7.BÖLÜM:UZLAŞMA

13 3 0
                                    

           Bir haftadır ne o geliyor nede matamatik öğretmenim. Bakalım bu günde gelmeyecekler mi. Hazırlanıp dışarı çıktım. Bu gün hava kasfetliydi. Böyle havalar vampirlerin hep ilgisini çeker. Bu günde av var bir gurup yeni doğanı alıp okula götürmeliyiz yoksa vampirlerin başı bizden önce gelip bir gurup vampiri öldürecek. Okul çok eskiden beri var. Bir anda telefonum çaldı. Korkuyla sıçradım yerimden neysek aryan Selina'ydı:
-Alo İza
-Efendim
-Onların yerini tespit etmekte zorlanıyorum. Nasıl yapmamız lazım diye soracaktım.
-Endişelenmeyin  okul çıkışı hepsini halledeceğiz. Çok kalabalık bir gurup değiller zaten tek bile hallederim. Sorunyok.
-Hayır tek gitmek çok riskli. Sen nerden biliyorsun kalabalık olmadıklarını. Ha bu arada kral yani baban seni akşam yemeğinde mutlaka görmek istediğini söyledi sesi Baya sertti. Yine ne yaptın diye sormuyorum. Bak aylar geçti aradan hala mı onun peşindesin? Vazgeçme zamanı gelmedi mi, İza?
-Evet hala Tolga'nın peşindeyim. Hayır vazgeçmeyeceğim. Hayır vazgeçme zamanı gelmedi. Bu arada Amara hocada gariplik var aynı anneme yani ölen anneme benziyo. Bide senden Amara ve Dylon hakkında bilgi toplamanı istiyorum bakalım onlar kimmiş. Bişey bulamazsan ben hallederim.
-Tamam araştırırım ama sende bu işin üstüne fazla gitme. Geçmişi kurcalamak bazen iyi sonuçlar vermeyebilir. Akşam mutlaka gelmenlazım.
-Unuttun mu kraliyet ailesi geleceği görür. Ozaman yarına ertelememiz lazım. Okulu hazırlayın 5 kişi  gelecekler. Harlerd'e söyle ekibi hazırlasın.
-Doğru kraliyet ayrıcalıkları. Tamam söylerim. Yarına herşey hazır olcak.

Telefonu kapattıktan sonra okula gittim. Evet kokudan anlaşıldığı üzere vampirler var. Kafeteryaya girdim. İki masada vampirler vardı. 1.masada Dylon ve bildiğim kadarıyla ailesi vardı. 2.masada ise okulda ilk defa görüyordum ama aradığımız vampirlerdi yeni dönüştükleri her hallerinden belliydi kontrolden çıkmamak için zorduruyorlardı. Bunlarda iş var düzelme umutları var. Yanlarına gittim. "Merhaba" "Merhaba" "Sizin kim olduğunuzu biliyorum. Burada susadığınızıda. Bakın size yardım edebilirim. Beni dinlemesseniz akşam Agriche gelip sizi öldürecekler. Siz seçin ya benimle gelir yaşar ve kolay beslenme olanağınız olur yada ölürsünüz seçim sizin acele edin zamanım değerli. " içlerinde 3 erkek 2 kız vardı. Kızlardan biri" Sana nasıl güvene biliriz. Yalan söyleyip söylemediğini nerden bilicez. " dişlerini sıkarak ve hırlayarak konuşuyordu. Yüzüne bakıp gülümseyerek " İstediğin kadar araştırın İzabella Regulus'um kayıp melez prenses. " hepsi bir anda dik oturmaya başladılar." tamam senle geliyoruz. "" telefonla konuşmam lazım sizleri Burdan alacak araba gelecek. "diyip kalktım. Elman'ı aradım okula 5 kişinin geleceğini onları alması gerektiğini söyledim. Sözlerimi konuşmadan dinledi. 5 dakika sonrada geldiler. Elman'ın yanına gittim. Tbi bu olaylar olurken ilk dersi kaçırmıtım."selam Elman" "Selam pren yani İza. Bakıyorum durumu kolay idare etmişsin. Kolay ikna olmuşlar. Bunlar mıydı okla gelecekler.""evet bunlar. Biraz kolay oldu. Sonuçta ben yani halledemeyeceğim iş yok.""tamam kendini fazla övdün, iyi yaptın. Şu pis vahşiler gelmeden onları kurtarman iyi oldu.""bu sefer bişey demicem. Acelem var. Bir daha"pis vahşiler" deme. Derse girmeliyim." "tamam sonra görüşürüz. "diyip arabaya bindi.

         Aslında derse giresim yoktu. Eve gidip bir an önce Tolgayı bulmalıyım, onu çok Özlemiştim. Ani bir kararla derse girmeye karar erdim. Kapıyı çaldım ve sınıfa girdim. 2.ders başlamıştı. Hocaya özel bir işim olduğunu o yüzden geç kaldığımı söyledim. Hoca dersi bölmek istemediğinden geçmemi işaret etti. Bende Dylan'ın yanına yerime geçtim. Ders biyolojiyi mikroskoptan mikro organizmanın yapısını inceliyorduk. Yanına oturdum. Bana baktı "sen vampit avcısısın öyle değil mi!?" "evet sende bir vampir" "evet kendini böyle kısıtlama ne güzel" "seninde kendini durdurma ne güzel. Unutma en ufak yanlışında seni öldürürüm." "bir Avcı'dan beklenebilir bir davranış olur. Ama biz ailemle birlikte sadece hayvanlardan besleniyoruz" "umarım etrafta ölümlere sebep olan vampir değilsinizdir. " "ailemle birlikte bizde bu işin peşindeyiz. Yeni doğan birkaç kişi var daha kimin dönüştürdüğü belli değil."  biz bu şekilde konuşurken zil çaldı ders bitti. Sınıfın kapısının önünde Dylon ve ailesi vardı. Yanlarından geçip gidecekken Dylon kolumdan tuttu. Kolumu sertçe çekip"sakın bana dokunmaya kalkma yoksa hiç iyi şeyler olmaz." elini çekti "bak bunlar ailem. Bize bir konuda yardım edebileceğini düşünüyoruz." "önce kafateryaya gidelim orda konuşalım burası fazla kalabalık." kafateryaya gittiğimizde çok az insan vardı. En sondaki masaya gidip oturdum onlarda sandalyeler oturdular. "evet söyle benden ne yardım istiyorsunuz." Dylon söze başladı"öncelikle şehirde ölen insanlar hakkında uzaktan yakından alakamız yok. Bizde onları yakalamaya çalışıyoruz ama bir şekilde elimizden kaçıyorlar. Sen de avcı olduğuna göre bizimle iş birliği yapabileceğini düşünüyoruz." "umarım ölen insanlarla uzaktan yakından ilişkiniz yoktur, emin olun sonuçları çok kütü olur" "bizde onların peşindeyiz ve senden yardım istiyoruz." "nerden bilicem sizin arkamdan iş çevirmediğinizi. Siz sonuçta vampir siniz ve size güvenebileceğimi nerden çıkardınız." "bizde sana güvenmiyoruz ama bu işte işbirliği yapmak zorundayız." "size muhtaç olduğumuzu kim söyledi. Biz hallederiz siz karışmayın bu işe."tam kalkıp gidiyordum ki arkamdan sesimi duydum,geri yerime oturdum. "peki siz yakalayan bildiniz mi?" "hayır iz peşindeyiz." "işbirliği yaparsak dafa fazla insanın canı yanmadan hallederiz" "tamam. Yer söyleyin." "uzlaştığımıza göre okul çıkışı konum atarız." "tamam. Derse gitmeliyim. Orda Olcam. En ufak yanlışınız kendinizi öldü bilin."  diyip hiçbirşey demeden kalktım. Hızlı bir şekilde sporsalonuna gittim. Dersler hızlı bitti. Bu konuşmayı bizim ekiple konuştum. Önce itiraz ettiler ama bana güvendikleri için hemen kobul ettiler. Her şey aleyhimize işliyor. Şehirde başı boş dolaşan bir gurup vampir var, bunu bildiklerinden itarazları uzun sürmedi. Her zaman işler sabahki gibi olmaz. Şimdide evde hazırlanıyorum bakalım nasıl bir konuşma olacak. Tek gitmek biraz tehlikeli ama onlardan korkmuyorum.
İşte gitmek için hazırım. Daha saat var bu yüzden Tolganın bana yazdığı notlara bakmaya kararverdim. Sürekli okusam da bana armağan ettiği şiiri okumaktan sıkılmıyorum. O gitmiş olabilir ama anılar hala bende. Anılarında yanında götüremez ya.

Bu şiirle sanki gidişini belli etmişti. Bizi anlatıyordu. Yanaklarımdan yaşlar süzüldüğünde anladım ben onu hala çok seviyor ve özlüyorum. Göz yaşlarımı sildim artık gitmeliyim. Aynada son kez kendime baktım, hazırım. Telefonumu elime aldım konuma baktım şehir dışına yakın bir yer. Şaşmamalı çokta mantıklı. Oraya giderken karanlığın içinde Tolga'yı gördüm. Peşinden gittim ama yetişemedim. Neden bunca zaman çıkmadığını bilmek istiyorum yeter içimde öyle bir yara açtıki kapanmıyor. Gidişi beni ondan ayırmadı, dahafazla bağlanmam sebep oldu.
Konumun olduğu yere gittim. Kapıyı çaldığında genç bir kadın açtı. Burada yoğun bir vampir kokusu var. Kendimi zar zor durduruyordum. Genç açık kahve saçları olan beyaz tenli bir adam vardı. Yüzüme gülümseyerek baktı. "merhaba ben Voilont bunlarda ailem."yanındaki sarı saçlı insan olamayacak kadar güzel kadını işaret ederek" buda eşim Royne. "sonra yanında duran siyah saçlı beyaz tenli peri kızı gibi duran kadını göstererek" buda kızım Ella" yanında duran her an beni ısıracakmış gibi gergin olan adamı göstererek "kızımın eşi Albert" sonra merdivenlerin başında duran güçlü iri yarı adamı göstererek "buda Freya'nın eşi Pierre. Dylon ve Freya birazdan aramıza katılacak. " rahatsız oluşum gözlerimle her hareketlerini izlediğimi görünce bir şeyler söyleme gereği duyarak "lütfen rahat ol. Burda kimse sana zarar vermez merak etme." "bir vampire güveneceğim sanıyorsanız yanılıyorsunuz"bu sözleri dişlerimi sıkarak söylediğim için Ella yanıma gelip elini omzuma koydu bir anda dikleşim elini çekti gülümseyerek"lütfen rahat ol " dedi ve uzaklaştı bende evi dolaşmaya başladım. Kitaplıktan bir kitap alırken Dylon ve Freya geldi. Freya çok güzeldi, bembeyaz teni, kahverengi saçlı ve ailenin hepsi gibi tarçın renkli gözler tam bir kraliçeyi andırıyor. Elimdeki kitabı bırakmadan"eviniz beni şaşırttığını söylemem gerek" Dylon gülerek "tabutlar, kazıklar falan mı bekliyordun." "hayır daha karanlık bir yer bekliyordum. Siyahın  e kırmızı rengin baskın olacağını düşünürken beyaz baskın. Ferah ve aydınlık" "böylesi daha rahat saklanmamamıza gerek olmayan bir tek yer" yanıma yaklaştı elimdeki kitabı aldı ve bir sayfa açıp kitabı geri verdi. Sayfada bir şiir var. İşte bu tesadüf değil ama bişeyde söyleyemezdim, bir anda arkamı döndüm,arkamda duruyordu."şiir çok güzel." " En sevdiğim şiirlerdendir anlamlı,bende hikayesi çok ayrı." "bende de yeri ayrı. Ama bu kitap türkçe. " "evet Türkçe,bir arkadaşım vardı Türkiye'den ona hediye etmek için almıştım ama sadece bir şiir armağan edebildim." "hiç Türkiyeye gelmediğini söylemiştin yanlış hatırlamıyorum değil mi?" durakladı yutkundu "öyle değim için üzgünüm ama sana güvenemezdim. Şey benim gitmem lazım. Sonra görüşürüz." "daha yeni doğan vampirler ile ilgili konuşacaktık. Dylon seni ne rahatsız etti?" "Rahatsız olmuyorum ama işim var." sesi düz bir hal aldı tedirgindi aynı şekilde bende tedirgindim. Bu Tolga olabilir,kitabın kapağı kalın mukavvadandı kabartma yazılarla "GÖZ YAŞIM" yazıyordu. Bu kitabı daha yakından incelemek istedim. Dylon odanın en uç kısmında karanlık kısımda duruyordu "Dylon bu kitabı ödünç alsam okuyunca sana geri getiririm." Karanlık köşeden çıktı yanıma bir hızla geldi o ana kadar yalnız olduğumuzu anlamıyacaktım oda boştu, oda okadar güzeldi ki kelimeler yetmezdi. Ay ışığı Dylon yüzüne vuruyordu. Yanıma yaklaştı o kokusu dah fazla daynamıyacağımı ve bu gitme zamanımın geldiğini işaret ediyor. Daha fazla ne kadar kontrolü elimde tutarım bilmiyorum. Eğildi "Tabi almanda bir sıkıntı yok." "Birazdaha yaklaşırsan hançeri kalbine yersin." bu arada gözlerim mor renkte parlıyordu ve elimde hançer; mor birşekilde parlayıor . Bu sözler ardında uzaklaştı. "Sanırım artık gimen lazım iyi görünmüyorsun bu gece sınırlarını fazla zorladın. İyi geceler minik tavşan. " "minik tavşan, sen iyimisin? Yok yani biz sizinle ne ara samimi oldukta?" "Üzgünüm" "yeni doğanlar hakkında konuşmamız lazım diğer aile fertleri nerde?" "bu konuşmayı başka zaman yapsak daha iyi olur sanırım." "bir dahaki konuşma yerini konuma atarım. Ama bu sefer yalnız olmayacam ekibimle beraber orda olacağız. Sizin eğitime ihtiyacınız var." "siz neye uygun görürseniz avcı hanım" kidabı alıp odadan bir hışımla çıktım. Daha fazla duramazdım bu çok tehlikeli. Yemi buluşma yeri kafamda hazırdı. Ekiple beraber gitmek daha güvenilir olcak. Ama şuan tek istediğim, yurda gidip yatağa uzanmak. Bu tuhaf geceyi bir an önce hafızamda düzene koymak istiyorum. Önce benden yardım isteyip evlerine çağırmaları, sonra Daylonla bizi yalnız bırakmaları, bunda kesin bir iş var. En garip olan Tolga'nın bana yazdığım şiir kitabı var diyip o kitabın aynısının hatta türkçe bir şekilde Daylon'un evinden çıkması. Tolga'nın bana bıraktığı şiiri Daylon'un açıp göstermesi. İkisinin aynı kişi olduğu teorim gittikçe şüphe uyandırıyor. Bukadar tesadüf olamaz. Aynı koku, aynı konuşma, aynı şiir, davranışlar, birbirleriyle aynı. Bu kadar tesadüfe fazla.

VAZGEÇMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin