3.BÖLÜM - Küçük Kız

46 8 8
                                    

Hepinize iyi okumalar diliyorum.

𓆙

Hiç kimse masum değildir sadece insanlar suçlarını başkalarına yüklemeyi ve kendilerini suçsuz ilan etmeyi çok severler.

Karşımda durup bana bakan küçük kızdan gözlerimi kaçırdım. Sarı ve dalgalı saçlarını salmış o çok sevdiği vişneli tokalarını takmıştı.

Üzerinde annesi aldığı için sevdiği pembe bir elbise vardı, rengini pek sevmezdi ama elbiseyi ona annesi aldığı için sürekli giyer ve annesine elbisesini çok sevdiğini kanıtlamaya çalışırdı. Fakat annesi o elbiseye bayılmadığını biliyordu çünkü küçük kız duygularını dile getirmesede gözleri her şeyi belli ediyordu.

Şimdi o kız karşımda durmuş bana benden nefret ediyormuş gibi bakıyor. "Bana söz vermiştin, sen bir yalancısın, sözünde durmadın!" diye çığlık çığlığa bağırıyordu. Boğazı ağırıyordu fakat bunu önemsememeye çalışıyordu, sözleri boğazında takılıyor diline dökülemiyordu.

O küçük kızın çocukluğunu ben mahvetmiştim, bunu bile bile yapmıştım. Büyüsün istemiştim, çektiği acıların intikamını almak için büyüsün istemiştim ve hiçbir şeyi düşünmeden çocukluğunu elinden almıştım.

O küçük kız elinde ucu kör bir makas tutan ve o makasları bir an bile düşünmeden sırtına batırmak için fırsat kollayan zebanilerin içinde büyümeye çalışmıştı. Ve küçük kız sekiz yaşında büyümüştü, ben ucu kör makası zebaninin elinden alıp o küçük kızın canını yakmak için bileklerine bastırmıştım. Acı onu büyütsün istemiştim. Küçük kız o günden sonra her canı yandığında biraz daha büyüdüğünü hissetmişti.

Fakat bir gün karşıma geçip bana bunların hesabını soracağını biliyordum. Çünkü o içten içe hiçbir zaman büyümek istememişti ben onu intikam uğruna büyümek  zorunda bırakmıştım. Karşımda olduğu zaman elinde bir makas olacak ve o makası hiç düşünmeden çocukluğunun katiline saplayacaktı, işte o zaman küçük kız gerçekten büyüdüğünü hissedecek ve en çok kendinden nefret edecekti.

Biliyordum, küçük kızın o makası kalbime saplaması canımı acıtmazdı ama gözlerine baktığımda gördüğüm hayal kırıklığı, kalbim yavaş yavaş oyuluyormuş gibi canımı yakardı.

Küçük kızın gözlerine baktım ve ondan son kez özür diledim. Affetmezdi biliyordum ama vicdanım rahatlasın bana nefretle bakmasın istiyordum.

Şimdi çocukluğumun katili olan o yerdeyim, hafiften bir rüzgar esiyor ve ürpermeme neden oluyor. Kafeden çıktıktan sonra geçmişim beni ele geçirmiş ve ayaklarım benim isteğim dışında buraya yönelmişti. Dora kafede "Benim yaşama sebebimi elimden aldı." dediğinde yaşama sebebimin ne olduğunu düşünmeye başlamış ve kendimi burada bulmuştum.

Yıkık dökük camları olan kulübe göğüs kafesimde bir ağırlığa sebep oluyor ve küçük kızın nefes almasını zorlaştırıyordu. Yavaş adımlarla kulübeye doğru yürüdüm. Kapının önüne geldiğimde nefesimi tuttuğumu fark edip derin bir nefes aldım, kapıyı ittirdim ve kapı gıcırdayarak açıldı. Titreyen telefonumu umursamadan bir adım attım ve tamamen içeriye girdim, kulübenin içindeki demirliklerden oluşan kocaman kafes gözlerimi sıkıca yummama neden olurken nefes alamadığımı hissettim. Hala o kafes oradaydı hala onun o iğrenç nefesini yanımda hissediyordum ve hala kokusu midemi bulandırıyordu.

Her şey yerli yerinde duruyordu. Hiçbir şeyin yeri değişmemişti, küçük kızın çığlıkları bile hala bu kulübedeydi.

Ellerim titriyor dizlerimin bağı her an çözülecek ve düşecek gibi hissediyordum. Telefonum çalıyordu ama çantamdan çıkartmaya gücüm yoktu, bacaklarımın bağı çözüldüğünde dizlerimin üzerine çökmüş karşımdaki demirliklere bakıyordum. Gözlerimi kapattım ve geçmişin beni ele geçirmesine izin verdim,bir kaç dakika sonra gözlerimi açtığımda kafesin içinde oturan o küçük kızı gördüm. Dizlerini kendine çekmiş kolları ile kendine sarılmış sessizce ağlıyordu. Ağlama demek istiyordum ona , "Ağlama, kurtulacaksın. Seni kurtaracağım, yemin ederim seni kurtaracağım." demek istiyordum ama sesimin ona ulaşamayacağını ya da onu kurtaramayacağımı bildiğimden susuyor ve gözyaşlarımın yanaklarımı ıslatmasına izin veriyordum.

SÜVEYDA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin