Gece, uyur uyanık geçtiği için başımın ağrısına uyandım. Telefonumdan saate baktığımda altı buçuktu. Tekrar uyuyamayacağımı anlayınca bir ilke imza atarak rahatça kalktım yatağımdan. Duşa girip çıktım, saçlarımı kuruttuktan sonra taç şeklinde ördüm. Dolabı açıp içindeki kıyafetlerle kesişmeye başladım.Bugün yorucu bir gün olacaktı. Kenan'la uğraşacaktım o yüzden rahat birşeyler giysem iyi olur. Buz mavisi kotum gözüme çarptı ,uzun zamandır giymiyordum. Üzerime de mor şifon gömleğimi giydim saat yedi buçuk olmuştu aynada kendime şöyle bir baktım, yüzümdeki ifade dışında gayet iyi görünüyordu.Mutfağa gitmek için kapıyı açtığımda annem de beni uyandırmak için yanıma geliyormuş sabah sabah boşluğuma denk geldi bir çığlık patlattım. Annem yüzümdeki ifadeye gülüp
"kahvaltı hazır ben çıkıyorum"
dedikten sonra yanağını uzatıp
" öpücüğüm?"
dedi anneme sarılıp kocaman bir öpücük kondurdum öpücükten memnun olduğu gayet iyi anlaşılıyordu.
" Kahvaltını yap!"
" tamam annee"
dedim, her gün aynı. Yemediğimi bile bile kahvaltıyı hazırlardı anne yüreği işte. Annemi yolcu ettikten sonra mutfağa gidip azıcık birşeyler yedim masada otururken peçeteliği desenlerini gözlerimle takip ederken dalmışım. Telefonumun çalmasıyla gözlerimi ayırdım mesaj geldi, tabiki Kenan'dan
"kapının önündeyim "
insan önce bir günaydın der kabalığını her türlü ifade ediyor işte. Daha fazla oyalanmadan deri ceketimi ve çantamı alıp evden çıktım.
Kapıyı kitleyip arkamı döndüğümde ıslık çalmamak için kendimi zor tuttum arabaya yaşlanmış üzerinde kaslarını belli edecek mavi bir tişört ve altında kot pantolonuyla gerçekten çok güzel duruyordu. Bir anda afallasam da kendimi son anda toplayabildim. Çok fazla.Fazla fazla. Bayağı fazla. Karizmatikti, etkileyici dereceydi. Beni görünce yine gamzelerini ortaya çıkaran çarpık bir gülücük attı. Sanırım bunu ben öleyim diye yapıyor.Çünkü kalbimin aşırı hızlı atması biraz sonra kalp krizi geçireceğim kanıtıydı. Hayır abartmıyorum, neden bilmiyorum ama kalbim cidden olması gerekenden hızlı atıyordu.
Kenan a aşık olmayacak bir kız cidden aptal olmalıydı bir gülüşüyle kızların vazgeçilmezi olacak kadar yakışıklı...
Ama işte o aptal bendim,sevemezdim. Keşke sadece yakışıklı olması yetseydi. İçimde ona karşı sinir, öfke ve hatta gıcık olma duygusu besliyordum bu da beni engelliyordu. Zor da olsa bakışlarını üzerimden çektim ilk defa bir kibarlık yapıp
"günaydın"
dedi ve kapımı açtı. Geçirdiğim şaşkınlıkla "günaydın"
dedim ve arabaya bindim. O da arabaya bindi. Önce beni bir süre süzdü sonra arabayı çalıştırıp gazladı.
" Sana iyi bir haberim var"
demesi ile ona bakıp ne söyleyeceğini merak ettiğimden hemen sordum "
neymiş "
ilgisiz gibi görünmeye çalışıyorum ama yalan meraktan öleceğim .
"Aydemir'in durumu iyi yoğun bakımdan normal odaya almışlar "
"ciddi olamazsın!! Çekeceği var benden yumruğumun tadına bakmadan ölemezdi zaten ,cezasını kendi ellerimle vereceğim"
dedim şaşkın şaşkın bana bakıp sırıttı. Söylediklerimden memnun olmuş bir hali vardı.
" sen nereden biliyorsun?"
diye sorduğumda bana yandan bir bakış attı çok bilmiş bir biçimde
" ben bilirim "
dedi. Seni ukala.
" beni şaşırtıyorsun"
" biliyorum bebeğim şaşırmaya alış çünkü sen hep şaşırtacağım "
"of! Öyle senin anladığın tarzda bir şaşkınlık değil..."
sözümü kesti "
evden çıktığında beni görünce yaşadığın şaşkınlıktan bahsetmiyor musun?"
kızarmıştım gerçekten çok zekiydi.Düşüncelerimi anlıyordu ve ben buna da şaşırıyorum cidden Kenan beni çok şaşırtıyor. Haklıydı ama ben yinede savunmaya geçtim. Şuan sıvadığımın farkındayım.
" alakası bile yok sadece ben sana bir şey anlatmıyorum ama sen herşeyi biliyorsun üzerinde kamera taşıyormuş gibi hissediyorum her şeyden haberin oluyor ve bu beni şaşırtıyor işin gücün yok beni mi takip ediyorsun?"
"Sayılır."
"Sayılır?" dedim onu taklid ederek
" bunu yapma! Rahatsız oluyorum"
dedim
" alışsan iyi edersin bu değişmeyecek!"
" değisse iyi olur emrivaki yapmandan da sıkıldım."
"emrivaki olsun istemiyorsan dediklerimi yap, ben de seni zorlamayayım."
" bildiğinden vazgeçmeyeceksin değil mi?"
" hayır"
dedi onunla başa çıkamayacağımı anladım ve önüme dönüp yolu izlemeye başladım.
Hastanenin önüne geldiğimizde tam inecekken telefonum çaldı Burak arıyordu.
"efendim Burak?"
dedim. Kenan'ın az önceki gülen yüzü gidip yerine sert yüzü gelmişti. Burak'ın 'b'sinde bile sinir küpü oluyordu.
"nasılsın Ecmel?"
"iyiyim sen nasılsın?"
" iyiyim ben de hastaneye gidecek misin, alayım mı seni?"
" ben geldim hastaneye burada buluşalım istersen "
dedim Kenan gözünü ayırmadan beni izliyordu kendimi suç işlemiş gibi hissetmeme neden olmustu bakışları.
" tamam ozaman görüşürüz"
" görüşürüz "dedim ve telefonu kapattım. Kenan hala bana bakıyordu.
" o sarı kafa ile konuşmayacaksın!" yine başa dönüyirduk.
" birincisi onun bir adı var ikincisi buna karışamazsın"
" tabiki karışacağım, konuşmayacaksın diyorsam konuşmayacaksın!"
bağırarak konuştuğu için korkmana sebep olmuştu. Kenan'dan korkuyordum evet evet ondan korkuyordum.
"Seninle tartışmayacağım "
dedim ve arabadan indim hastane girişine doğru yürürken kolumdan tutup durdurdu. Yine mi kolum? Ne çekti bu kol Kenan'dan be? Hızla geri çektim kolumu.
" umarım uyarımı dikkate alırsın yoksa olacaklardan sorumlu değilim"
dedi
"ne yapabilirsin ki!"
dedim küçümseyerek.
" yapınca görürsün "
'yapınca görürmüyüm?' ama ne yapabilir ki konuşup duruyor işte onun söylediklerini ciddiye almayan bir bakış atıp hastaneden içeri girdim aslında tam aksine gerçekten söylediklerini dikkate alıyordum. Gölge gibi takip ediyordu beni Besu'nun odasının olduğu kata çıktığımda önce etrafa baktım Sevcan teyze var mı diye ama şanslıyım ki yoktu koşarak Bengisu'nun odasına girdim. Yatıyordu ama uyumuyordu. Gidip sarıldım öptüm, öptüm bilmem kaç kere.
" nasılsın bakalım "
cevap yok
" peki o zaman hemen lafa giriyorum Aydemir ölmedi durumu iyi "
bunu duyduğunda yatakta kapırdanarak ağlamaya başladı tekrar ona sarıldım ve
" geçti Bengisu geçti bak bunun da üstesinden geliyoruz canım arkadaşım hep yanındayım. Annen veya bir başkası aramıza giremeyecek. Hadi topla kendini. Dedikodular birikti sana anlatacaklarım var."
dedim ve gözyaşlarını sildim. Anlına kocaman bir öpücük kondurdum.
" annene yakalanmadan ben gideyim. Buralardayım ama bir şey istersen mesaj at kuzum "
dedim ve el sallayıp ona küçük bir tebessüm gönderip odadan çıktım. Çıkmaz olaydım Sevcan teyze tam karşımda gözlerini pörtletmis
" senin ne işin var burada?"
burnundan soluyordu resmen.
" arkadaşını görmeye geldim."
"ben sana bir daha buraya gelme demedim mi? Sen ne laf anlamaz bir kızsın senin utanman yok mu, istenmediğin yerde nasıl duruyorsun? Bu yüzsüzlüğü nasıl elde et..." daha fazla konuşmasına izin vermedim
" yeterr!"
Diye bağırdım
" yeter beni sorgulayana kadar biraz da kendine bak ben sevdiğim için böyle yapıyorum peki ya sen? Sen ne için yapıyorsun? Yüzsüzüm evet arkadaşını görmem için bu gerekiyorsa. Utanmıyorum evet utanacak bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Peki sen utanmıyor musun? Öz kızını parayı değişecek kadar. Keşke açlıktan ölseydim de kendi kızına sahip çıksaydın. Senin yapmadığını yapıyorum ben senin sevmediğini seviyorum."
Sevcan teyze bana vurmak için elini kaldırdı. Ben elini havadayken sıkıca kavradım
" o bir kere olurdu"
dedim ve tuttugun kolu serçe iterek bıraktım. Kadın bir anda bağırmaya başladı
" imdat ! Yardım edin! Yardım edin"
hiçbir şey yapmadan şaşkınlığımla koridorun ortasında avazı çıkana kadar bağıran kadına baktım. Hastane görevleri, güvenlikler bir anda toplandılar.
" bu kızı burada istemiyorum içeri almayın bana saldırdı "
dedi güvenlikler kolumdan ite kaka kapı dışarı attılar beni. Özel hastane olunca böyle oluyor işte güvenlik beni dışarı atarken avazım çıktığı kadar bağırıyordun ama hiç biri de aldırmıyorlar.
" Bana bu yaptığınız haksızlık, sizi dava edeceğim!"
"sus artık"
güvenliklerin elinden kurtulmaya çalıştığım için daha sert tuttular beni.
" yavaş be hayvan değil insanım ben!"
" müdürümüzü çağırın bana" diye bağırdım. Saçmaladim. Sanki restorandaki yemeği beğenmeyen insanlar gibi 'müdürünüzü çağırın bana' dedim.
Ağlanacak durumdaydım. Sevcan teyze sen nasıl insansın ya? Kapının önüne kadar güvenlikli boğuştum. Kenan beni o halde görünce hemen kolumu güvenlikten kurtardı. Aşağıya ne ara inmiş, az önce benimle yukarıda değil miydi? Beni tartaklayan adamlara ölümcül bakış atarken
"yavaş!"
dedi. Sesi uyarı tonundaydı.
" ben hallederim"
diye de ekledi. Kollarımı ovmaya başladım.
" hayvan herifler! Bu güç nereden geliyor bilmem ki ?"
dedim.
"iyi misin?"
diye sordu Kenan'a yenik görünümezdim. Gömleğimin uçlarından tutarak aşağı çektim kendimi dik bir şekilde duruyormuş gibi gösterdim.
" iki tane izbandut gibi güvenlik tarafından kapı dışarı atıldım. Sence nasılım?"
diye sordum. Kenan'ın bir suçu yoktu ama sinirimi ondan çıkaracak başka kimse yoktu şuan.
" İçeri girmem de yasak. Oof ya kaldım burada! Bunu ödeteceğim o kadına doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış beni de hastaneden kovdular hem de yaka paça"
dedim sızlanarak. Anlamsızca ikimiz de gülmeye başladık. Saf saf birbirimize bakarken Burak'ın sesi ile gözlerimiz birbirinden ayrıldı.
"Ecnel!" arkamı dönüp Burak'ın yanına gidiyordum ki Kenan kolunmdan tutup
" az önce ne konuştuk Ecmel ?"
diye sordu onun böyle davranması bende ters tepki yapmıştı.
" bırak kolumu bana böyle davrandığın sürece senin dediğin hiçbir şeyi yapmayacağım!"
dedim ve parmakları arasından kurtulup Burak'ın yanına gittim. Burak'ın yüzünde oluşan gülümseme görülmeye değerdi fakat 'zafer benim' ifadesini Kenan görmeseydi iyi olurdu. Burak'ın koluna girip arkada bekleyen Emre ve Hakan'ın yanına gittik. Evet Kenan'ı öylece orada bırakmıştım. Yaptıklarına boyun eğmeyeceğime dair kendime söz verdim.
Kenan'ın sessiz kalması beni korkutmuyor değil. Kenan ve Kenanlı düşünceleri geride bırakıp alışmaya çalıştım bu gruba ve planlarım anlatmaya başladım.
" evet arkadaşlar hal hatır sorma muhabbetini şimdilik geçiyorum az önce hastaneden kovuldum Sevcan teyze şikayet etti beni iftira attı içeri girmem yasak. Bengisu nun yanına giremiyorum ama bu onu göremeyeceğim anlamına gelmez ne yapıp edip onu görmem lazım yapabileceğimiz konusunda fikri olan var mı?"
üçü de beni pürdikkat dinlemişti.
" kaçıralım bence" dedi Hakan.
Emre Hakan'ı kafasına bir tane geçirdi
" şakanın sırası değil ahbap "
dedi
"hey! şaka yapmıyorum"
dedi ve kafasına ovuşturdu.
"Mantıklı olabilir aslında Bengisu'ya ihtiyacımız vardı ve onu kaçırabilirdik de ama nasıl olacak bu iş!"
dediğimde Hakan 'ın yüzünde fikir benden çıktı gülümsemesi Emre ve Burak'ın da bu kız ciddi mi ifadesi oluştu. "Ecmel sen ciddisin?"
" tabii ki ciddiyim Burak. Onu orada bırakamam ama kaçırdığımızda ilk benden şüphelenecek ler onu evime de götüremem."
"bende kalsın"
" sende kalamaz Emre ne diyeceksin Bengisu'ya? Ben seni seviyorum da burada kalabilirsin mi diyeceksin?"
dedim
"Ecmel haklı "
dedi Burak.
" düşünun biraz çok vaktimiz yok Aydemir iyileşmeye başlamış kendine gelip ifade vermeden Bengisu' yu buradan çıkarmalıyız."
" iyileşmiş demek ha çok sevindim"
dedi Emre ellerini yumruk yaptı ve birbirine vurdu.
"Bengisu'yu buradan çıkalım sonra nereye gideceğimizi düşünürüz "
dedi Burak.
" yaşasın! Adam kaçırıcaz çok eğlence olacak"
dedi Hakan. Bu çocuk neyin kafasını yaşıyor ki acaba her seferinde bizi güldürmeyi başarabiliyor?
" ya keşke annemin külotlu çoraplarından getirseydim ya da kar maskesi alalım"
dedi. Hakan'ın zeka yaşını merak ediyorum.
"sen al da gel"
dedi Emre. Bu salak da ciddiye aldı. Giderken Emre ensesinden tutup
"geri zekalı herif kar maskesi ile hastaneye gidersek ne olur bir düşün bakalım biliyorum bunu yapamazsın ama bir dene en azından. Dikkat çekemeyiz."
dedi Emre
" ama filmlerde hırsızlık yaparken giyiyorlar başlarına.
"Ahh! o filmlerde"
dedi araya girerek
" sus artık Hakan "
dedi Burak.
Hakan da ağzıbdaki hayali fermuarı kapattı cidden deli ya.
" Ecmel sen Hakan ile arabanın yanında bekleyin bende Emre ile içeri gireyim boş anı bulduğumuzda Bengisu'yu alıp geleyim"
dedi
" hadi yenge biz arabaya gidelim"
dediğinde Hakan Burak tan bir yumruk yedi. Emre de gülerek Hakan'a "
hak ettin"
dedi Hakan pot kırdığıni anlamışcasına ağzını tuttu.
" yenge derken?"
dedim
" gevşek işte konuşuyor boş boş"
dedi Burak.
"aynen konuşuyorum boş boş sen bana bakma. Merak etme yakında alışırsın."
dedi.
Tabiki işin aslını öğrenecektim ama şuan kaçırmamanız gereken birisi vardi. Hayatım nasıl bir şekil almıştı benim böyle kavgalar ,tehditler, Kenan, adam kaçırma... o başka neler olacak artık şaşırmıyorum. Biz arabaya giderken Emre'yle Burak da hastaneye girdi umarım bu işten kazasız belasız çıkarız.
Emre ile Burak koşarak yanımıza geldiler
" ne oldu yakalandınız mı ?"
"hayır"
"Bengisu nerede o zaman?"
" odada yoktu"
" nasıl yoktu?"
" yoktu işte "
diye bağırdı Emre hatta bağırmakla kalmayıp arabanın tekerine tekme attı.
" hemşirelere sorsaydınız"
" sorduk ,hastanenin tüm odaları gezdik ama yok."
dedi Burak"
of neredesin Bengisu?"
dedim elimi alnıma götürdüm. Kaldırıma oturup başımı ellerimin arasına aldım Burakta yanıma oturup elini omzuma koydu
"bulacağız nereye gitmiş olabilir ki biz buradaydık görürdük "
dedi ben yine ağlamaya başladım. Cebimdeki telefonun titremesi ile toparlandım göz yaşlarımı silip telefona baktığımda arayanın Kenan olduğunu gördüm ve meşgule attım tekrar aradı. Burak ile bakıştıktan sonra ayağa kalkıp telefonu açtım.
"Yine ne var?" diye sordum kibarlığımı bir kenara bırakarak.
"Önce bir kibar ol."
"Oyunun sırası değil ne söyleyeceksen söyle."
" yanındakilere birşey belli etmeden otaparkın oraya gel. Bengisu yanımda."
"Ne? Tamam geliyorum."
Telefonu kapatıp Burak'a döndüm.
"Gitmem lazım."
" Kenan'a gitmek zorunda değilsin Ecmel." sesinden bozulduğu belli oluyordu.
"Gitmeliyim ama" sesim izin almak ister gibi çıkıyordu.
"Sana zarar verecek gitme.""Bana birsey yapamaz ama gerçekten gitmeliyim herşeyi anlatacağım sonra"
Dedim ve koşarak otoparkın oraya gittim. Kenan yine arabasına yaslanmış , kollarını göğüsünde bağlamış ona doğru yaklaşan bana bakıyordu. Gidip yakasına yapıştım.
"Bengisu nerede?"
Beni nasıl sinirlendireceğini öğrenmiş olmalıydı ki susuyordu. Bu beni çıldırtiyordu. Yakasındaki ellerimi daha da sıktım.
"Bengisu nerede dedim sana?" dedim ve göğsünü yumruklamaya başladım. Kaslı göğsüne yumruklarım etki etmedikçe sinirden ağlamaya başladım.
"Yeter artık benimle uğraşma, işlerime karışma, beni peşinden sürükleyip durma. Yapma lütfen. Ben sandığın gibi güçlü biri değilim. Yaşadıklarım bana fazla geliyor" dedim konusurken iyice yavaşlayan yumruklarım kollarından kayıp giti.
"Sen çok güçlüsün Ecmel. Seninle uğraşmıyorum. Seni daha önce de uyardım dediklerimi yaparsan bu kadar zorlanmazsın."
"Kime ne anlatıyorum ki ben? Aptal gibi beni anlayacağına inaniyorum." dedim.
" Bengisu nerede?"
"Mustafa evine götürdü." dedi. Yüzünde çok farklı bir ifade vardı. Daha önce hic görmediğime eminim.
"Mustafa mı? Orada ne işi var? Ya siz öküzler çetesi neden herşeyin içinden çıkıyorsunuz?"
Dediğimde gülmeye başladı.
"öküzler çetesi ha yeni mi çıktı bu?"
"Evet size en yakışanı o. Yoksa beğenmedin mi?" diye sordum. Bendeki cesaret uçtu gidiyor.
"Özür dilemezsen Bengisu'yu göremezsin." aferin Ecmel. Psikopotla uğraşırsan öyle olur.
"Tabi ki dilemeyeceğim."
"Peki sen bilirsin." dedi ve arabasına bindi.
"Tamam. Tamam dur!"
Beni duymazda geldi ve kapıyı kapattı. Ben de kapıyı açıp arabasına bindim.
"Özür dilerim." ben bile sesimi zor duymuştum.
"Duyamadım." gıcık gıcık gıcık.
"Özür dilerim" diye bağırdım sinirden.
"Oldu mu?"
Bana dönüp burnumu sıktı.
"İdare eder" ukala. Nasıl birinin eline süştüm ya. Aydemir, Bengisu ve beni bu hale düşürdüğün için seni mahvedicem. Etlerini lime lime doğrayıp köpeklere atacağım. Kollarımı göğsümde bağlayıp Kenan'a döndüm ve
"Senden nefret ediyorum"
"Biliyorum. Bence pişman olacağın şeyler söyleme" dedi
"Öküzsün."
Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Lütfen yorum yapın. Yorumlarınız benim için önemli.
Yazım hataları için şimdiden özür dilerim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gitmek mi Kalmak mı
Teen FictionBen 17 yasindayim. Kurguladigim bu hikayeyi sizinle de paylasmak istedim. Asil amac "Gitmek mi kolay kalmak mi" bunu anlatmak istiyorum aslinda ikisi de zordur degil mi? Bakalim gidene mi kolay olacak yoksa kalana mi ya da ikisine de zor mu olacak...