-~Jungkook'un ağzından~
"Göremiyor mu?"
"Hayır. Neden böyle oldu? Bu durum hiç hoşuma gitmiyor!"
Herşey düzelmişti... Ben yerimi almıştım. Yanımda arkadaşlarım, ailem ve sevdiğim vardı. Ama neden böyle oldu birden? Neden her şey düzene girmiş derken Taehyung şuan göremiyor? Neden...
"Kook merak etme. Tanıdığım şifacılara mektup yolladım. Hepsinden Taehyung için bir çözüm yolu bulmalarını rica ettim.Taehyung eminim ki geçici körlük yaşıyor. Güçleri yüzünden beyin dalgaları gözlerine zarar vermiş olmalı-ki zaten bunu size anlatmıştım. O iyi olacak, merak etme."
Jimin'in söylediği sözler içimi bi nebze bile olsa rahatlatmıştı. Ama bilemiyorum...
Ya körlüğü kalıcıysa? Ya bir daha göremezse...
Yine onu fazlasıyla severim, orası ayrı.
Ama bilmiyorum... Kim ister ki sevdiği seni hiç göremesin?
Jeon. Biliyorum Taehyung için endişeleniyorsun fakat halka kendini göstermen gerek. En kısa zamanda resmî bir şekilde taç takmalısın. Dünyanın dört bir yanından krallar, kraliçeler, prensler ve prensesler... Herkes bu anı görmek için gelecektir."
Ah... Tanrım sen yardım et. Ben hiçbir şey bilmiyorum ki? Nasıl başa çıkacağım onca şeyle...
Ben bunları düşünürken Yoongi hyung sanki iç sesimi duymuş gibi,
"Merak etme. Her şeyi öğrenene, ve alışana kadar yanında durup sana yardım edeceğim. Endişelenme."
"Teşekkür ederim."
"İlk olarak hizmetkârlardan başlayacağız Jeon. Onları biraz gözden geçirelim."
Kafamı olumlu anlamda salladım. Ama içime sinmemiş anlık bir sorun vardı?
"Heyy! Kıyafetlerin!?"
Kıyafetlerim... Doğru ya, şuan pis ve iğrençim.
"Uhm... Evet ben en iyisi üzerimi değiştirip geleyim."
Çocuklar kafa sallayıp büyük salona doğru gittiler.
Nasıl ve ne giyeceğimi bilmiyordum fakat deneyecektim. Şuan kimseden yardım alamazdım, olmazdı.
O Wooyoung aptalın odasına girmiştim. Aynı bedenlere sahiptik, o yüzden kolayca giyinebilirdim.
Her ne kadar onun kokusu kokan bazı kıyafetleri giymek istemesemde, buna zorunluydum...
-
Yıkanıp, giyindikten ve saçımı gelişi güzel ayırdıktan sonra aynanın karşısına geçtim.
"Vay be... Kendimi böyle göreceğimi asla düşünemezdim. Bütün bu olmuş olanlar, fazlasıyla imkansızdı... Ama şimdi ki haline bir bak Jeon! Sen bir kralsın! Kral. Kral... Ben bir, kralım."
Uzunca kendime baktıktan sonra odadan çıktım.
Yavaşça uzun koridorları aşarak adımlarımı bir an olsun yavaşlatmadım. Bir cesaret dolmuştu içime. Heyecan; mutluluk taşmıştı. Bir yandan hüzünlü, bir yandan sevinçliydim.
Kısaca; değişik duygular içerisindeydim.
Büyük salona giriş yaptığımda herkesin gözleri beni buldu. Neredeyse kocca salonun yarısı doluydu. Askerler, hizmetliler, aşçılar. Herkes buradaydı.
"Gel bakalım Jeon."
Yoongi hyungun sesini duyduğumda kafamı hafif sallayıp yanına ilerlemeye başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/297816526-288-k804135.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soylu prens
FanfictionJeon Jungkook, karnını duyurabilmek için pazar yerinden bir kaç şeyler çalıyordu. Askerlerden kaçacağı sırada, başına geleceklerden habersizdi.