•dört•

27.2K 315 62
                                        

Ne kadar yakınım sana
Ve ne kadar uzak...

Yıldızımızı parlatmayı unutmayın bebeklerim.. bir deee bol bol yorum yapmayı.

---

Afet'ten

Yemeklerimizi yemiş kahvelerimizi içiyorduk. Aynı zamanda da birkaç dakika önce masamıza uğrayan Eva'nın kuzeni Ozan ile sohbet ediyorduk. Daha doğrusu onlar ediyor ben ise onları izliyordum.

Gözlerimi milyonuncu defa etrafta gezdirdiğimde ezberlediği yere gitmişti önce. Mavileri karşısındaki adama kitlenmişti. Ona baktığımı bilmiyordu. Bilmesin de..

Denizin kumsalından haberi yoktu.

Gözlerim daha fazla dayanamadılar izlemeye, doldular. Ah kahretsin. Bu olmamalıydı.

Birkaç dakika bekledim gözlerimin eski haline dönmesini. Eve gidince dilediğinizce dolabilirsin ama burada değil, nolur ya.

"Olur değil mi Afet?"

Bana seslenilmesiyle gözlerim ve odağım değişmiş, soru soran Ozana kaymıştı. Ne olur muydu, dinlemiştim ki?

"Kusura bakma, dalmışım. Ne olur mu?"

"Birazdan mekan gece için konsept değiştirecek. Bize katılır mısınız?"

Hayır tabiki de. Ne münasebet.

Gözlerim Eva'yı bulduğunda bana melül melül bakıyordu. Kuzenini kırmak istemediği her halinden belliydi. Yemeğe katılma teklifini de kabul etmediği için sanırım bunu kabul etmek istiyordu.

Fark edilmeyecek derecede bir nefes verip konuşmaya başladım.

"Olur, farketmez"

Bunu sadece Eva için yapmıştım. Bu gece o ne kadar beni mutlu etmek için uğraştıysa bende yapacaktım, ona borçluydum.

Eva'ya döndüğümde yüzündeki hafif gülümseme ile izliyordu beni. Aynı şekilde karşılık verdikten sonra mekanın ortasına kurulan sahneye döndüm. Çıkacak grup 5 kişiydi sanırım, sahne ona göre dekore ediliyordu çünkü. Umarım kafama göre bir şeyler çalardı, yoksa tam anlamıyla berbat bir gece olarak hafızama kazıyacaktım bu geceyi.

"Sen neler yapıyorsun Afet"

Ozan'ın hafif bana çevirdiği bedeni ve sorduğu soru ile ona dönmüştüm.

"Hiç, öyle ye iç yat. Klasik yani"

Kısa bir kahkahadan sonra yönünü tamamen bana dönmüştü. Bu hareketi biraz tuhaf hissettirmişti. Masa küçük olduğundan çıplak dizlerim onun dizlerine değiyordu. Rahatsız olarak teması kesmiştim.

"Meslek olarak peki, tam anlamıyla donanımlı bir kadına benziyorsun"

Tam anlamıyla donanımlı bir kadın nasıl oluyordu ki. Ayrıca asla öyle bir kadın değildim buna kalıbımı da basardım.

"Sen de tam avukat tipi var ya da polis. Söylesene meslektaş mıyız?" diyerek devam ettirdi konuşmasını.

Güldürmüştü, zira mesleklerimiz arasında gram benzerlik yoktu.

Bir GünlükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin