1

927 45 21
                                    

..

"Hey! Yine mi sen! Seni kahrolusıca velet! Ekmeklerimi geri ver hemen!"

"Özür dilerim! Ama karnım çok aç dayanamıyacağım...şu bayat ekmeği de benim için çok görmeyin,lütfen..."

"Seni velet! Eğer insan gibi gelip isteseydin sana verebilirdim!"

"Kesin verirdiniz! İlk zamanlarda size sormuştum,beni şikayet etmiştiniz ve sizin yüzünüzden 1 hafta sırf dilendim diye zindana atılmıştı-"

"İşte orda! Yakalayın o pisliği!"

"Ahh! Cidden,şu askerler bir işe karışmasa olmuyor mu yani!"

"Yakalayın!"

"Sakın kıpırdayım deme seni pis velet!"

"HAYIR! Beni tekrar zindana atmanıza izin vermeyeceğim!"

Diyerek askerlere eline ne geçiyorsa fırlatmaya başlamıştı genç çocuk çaresizce.

Askerler güçlü bi kahkaha atmışlardı. Onun bu zavallı hali onların boşuna gidiyordu. Jungkook bunu anlıyor,onlara karşı daha çok nefret ile büyüyordu. İçlerinden biri öne atılmış,

"Hey güzellik,bak işimizi zorlama nede olsa yakalanacaksın? Gelde hızlıca bitirelim.
Ne senin canın yansın,nede biz senin canını yakalım. Hmm?"

"I-ıı hayır!"

Jungkook ekmeği atıp,tüm hızıyla koşmaya başlamıştı.

Belliydi. Yine büyük bir aksiyon onu bekliyordu...

-

"Lina,yine mi görüyor Taehyung?"

Namjoon'un sorusu üzerine herkes ona odaklanmıştı.

Küçük kız konuştu.

"Evet,ama bu sefer Jungkook'un başı cidden tehlikede."

"Neden? Noluyor bize anlat?" Jimin'in endişeli sesi nedense herkesi geriyordu.

Genç kız göz bandını çıkarıp 6 çocuğa baktı,

"Jungkook,tekrar yemek çaldı. Ama bu sefer askerler onu yakaladı,fakat bi sorun var."

"Uzatmada söyle işte! Niye geveliyorsun!?" Yoongi'nin sinirli cümlesi kızın sebepsiz irkilmesine yol açmıştı.

"Jungkook iyi değil,hiç iyi değil hatta her an baygınlık geçi-"

Taehyung bir anda gözlerini açmasıyla derin nefesler almaya başlamıştı.

"Geliyor,o-o buraya geliyor!"

"Hey! Sakin ol Taehyung kim geliyor?" Jin bir umutla sorusunu yöneltmişti genç oğlana.

"Jungkook,bu tarafa doğru geliyor! Ama onun yardımımıza ihtiyacı var. Hiç iyi değil,hiç iyi değil!"

"Ben...ona yardım edebilirim,onu yanıma;krallığıma alabilirim-fakat Taehyung, eğer halkıma,ya da bizlere kötü davranış yapmaya kalkışırsa,ona hiçbir şekilde acımam. Yeminim olsun."

Jimin Yoongi'nin bu kabullenişi ardından küçük tiz bir çığlık atmış,

"Cidden,artık kabul ediyor musun?!"Demişti. Herkes bu haberi ile mutlu olmuştu.

Ardından Namjoon,

"Ah sonunda Yoongi,Jungkook'u aramıza kabul ediyorsun."

Ve de Hoseok...

"Helllal bizim kralımıza be!"

Yoongi hafifçe gülümseyip,

"Tamam tamam abartmayın-"

"Hey işte yakalayın!"

"Ah sanırım,geldiler..."

Jungkook tüm hızıyla koşuyordu. Artık kendini o kadar bitkin hissediyordu ki,her an bayılması normal karşılanmalıydı.

"Lütfen,bırakın peşimi size bir şey yapmadım bile!"

Jungkook'un gözlerinin kararması hayra alamet değildi. Neler olacağını az az kestirebiliyordu genç oğlan. Dolu dolu olan gözlerini tutmayı bırakıp gözyaşalarının dökülmesine izin vermişti. Nefes nefeseydi. Kalbi neredeyse ağzında atıyordu. Başı deli gibi zonkluyor,ayakları plastikten yapılmaymış gibi sarsılıyordu.

"Yapmadın öyle mi?! Seni pis çocuk!"

Jungkook sıkıca yumdu gözlerini,ve ant içti o an...

Bir gün gelecek,herkes emrim altında kalacak. Bunu hissediyorum. Gördüğüm rüyalar bana bu gerçeklikleri gösteriyor. Ben bunun olmasını istiyorum. Mutlu olmak,her insan gibi aile kurmak,güzel yemeklerden yemek istiyorum. Ve bunların olmayacağından en ufak bir tereddüt bile etmiyorum.

Ama ardından bu sözlerini geri almıştı. Sonuçta;o kimdi ki? Ne yapabilirdi en fazla. Başı boş bir yetimden fazlası değildi. Rüyalarından anlam çıkarmaya çalışmak falan boşaydı. Bitmişti onun hayatı artık. Bir kibrit parçasından bile değerli değildi. Ama sadece insanlar için.

"Ehh! Yeter be,vurun şu veleti!"

"Ne! Ne ama efendim,kral demişti ki-"

"Size,VURUN DEDİM!"

Askerlerden biri silahını eline aldığı gibi Jungkook'un karnından vurmuştu.

Jungkook'un gözleri kaymaya başlamıştı. Dizleri üstüne çökmüştü ve son bir kez etrafına bakınmıştı. Bir umut arıyordu. Ama hissettiği bu haz ile,sırıttı. Ardından ise gözlerini kapadı...

***

Taehyung,kalbine giren acıyla inleyip yere çömeldi.

"Hayır! Hayır! Hayır!"
Ardı ardına sayıklamaya başlamıştı Taehyung. Canı yanıyordu. Kalbi acıyordu. Beynine Jungkook'un yere düşmüş kanlı bedeninin görüntüleri giriyordu. Deliriyordu,ve daha fazla deliriyordu.

Namjoon endişeli bir biçimde,

"Silah sesi geldi duydunuz mu!?"demişti. Ardından Taehyung'a bakmıştı. Kötğ görünüyordu. Nedendi ki?...

Jimin korkuyordu. Fazlaca korkuyordu. Hızlıca yoongi'nin yanına gidip Taehyung'a neler olduğunu sordu.

"Taehyung,noluyor? Lina söyle bir şey söyle!?"

"Jungkook...o,o vuruldu."

Hoseok başını elleri arasına alarak,

"Hassiktir! D-daha kavuşamadan-"

Bir anda yer sallanmaya başlamıştı.
Toprakta yarık açılmaya başlayınca jimin ve jin güçlü bir biçimde çığlık atmışlardı.

"Ağğğağ! Öleceğiz! Yemin ederim öleceğiz!"

"Jin,Jimin sakin ve sessiz olun! Taehyung'a bakın."

Namjoon son dediğini fısıltı halinde söylemişti. Taehyung hariç herkes duyabilmişti. Fakat,zaten Taehyung şuan bunları pek umursayacak gibi de değildi.

"B-ben daha kavuşamadan! Onu benden almaya kalkıştınız! Sizi buna,öyle bir pişman edeceğim ki,ayaklarıma kapanıp ölmek için yalvaracaksınız! Yılların acısını,çekeceksiniz siz! Yaşadığınız şeyler rüyalarınıza girecek ve uyku uyuyamayacaksınız...Jungkook'umu sizden alacağım."

demişti dişleri arasından tıslarcasına Taehyung.

Gözlerinin rengi değişiyordu,saçlarının uçları beyazlıyordu. Bu onun için dönüşüm sayılırdı. Güçleri ortaya çıktığında normal olarak değişim yaşıyordu.

"Sanırım yıllardır beklediğimiz an..."dedi yoongi.

Ve hoseok ardından devam ettirdi,

"sonunda geldi."

-

ilk deneyimim. Ehe...•

Soylu prensHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin