'Azer sen mi geldin?'
'Benim canım'
Karaca test kitabını kapatıp çalışma odasından çıktı.
Merdivenlerden yukarı çıkıp odalarına giren kocasının arından yukarı çıktı.
Azer sırt çantasını koltuğa bırakıp sweatini çıkarıyordu.
Arkasını dönüp tişörtünü alacaktı ki Karaca çoktan ona uzatmıştı.
Kocasının yüzündeki hafif gülümseyen yüz ifadesine soran gözlerle baktı.
'Sevgilim bugün kursa yalnız gittiğin için bu kadar mutlu olacağını bilemedim'
Azer yatağa oturup gamzelerini daha da göstererek güldü.
'Yalnız değildim ki'
'Yılmazın bugün kursu yok ki'
'Velim geldi'
Karaca ellerini göğsünde birleştirmiş anlamayan gözlerle kocasına bakıyordu.
'Son dersteydik danışmadan çağırıyorlar seni dediler. Velin gelmiş. Önce bi şaşırdım annem sandım. Müdürün odasına bir girdim Selim Koçovalı'
Karaca oldukça şaşırmıştı. Azere yaklaşıp yanına oturdu.
'Deneme sınavının sonuçlarına bakıyorlar. Seni beni konuşuyorlar. Bildiğin dedikodumuzu yapıyorlardı. İlk defa Karaca benim sanırım ilk defa babam oldu.'
Karaca tüm gücüyle Azere sarıldı. Başını omzuna yasladı.
Cümleleri kurarken Azeri sesi titremişti. Selim onun için çok özel bir şey yapmıştı.
Selim yıllarca kendi evlatlarına yapamadığı babalığı şimdi Azere mi yapacaktı. Karaca bunu garipsemişti ancak içinde onu ürküten bişeyler yoktu.
Yine de yıllarca yaşadığı kursağında kalan heveslerden Azerinde nasiplenmesini istemedi.
'Azer canımın içi biliyorum çok iyi hissettin ama babama güvenme ben çok yara aldım bende sardığın yaraları kendine açma'
Azer Karacayı kendinden uzaklaştırıp yüzün avuçladı.
'Sevgilim, ben bi tek sana inanır sana güvenirim. Ama denemeye değer bence'
Karaca usulca başını salladı.
'Beyim ne derse öyle olsun'
İkisi de yüksek bir kahkaha attığında yeniden birbirlerine sarıldı.
'2 ayımız kaldı'
'Ve rakibimiz Yılmaz çılgınlarca ders çalışıyormuş'
Azer başını iki yana sallayıp kahkaha attı. Yılmaz hastayım deyip bahane buluyor evde ciddi anlamda çılgınca ders çalışıyordu.
Üniversite sınavına iki ay kalmıştı. Sınava hazırlanan üç Kurtuluş her geçen gün daha da geriliyordu.
Karaca zilin çalması ile ayaklandı. Azer ardına çoktan düşmüş birlikte aşağı inmişlerdi.
Karaca kapıyı açtığında karşısında annesini görmeyi beklemiyordu.
'Karaca böyle pat diye geldim ama kusura bakma baban bugün gittiğin kursla görüşmüşte derslerine yoğunlaşsınlar demişler. Bende şimdi yemekle uğraşma diye size yemek yapmıştım'
Ayşe gergince kurduğu cümleleri nihayet bitirmişti. Karaca kadının elindeki paketlere bakıyordu.
'Yani eğer istersen her gün yaparım malum Fadik hanım hepinize yetişirken zorlanmasın'