36

16 6 0
                                    

Aslan bakıyor ama ne gördüğünü bilmiyordu. Şeytan sadece kontrol etmiyordu artık onu, tamamen ele geçirmişti. Bir an önce Aslan'a ait olan öfke şimdi bir başkasının zehriydi. Kendi korkularının arasında filizleniyordu Şeytan'ın ektiği tohumlar. Duyularının önemi kalmamıştı artık. Başka kulaklar işitiyordu onun yerine. Başka bir akıl karar veriyordu yapacaklarına. Ve kalbi hiç tatmadığı bir yoklukla kaskatıydı. Tüm hisler bedenini terk etmiş; geriye içi boş, taştan bir kabuk bırakmıştı.

"Melissa..." dediğini işitti. Sesin kendine ait olduğunu biliyor, ama konuştuğuna emin olamıyordu. Şeytan'dı dudaklarından dökülen kelimeleri seçen, onun yerine cümleler kuran. "Kaybettin Melissa," dediğinde doğrudan kıza bakıyordu Aslan. Acı vermek istiyordu ona. Karşısında parçalara ayrıldığını görene dek devam edecekti; çünkü öyle buyurmuştu Şeytan. "Sen bir yalancısın," dedi buz gibi sesiyle. "Herkese ihanet ettin. Önce Emre'ye, sonra bana. Şeytan'a bile... Hepimizi aldattın."

En keskin kılıçlardan daha ölümcüldü sözleri. Işıktan kafesi bile aşıyor, Melissa'nın derisine saplanıyordu. Emindi Aslan, çünkü Şeytan korkunç bir zevkle kahkaha atıyordu kafasının içinde. Melissa'nın yanaklarından süzülen her damla yaş eşsiz bir mücevherdi onun için. Yakıp yıktığı duygularla kabarıyordu hazinesi her an. Daha da yüklendi Aslan'a, iğrenç bir balçığa buladı dudaklarından dökülen her kelimeyi.

"Elbette sana arkasını döndü herkes. Ben bile kaçmak istedim senden. Çünkü sen tehlikelisin Melissa. Gücünü kontrol etmeyi bile beceremeyen bir yaratıksın. Bir canavarsın sen! Herkese zarar verdin. Aileme zarar verdin. Kardeşimi öldürmeye kalktın. Dünyayı yaktın, yıktın. Sana elini uzatan kim varsa karşına aldın."

Melissa'nın kılıcı tutan eli bedeninin kalanıyla birlikte titremeye başlamıştı. Gözleri kapalı, başı acı çeker gibi yana yatıktı. Duyduklarıyla zihninin içindeki diğer sesler çarpışıyordu sanki. On Üçler Şeytan'ın zehirli sözlerini bastırmaya çalışıyor olmalıydı. Melissa'nın yıkılmasına izin veremezlerdi. Çünkü bir kez daha kılıçların arasındaki bağ kırılırsa bu kez işini şansa bırakmayacaktı Şeytan. Ve Aslan bunu bilerek saldırdı Melissa'ya.

"Senin yüzünden bu haldeyim ben," dedi ona ait olmayan bir tiksintiyle. "Senin yüzünden buradayım. O bıçağı sana saplaması gerekiyordu Şeytan'ın. Seni koruduğum için onun kölesi oldum. Peki sen ne yaptın karşılığında? Sevdiğim herkese, her şeye zarar verdin. Şimdi de senin yüzünden öleceğim."

"Hayır!" diye inledi Melissa.

Duymadı Aslan. En zehirli kısma gelmişti sözlerinde. Bir bomba gibi bırakıverdi kızıl gecenin içine. "Sen benim sevdiğim kadın değilsin. O çoktan öldü. Bu dağda öldü. Sen... sadece bir gölgesisin onun. Bir yaratıksın!"

Gözleri açıldı Melissa'nın dehşetle. Aslan'ı aşıp Şeytan'a kilitlenmişti anında. "Kes şunu!" diye bağırdı terası titreten bir öfkeyle.

Kesmeyecekti Aslan. Dudaklarından çıkan sözleri de Melissa'da açtığı yarayı da fark edemeyecek kadar kayıptı onu baskılayan gücün altında. "Geri gelmeni asla istemedim," diye devam etti Şeytan'ın emriyle. "Senin kaybettiğim kız olduğuna inanmayı denedim. Seni sevmeyi denedim. Ama hayır, sen sadece onun gibi görünen bir hastalıksın. Bir lanetsin!"

"Aslan dur, ne olur!"

"Benim Melissa'm öldü. Keşke daha önce görebilseydim bunu. Keşke daha önce kurtulabilseydim senden!"

"Kes!" diye haykırdı Melissa yeniden. Bu kez gücü Şeytan'ı bir tekme gibi vurmuş, onu sırtüstü yere sermişti. O kısacık anda şakaklarındaki baskının azaldığını hissetti Aslan. Ama sonra daha büyük bir şiddetle geri çöktü karanlık. Yuttu ona ait tüm düşünceleri.

SİRK  (CEHENNEM EKSPRES-III)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin