Kadın karnındaki hareketlenmeyle gözlerini araladı. Güneş hafiften doğuyordu.Sağ tarafında sakince uyuyan kocasını her ne kadar uyandırmak istemese de uyandırmalıydı.
'Azer, Azer! Sevgilim uyan'
Adam zaten kuş kadar hafif uyuduğu uykusundan hızla uyanmıştı.
'Ne oldu balım?'
'Hayatım sancılarım sıklaştı. Ve sakin olduğuma bakma deli gibi çığlık atmak istiyorum şu an'
Azer hemen yataktan kalkıp çaresiz ve canının yandığı her halinden belli olan karısına uzandı.
Onu yataktan kaldırıp zaten bu öğlen yatış yapmak için hazırlandıkları hastaneye biraz erken gidiyorlardı.
Karacanın isteği üzerine doğumda sadece yanında Azer olacaktı.
İkisinin yeniden başladığı bu hayata üçüncülerini karşılarken yalnızca ikisi olacaktı.
Karaca hayatında bugüne kadar hiç kimsenin desteği olmadan büyümüştü.
Şimdi bir yandan araba kullanıp bir yandan elini sımsıkı tutan Azer vardı.
Canı yanıyordu. İçinde kıpırdanıp bir an önce aralarına katılmak isteyen minik oğlu yüzünden oldukça canı yanıyordu.
Ancak değerdi. Görmediği anneliği bir cesaret yapmak istemiş Azer ve onun sevgisiyle büyüyecek bir bebekleri olsun istemişti.
Ona ait şeylerin olabildiği bu dünyada hepsi mümkündü.
Ona ait bir ailesi vardı. Ona ait bir sevgilisi...
Bunları düşünürken canının yanması biraz olsun aklından çıksa da bu gerçeği değiştirmiyordu.
Evlerine yakın olan hastaneye geldiklerinde güneş iyice tepeye çıkmış doktorlar yeni mesaiye başlıyordu.
Doğumhaneye uzanan kısacık yol Azer'e hiç bitmiyormuş gibi gelmişti.
Karacanın artık dayanamayıp çığlıklar atması onu endişelendiriyor korkusunu yükseltiyordu.
Sağ elinin morarmış olması bile umurunda değildi.
Diğer eli Karacanın saçlarındaydı. Usulca okşuyor ara sıra titreyen dudakları ile öpüyordu.
Ve o muhteşem ses doğumhanede yankılandığında Azer derin bir nefes aldı.
Sağ elinin yavaşça kan akışı düzeliyordu.
'Azer!'
'Buradayım çiçeğim buradayım'
'Bebeğim?'
'Sesini duymuyor musun sevgilim?'
'Ağlıyor duyuyorum'
'Alaz geldi sevgilim Alaz bize geldi'
Karaca usul usul gözlerini açtığında sağ tarafındaki koltukta Azerin kucağındaki bebeğini gördü.
Evet, Alaz gelmişti. Alaz artık onlarla birlikteydi.
Kadın Hafifçe gülümseyerek konuştu
'Böyle güzel bir tabloyu hiç bir ressam çizemezdi'
Azer kafasını kaldırıp gözleri dolu dolu ona bakan kadına gülümsedi.
'Sen olmasaydın hiç bir ressam böyle bir tablonun varlığından haberdar dahi olmazdı'
Adam yerinden kalkıp yatakta doğrulan kadına ellerinin arasında kaybolan minik oğlunu verdi.
Karaca bebeğini direk burnuna yaklaştırıp içine kokusunu çekti.