miydi? Evet, tabiikide ederdi.
O- o benim, o benim arkadaşım değil mi?
Büyük bir gülümsemeyle parmaklarım klavyeme doğru gitti. Musait misin diye sormuştum, hemen de cevap verdi...



Sanzu
Hey musaitsen birlikte ders calisir miyiz diyecektim?

Mikey
Uh olr


Evet mesajlaşmamız bu kadardı. Çok sıkıcı birisi cidden. Neyse az sonra görüşüceğiz zaten...

Evine vardığımda kapıyı iskelete benzer biri açmıştı. Açıkçası çığlık atacaktım korkudan, ama bu bizim Mikey'di. Okulda daha farklı mı gözüküyordu yoksa uzaktan mı öyleydi bilemiyorum artık.
Eve girdim ve ayakkabılarımı çıkarmak üzereyken çıkarmamam gerektiğini söyledi. Şaşırdım, eski Mikey olsa evini kirleten kişileri ölümüne tekme atardı. Ona bir kaç ay içinde ne olmuş olabilirdi ki?

Odasına geçmek üzereyken kapının kolundaki elimi tuttu ve girmememi söyledi. Bende dalga geçer yüz ifadesiyle sordum. "Ne o Manjiro? Odada bu kadar gizli ne var?"
Bunu dedikten sonra Mikey bana boş gözlerle bakmaya devam etti.
"Yoksa, yoksa kız mı attın eve? Annen duyarsa çok ayıp olur hahahaha" yaptığım şakaya kahkaha attım. Yani evet, kendi şakalarıma acayip gülerim, ama gülmeyi abarttım galiba ve yaptığım şaka Mikey'i kızdırdığı çok beliydi.

"Bokunu çıkartma, Haru" bana nefes kesen ölümcül bakışlar atıyordu. Düşmek elde değildi, ama dur bir dakika... bana daha demin Haru mu dedi? Gülmemek için kendimi zor tutuyorum. Yada tutamadım. Ağlayana kadar güldüm. "Ha- Haru mu?! PUAHSJJA sen ciddi misin Mikey?"
Ve kahkaha atmaya devam ettim.
Mikey artık bıkmıştı gibi, yumruk yapıp vuracak gibi oldu ama beklemediğim bir şekilde fake atıp yakamdan yakalamıştı.
"Bir daha şaka yapma, ne olur." Dedi sesini kalınlaştırarak. "Düştüm" dedim sessizce ama duymaması imkansızdı zaten, ah salak kafam. Beni kapıya doğru ittirdi ve kafasını kaşıyarak elini çekti. Avucuna baktı ve parmaklarının arasında bir tutam beyaz saç dökülmüştü. Hepsini düşünmeden yere atıp yeri daha da boka çevirmişti.

Mikey oturma odasına doğru yürüdü ve bende sessizce arkasından yürüdüm. Evi biraz süzdüm, her köşesi çok pis ve eskiydi. Yerdeki tahtalara bastığımda sanki çökecekmişim gibi his ediyordum. Galiba yalnız yaşıyordu çünkü kardeşlerine ait hiç bir eşya yoktu. Sessiz bir evdi, mahallesi yüzündendir herhalde. Hiç araba geçtiği de yok zaten. Tırsmaya başladım...
İkimizde çömelip masaya çekmiştik kendimizi.
"Eeh o zaman başlıyoruz, beni kırmadığın için sana teşekkür ederim Mikey..." bunu söylerken istemeden kızardım lanet olsun.
Mikey bana çok kaba bakıyordu ve iğrenir bakışlar atıyordu. Sinirlerimi bozmuştu yine, ben bu çocuğu o kadar seviyorum bu çocuğun yaptığı hareketlere bak, artist.

"Ders çalıştıktan sonra benim istediğim olcak tamam mı?" Hiç beklemediğim bir şey demeye başlamıştı Mikey. Tamam yaparız ederiz de, bu bakışlar ne böyle? Sanki dersten sonra beni öldürecekmiş gibi bakıyor. "Ah tamam tamam Manjiro san, ehehe.." gergince gülümsedim. Beni dersten sonra ne bekler hiç bir fikrim yoktu. Aklıma sadece iki şey geliyordu; ya beni öldüresiye dövcekti, yada bana işkence edip bu evde tutacaktı...

Siktiğimin 3 saatini fiziğe harcamıştık, ama benim şaşırdığım yön, Mikey fizikte ÇOK iyiydi. Canım hocam kusura bakmasın ama gelsin Mikey onun yerine Hoca olsun, ciddiyim.

"Oh bitti sonunda değil mi Mikey?" Dedim esneyerek. Eve gidesim vardı, bu korkunç yerde durmak istemiyordum. Keşke Mikey'i benim eve çağırsaydım diye düşünüyordum.
"Evet bitti sonunda, umarım anlamışsındır"
"Evet anladım." Dedim gülümseyerek.
Aramızda bir sessizlik oluştu. Bu sessizlikten çok geriliyordum, Mikey her seferinde şeytanice düşüncelere dalıp duruyordu.
"Ee ne isteyecektin dersten sonra?" Dedim onu düşüncelerinden kurtarmak adına. Mikey dalgınlığından kurtularak parmaklarını çenesine getirdi ve düşündü. Kesin ücret isteyecekti pezevenk.

"Benim istediğim şey..." biraz durakladı ve sırıttı.

Yerden kalktı ve dizlerinin üstüne durdu. Ellerini hafifçe yanaklarıma götürdü. Gülümsemesi daha da bir korkunç hale gelmişti. N'oluyo lan...

"Ben seni istiyorum, Haruchiyo..."


-




Slm
Buarada ben sanzu ve mikey shiplemiyorum ruh hastası değilim sadece ters köşe olsun ve gıcıklık olsun diye yazıyorum ZAAA

Devam edicekk>>>

𝓨𝓪𝓷𝓭𝓮𝓻𝓮 𝒮𝒶𝓃𝓏𝓊 ❥ 𝐓𝐚𝐤𝐞𝐦𝐢𝐤𝐞𝐲 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin