-10 Final-

42 3 0
                                    

19 gün sonra...

Sanzu

Dolabımdaki toz halindeki uyuşturucuyu alarak mavi renkte olan bardağa boşaltmıştım ve masaya koymuştum. Ben ise pembe bardağıma sadece su koymuştum ve tekrar masaya koymuştum. Bunun ardından kapı çalmıştı. Heyecanla kapıya yönelirken koridordaki aynaya bir bakış atıp kendimi hızlıca süzmüştüm. Kapıyı açtığımda Mikey şık bir şekilde giyinmiş karşımda duruyordu. İnce sesiyle pişman dolu gözlerle bana bakıyordu sanki bir şey söyleyecekmiş gibi sözcüklerini seçiyordu.
"İçeri girebilir miyim?"
Kıkırdadım ve onaylayıcı bir şekilde kafamı salladım. Mikey içeri girdiğinde ceketini üzerinden aldım ve kokusunu gizlice içime çekmiştim. Cennet kokuyordu. Ceketini asınca Mikey'in peşinden gidip koltuğa oturmuştuk. Ben hemen susamış gibi yapıp pembe olan bardağımdaki sudan içiyordum. Mikey nefes nefeseydi, demekki apar topar gelmişti.

Mikey ile biraz konuştuktan sonra sonunda bardağındaki içecekten bir yudum almıştı.
"Ben senden özür dilemek istiyorum. Sana binlerce kez iftira attım. Hakkını helal et." Dedi gülümseyerek.

Acaba rüyada mıyım diye kontrol ediyordum ve kendimi çimdikleyip durdum. Bu duruma Mikey gülüyordu resmen.

"Hey yapma kolun morarıcak." Dedi elimi kolumdan çekerek. Flörtöz bir şekilde bakıyordum ki bunu demesi hoşuma gidiyordu.
Parmağımı yavaşça çenesine getirip hafifçe bana bakmasını sağladım.
"Çok güzelsin." Ağzımdan istemsizce kaçıvermişti.

꧁♡︎꧂

꧁♡︎꧂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

꧁♡︎꧂

Mikey, diğer zamanlardan daha farklı bir haldeydi. Gözlerindeki pırıltı her zamankinden daha derindi, ama aynı zamanda belirsiz bir hüzün barındırıyordu. Ona yaklaşıp yanağını okşadığımda, teni sıcak ve yumuşaktı. Bu masum dokunuş, içimdeki arzu dolu hisleri daha da alevlendirdi. Ama bu sırada, Mikey'in yüzünde bir şeylerin değiştiğini fark ettim. Başını tutarak aniden tavana baktı; kaşları çatılmış, dudakları gerginleşmişti.
Galiba, uyuşturucunun etkisi altındaydı.

"Hey iyi misin?"
Meraklı gözlerim, onu dikkatle her hareketini izliyordu.

"Sadece başım döndü, sanırım uzanmam lazım." Dedi ve ona yer açarak koltuğa iyice uzanmıştı.
Onunla sohbetimizi devam ettirmek istiyordum ama o gittikçe uykuya dalıyordu. Amacım da bu değil miydi zaten?

On dakika sonra uyuduğundan iyice emin olup sırıtmıştım. Önüne gelen beyaz tutamları parmaklarımla itip bembeyaz pürüzsüz alnını ortaya çıkartmıştım. Dudaklarımı onunkilere kondurup bir öpücük bırakmıştım.
Ona bir kez daha bakınca artık dayanamadım ve terli boynuna gömüldüm. Yavaş yavaş öpüyordum ve ısırık izleri bırakıyordum. İleri gitmeyi düşünerek Mikey'in tişörtünü çıkardım ve göğüslerini okşadım. Şuan hayalimi yaşıyor gibiydim.
Delirmek üzereydim. Şuan Mikey altımdaydı! Dudaklarımı yalayıp göğüs uçlarını ısırıyordum. Bayılabilirdim şuan.

Yavaşça aşağı inerken, dudaklarımın bıraktığı her öpücükle içimdeki arzu daha da alevleniyordu. Ancak bir anda, karnımda hissettiğim keskin bir acıyla irkildim. Vücudum istemsizce titredi, hareketlerim durdu. Gözlerim şaşkınlıkla karnıma kaydı ve orada, paslı bir meyve bıçağının derinlemesine saplandığını gördüm. Kanım yavaşça bıçağın etrafından süzülürken, acılı bir inilti dudaklarımdan döküldü. Şok içinde başımı kaldırıp Mikey'e baktığımda, gözlerindeki soğuk öfke ve nefretle yüzleştim. Beni delip geçen bakışları, yaşadığım acıyı daha da katlanılmaz hale getiriyordu.

Beni öldürmesi mi daha acıydı, yoksa sevgisinin bir yalan olduğunu öğrenmek mi? Karşımda gülümsemesi mi, yoksa gözlerindeki soğuk nefret mi daha sarsıcıydı? Her bir seçenek, kalbimde farklı bir yara açıyor, acı ve kafa karışıklığı içinde boğuluyordum.

Gözyaşlarım, acının etkisiyle yavaşça yanağımdan süzülüyordu, her bir damla derin bir kederi ifade ediyordu. İniltim, acının verdiği sarsıntı ve şokla birlikte hıçkırıklara dönüşüyordu. Karnımdan hızla akan kan, vücudumu zayıflatıyor, etrafımda gölgeler dans ediyordu.

"Elveda Haru"

Mikey'in bulanık sesi kulaklarımda yankılanıyor, görüşüm bulanıklaşıyor, her şey yavaşça griye dönüyordu. Mikey'in yüzü, karanlık bir örtüyle kaplanmıştı; önceki pırıltılı ifadeleri, şimdi derin bir gölgeye bürünmüştü. Onun yüzündeki soğuk ve karanlık, beni daha da derin bir boşluğa sürüklüyordu, önüm bulanıklaşmaya başlıyordu. Mikey'in yüzünü artık karanlık kaplamıştı...

"Sanada elveda, Mikey..."










Son







-

Okuduğunuz için teşekkürler 😈😈😈
Final nasıldı buarada speşlxoe

Oy vermeyi unutmayın sizi çok seviyorum diğer ficlerde görüşürüz 👋🩷

🎉 𝓨𝓪𝓷𝓭𝓮𝓻𝓮 𝒮𝒶𝓃𝓏𝓊 ❥ 𝐓𝐚𝐤𝐞𝐦𝐢𝐤𝐞𝐲 hikayesini okumayı bitirdin 🎉
𝓨𝓪𝓷𝓭𝓮𝓻𝓮 𝒮𝒶𝓃𝓏𝓊 ❥ 𝐓𝐚𝐤𝐞𝐦𝐢𝐤𝐞𝐲 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin