Kadın kafenin yağmur damlaları ile dolu camlarına başını yaslamış gelecek misafirini bekliyordu.
Defalarca ona sorcaklarını düşünmüştü. Son anda bastıran yağmur yüzünden sahildeki kafeye sığınmak zorunda kalmış olması hesaplarını değiştirmişti.
Sıkıntıyla ellerini saçlarına geçirip içinden sakin kalabilmeyi denedi.
Yaklaşan ayak sesleri ile misafirinin geldiğini anlamıştı. Usulca çekilen sandalye ile ellerini saçlarından çekip karşısındaki adama dikkatle baktı.
Bütün kelimeleri boğazına düğümlenmişti. Ama bu gerçekleri kapatmıyordu.
'Hoşgeldin'
Adam karşısındaki kadını bu denli sakin bulmayı ummuyordu.
Demek hala bir şeyleri bilmiyor diye düşündü içinden yüzünden firar eden ufak bir tebessüm ile yanıt verdi.
'Hoşbuldum. Arayınca çok şaşırdım biliyor musun? Ben istemezsin diye düşünüyordum geeçi sadece beni aradın'
'Neden yaptın?'
Adam beklemediği bu soru karşısında donup kalmıştı. Kadının hareketlerini takip etmekte zorlanıyordu.
Az önce her zamanki gibi bakan kadının gözlerinden alevler çıkıyordu.
'Sana soruyorum neden yaptın?'
'Ne-den bahsediyorsun?'
Kadın aptal yerine koyulduğunu hissetti. Sinirle ayağını kaldırıp karşısındaki adamın dizine geçirdi. Adam inlerken yeniden sordu.
'Dedemi dedemizi neden öldürdün Akın'
Adamın susmalarına dayanamıyordu ki bu defa sesi daha hiddetli çıktı.
'Cevap versene Akın cevap ver?'
Adam sadece onun gözlerinin içine bakıyordu ve bu sinirlerini daha da artıyordu.
'Susmasana Allahın cezası susma!'
'Anlatsam dinler misin?'
Kadın sabırla nefes verdi ve yeniden adama doğru yaklaştı.
'Dinlemeyecek olsam çağırmazdım aptal!'
Adam kestirip atmasını beklediği için şu an cümlelerini mantıklı bir şekilde toparlayamıyordu.
Ellerini birbirine dolarken karşısındaki kadının daha da sinirlendiğini farketti. Bir an önce kendini toparlayıp açıklama yapması şarttı.
'Hedef dedem değildi. Çok pişman oldum böyle olacağını asla asla bilmiyordum ben o ölecekti Yamaç amcam ölecekti.
Çünkü o tam bir Sultan Koçovalının oğlu bize huzur vermeyecekti. Ona ters düştüğü anda karşısındaki insana acımıyor.
Hatırlamıyor musun Karaca senin hakkıda verdiği kararı'Adam dolu gözlerini yeniden kırpıştırdı. O an ağlamak istemiyordu. Sesini toparlayıp konuştu.
'O ölseydi bugüne kadar yaşanan hiç bişey yaşanmayacaktı. Sende bende zarar görmeyecektik.'
Kadının siniri hala yatışmamıştı. Bu geçerli bi bahane değildi ki.
Yamaç amcası ölseydi yine ailesinden biri ölmüş olacaktı. Özrü kabahatinden büyüktü.
'Sen ne saçmalıyorsun o bizim amcamız!'
Adam gülerek kafasını iki yana salladı.
'O bizim amcamız evet mahalleyi basıp ~ben mutlu değilsem kimse olmayacak~ diye haykıran amcamız bu kadar kör olma Karaca onlar Cumali amca ile birlikte hareket ediyorlar. Ne Salih ne Babam ikisini de bir kalemde harcayacaklardı. Biliyorsun bunları. Hani Karaca bilirdi görürdü. Neden görmüyorsun Karaca?'