'Seni tanımak istiyorum Azer'
Azer beklemediği bu cümle karşısında şaşırmıştı.
Genelde karşı taraf bu cümleyi ilk flört ettikleri zamanlarda kurardı. Balayılarının 5.gününde değil.
'Tanımıyor musun beni?'
Karaca elindeki çatalı bırakıp ardına yaslandı. Yüzündeki hafif tebessümü bozmadan konuştu.
'Ben seni elbette tanıyorum ama ben senin içindeki bütün Azerleri tanımak istiyorum. Azer Kurtuluşu, kocam olan Azeri,Abi olan Azeri ya da ne bileyim Fadik annemin oğlu olan Azeri bunları elbette tanıyorum ama ben çocuk olan Azeri ve sadece Azer olan seni de tanımak istiyorum'
Azer tabağındaki son lokmayı da ağzına atıp karşısında oturan kadının eline uzandı.
'Beni ancak Adana'da tanırsın gülüm içim bi orada çıkar gün yüzüne'
'Bir Adana tatili yaparız o zaman'
Azer genişçe gülerek karşısındaki kadını onayladı.
Yemeklerini bitirip restorandan ayrılmışlardı. El ele Mostar Köprüsüne doğru yürüyorlardı.
'Saraybosna daha sıkıcı bir yerdi. Burası daha güzel böyle insanı bir garip hissettiriyor'
'Ev gibi sanki yabancı bi memlekette değilmişiz gibi'
Karaca Azerin cümlesini onaylayarak başını omzuna yaslayıp köprüye doğru ilerlemeye devam etti.
Saraybosna'dan Neum'a oradanda Mostara gelmişlerdi ve yarın burada geçirecekleri son gündü.
Mostar köprüsü gerçekten bambaşka bir büyüye sahipti.
Karaca köprüde adımlarını oldukça yavaşlatmıştı.
Köprünün tam ortasında bir kadın ve bir adam vardı. Adam üzerini çıkarıyor kadın gülerek izliyordu.
Ne olacağını anlayamamışlardı. Ta ki adam köprünün kenarına çıkıp kendini nehre bırakana kadar.
Karaca panikle bir çığılık atsa da kadın heyecanla alkışlıyor. Bir adamda olanları kayda alıyordu.
Azer ve Karaca korkunç bakışlar ile birbirlerine bakıyordu. Yanlarına gelen yaşlı bir adam onlara bişeyler anlatmaya çalışıyordu.
Azer bir şekilde Türk olduklarını anlattıklarında adam eli ile bekle işareti yapıp kayboldu.
Kısa süre sonra yanında uzun ince bir kızla geri döndü. Kız elini Karacaya uzattı.
'Merhaba Merve ben burada yaşıyorum az önce nehre atlayan çocuk Amar o da nişanlısı Amina korkulacak bişey değil Faris amca sizin korktuğunuzu anlamış telaşla beni buldu'
Karaca ve Azer günler sonra kendi dillerinde konuşan birini görmenin mutluluğu ile kızı cam kulağıyla dinliyordu.
'Mostar köprüsünden erkekler nişanlılarına cesaretlerini göstermek için atlarlar. Amar biraz delidir o yüzden bu saati seçmiş. Kendini öldürmedi merak etmeyin o Aminayı bırakıp hiç bi yere gitmez isterseniz buyrun yürüyelim'
Azer ve Karaca Merve ile birlikte yürümeye başlamış ve Merveden Mostar ile ilgili bir çok şey öğrenmişlerdi.
Her şey için Merveye teşekkür edip otele döndüler.
'Ne kadar garip adetleri var değil mi?'
'Çılgınca'
İkisi de birbirlerine gülüp yatağa girdiler. Azer Karacayı kolunun altına alıp konuştu.