Alaz artık 4 aylıktı. Fadik ve Ayşe bu süreçte hep Karaca'nın yanındalardı. Ancak artık Karaca'nın güvenin gelmesi için Alaz ,le baş başa kalması gerektiğini düşünüp anlaşarak evlerine döndüler yine de bir gözleri hep Karaca'nın üzerindeydi.Alaz gece uykusu derin olan bir bebekti bu yüzden geceleri rahat geçiriyorlardı ancak tam bir temas bağımlısıydı. Sürekli biri ile temas halinde olmayı istiyordu.
Azer yavaş yavaş işe dönmeye başlamıştı. Ona kalsa evden hiç ayrılmak istemiyordu ama sıkışık programı ve Karaca'nın ısrarları yüzünden işe gidiyordu.
Bu sabahta Karaca onunla birlikte uyanmış onu kahvaltısını ederken izliyordu.
'Güzelim sen yatsana bekleme beni böyle'
'Seni izlemek hoşuma gidiyor. Azer'
Azer gülerek çayının son yudumunu içti ve ayağa kalktı karısına sıkıca sarıldı. Onu doya doya öptü.
'Biliyorsun ki sana hep açık bu telefon'
'Biliyorum hayatım ama oğlun öyle demiyor'
İkisi de gülüp kapıya doğru ilerledi Azer yavaşça kapıyı açtı. Karaca uzanıp onu öptükten sonra Azer arabasına doğru yöneldi. Karaca yavaş bir şekilde kapıyı kapatıp odasına çıktı.
Alaz beşiğinde hala derin bir şekilde uyuyordu. Karaca kaçan uykusunu geri getiremeyeceği için baş ucundaki kitabını aldı. ''Bir Yaz Gecesi Rüyası''
Kitapta geçen bir cümle kocasının fotoğrafına döndürmüştü yüzünü: ''Aşkın en güzel öykülerini okuyorum gözlerinde...''
Her duygunun en güzelini Azerde yaşıyordu. Hala onu düşündükçe içi kıpır kıpır oluyor midesinde kelebekler uçuyordu.
Ve hala onu her geçen saniye daha çok özlüyordu. Bu her ne ise asla bitmiyordu. Eli telefona gitti. Azeri aramak istedi Alaz hala uyuyordu.
Galerisindeki kocasının en güzel fotoğraflarından birini seçti. Bir mesaj olarak Azere gönderdi.
Azer titreyen telefonunu masadan alıp bildirimini açtı.
Karacadan mesaj gelmişti bir fotoğraf ve alında bol kalpli bir mesaj ''Sana Bayılıyorum''
Genişçe gülümseyerek ellerini yüzüne kapattı. Masasında duran karısının fotoğrafına baktı. Karacayı elbette yanıtsız bırakmadı. ''Duygularımızın karşılıklı olması ne hoş''
Karaca liseli çocuklar gibi telefonda mesajlaştığı kocasının her attığı mesaja sırıtarak cevap veriyor elleri titriyordu.
Ve o küçük bedenden çıkan güçlü ağlama sesi ile telefonunu bırakıp oğlunu kucağına aldı. Onunla konuşuyor minik yüzündeki mimikleri ile mutlu oluyordu.
Minik Alaz annesini güçlü bir şekilde emiyordu. Karaca ise oğlunun minik ellerine ve ayaklarına dokunmaktan kendini alıkoyamıyordu.
Nihayet Alaz doymuş Karaca ve Alaz için bir gün serüveni başlamıştı. Karaca ardı ardına gelen mesajlara kucağında Alaz varken cevap veremediği için telefonunu ayarlayıp Azeri görüntülü aradı.
Azer telefonu açtığında karşısında Alaz ve Karaca vardı. Evlerinin ikinci katındaki büyük koridorda turluyorlardı.
'Bakıyorum sabah sporuna başlamışsınız'
'Spor önemli biliyorsun oğlumuz için'
Azer her sabah saatlerce kucakta gezen oğlunun Karacayı nasıl maymun ettiğini izliyor izlerken de kendini gülmekten alıkoyamıyordu.