35

18 6 0
                                    

Déjà vu.

Aslan'ın yaşadığı buydu. Bir yanında Melissa, ötekinde Şeytan... Ortalarında, hiçbir şey yapamadan öylece duran kendisi. Tıpkı hayatının mahvolduğu o gün gibiydi her şey. Sınır'daydı. Dağın üzerinde, ateşin kalbinde... O gün gibi saatli bir bomba vardı ayaklarına bağlı. Adım atacak zamanı, yıkımı engelleyecek gücü yoktu. Gözleri önünde ölmek üzereydi Melissa. Bir kez daha...

Davut değildi bu defa silahı ateşleyen. Aslan'ın hiç bilmediği bir zamana ve mekâna aitti Melissa'yı yok etmek isteyen ışık. Kimdi bu adamlar? Neydi amaçları? Melez ya da melek değillerdi. Hiçbir insanın böyle bir gücü olamazdı. Davut'un Golem'leri gibi akılsız askerler olmadıklarını da kanıtlamışlardı zaten. İnanılmaz bir kurgu vardı planlarının arkasında. Dağa sızmış, son ana kadar Çember üyeleri gibi gizlenmiş, tam her şey bitecekken Şeytan'ın zaferini durdurmuşlardı. Nasıl başarmışlardı tüm bunları? Neydi o çaldıkları müzik? Neydi şimdi ellerinde tuttukları bu ışıktan silahlar? Düşünemiyordu Aslan. Aklının kontrolü tamamen onda olsa cevapları bulurdu belki, oysa o an hissettiği öfke kendisinin miydi yoksa Şeytan'ın mı, ona bile emin değildi. Sadece izliyordu. Gördüğü en korku dolu filmin, en kanlı sahnesini baştan baştan izler gibi...

Fakat sonra, film en olmadık yerde değişti. Havada uçan ışıktan oklar hiçbir zaman ulaşmamıştı Melissa'ya. Onu yere sermemiş, bir kez daha Aslan'dan koparıp almamıştı. Görünmez bir duvara çarpıp havada yok olduklarında dehşetle kıza baktı Aslan. Melissa'nın suratındaki ifadeden ne hissettiğini anlamak imkansızdı. Şok, merak, öfke... Ama saldırıyı durduranın kızın gücü olmadığı ortadaydı. Neler olduğunu çözmek için zaman harcayamadı Aslan. Şeytan aklının içindeydi bir kez daha. Yanında savaşmasını istiyordu ondan.

Efendisinin emriyle anında iki yana açmıştı Aslan ellerini. Avuçlarına dolan alevlerle hazır ola geçti saldırı için. Şeytan'la omuz omuzaydılar şimdi. Işıktan yaylarını üzerlerine doğrultmuş on iki varlığın karşısında alev alev yanıyorlardı. Yanındaki varlığın bedeninden yayılan gücün boyutlarını çok iyi biliyordu Aslan. Ölümüne savaştığı olmuştu o karanlıkla. Az önce düşmanlarıyla arasına duvar örüp Melissa'yı kurtaran da yine bu güçtü. Ne pahasına olursa olsun kızı koruyacaktı Şeytan. Aslan biliyordu; çünkü bu uğurda gerekirse ölmesi buyurulmuştu ona. Ne garipti ki yaşanan onca şeye rağmen böyle bir fedakârlık için Şeytan'ın komutlarına ihtiyacı yoktu Aslan'ın. Kendi kalbi başka bir şey söylemiyordu ki ona itaat etmesin. Karşılarındaki garip grubun amacı her ne olursa olsun Melissa'yı onlara vermezdi Aslan. Veremeyeceğini biliyordu.

Ama neden?

Bir yanı -hala ona ait olan yanı- avaz avaz bu soruyu bağırıyordu kafasının içinde. Onun düşmanı değildi bu varlıklar. Şeytan'ı yok etmek, dünyayı ele geçirmesini önlemek için gelmişlerdi. Bir mucizeydi aslında varlıkları. Aslan'ın kendini, ailesini, hatta tüm insanlığı kurtarmasının tek yolu olabilirlerdi. Tam şu an, hazır Şeytan kendi kıçının derdine düşmüşken aralarındaki lanet bağdan kurtulabilir, savaşı dostlarının yanında bitirebilirdi Aslan. Peki o halde neden? Neden Şeytan'a karşı direnmiyordu? Neden onu köle yapan büyüyü kırmak için çabalamak yerine Melissa'nın önünde durmuş, kızı korumak için canını ortaya koymuştu? Hem de Melissa çoktan ondan vazgeçmiş, kalbinin Aslan'a ait tüm odalarını karanlıkla doldurmayı seçmişken...Tek bir cevap bile yoktu Aslan'ın verebileceği. Kendi düşüncelerini ona dikte edilen emirlerden ayıklaması imkansızdı zaten. Zihni de kulakları da efendisinin sesiyle doluydu o an.

"Nesiniz siz?" diye tıslamıştı Şeytan dişleri arasından. "Nesiniz siz, ha? Konuşun!"

Aynı anda ellerinden kopup düşmanlarına uzayan gölgeler terasın zeminini yerinden oynatmış, ama karşı tarafa ulaşamadan onların koruma kalkanına takılıp kalmıştı. Üstelik bunun için on iki varlığın ellerini bile oynatmaları gerekmemişti. Işıktan duvar ipek bir örtü gibi bir süre daha önlerinde asılı kaldı ve sonra geceye karıştı. Aynı anda yeniden çekilmişti yaylar. Bu kez Şeytan'la birlikte serbest bıraktı Aslan gücünü. Onun inşa ettiği duvar önlerinde yükselip okları durdururken Aslan'ın ateşi rakiplerinin üstüne püskürmüştü.

SİRK  (CEHENNEM EKSPRES-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin