8.BÖLÜM:GERÇEKLER

10 3 0
                                    

          Yurda gittiğimde duş alıp Tolga'nın bana bana daha önce yazdığı not kağıtlarını dolaptan aldım kutuyu yatağa başlttım. Kitabı açtım incelemeye başladım. Aklıma Selina geldi aradım bir süre çaldıktan sonra uykulu seslerle açtı.
-Alo İza
-Elina araştırmadan bir sonuç çıktı mı?
-Sağol bende iyim İza. Neyse evet Dylon o tarihte Türkiye deymiş ama Amara'dan haber yok sır gibi saklı bir geçmişi var.
-Türküye'de olduğunu söyledi.
-Nasıl?
-Şiir kitabı. Tolga'nın şiir kitabı çıkaracağını söylemiştim. O kitabın aynısı Daylon'un evinde türkçe yazılmış bir şekilde gösterdi ve Tolga'nasılsın bana hediye ettiği şiiri kitaptan tek hamle açtı ve dedim ki"bu türkçe yazılmış"
-o ne dedi, peki sen böyle diyince?
-"Türk bi arkadaşıma hediye etcektim" dedi aşağı yukarı.
-Yani Türkiye'ye gittiğini doğruladı.
-Evet.
-Peki daha önce niye yalan söylemiş?
-Onu da sordum, özür diledi sadece.
-Peki. Ben sana Amara hocayla ilgili herhangi bir bilgi bulursam haber ederim.
-Tamam sen araştırmaya devam et. Bir şey bulursan bana haber et ama.
-Tamam ama fazla kendini hırpalama.
-Tamam.
-Ha bu arda İza yemeğe gelmedin kral gerçekten çok sinirlendi. Yarın hafta sonu buluşup görüşmeliyiz.
-Hafta sonu olamaz işim var.
-Israr etmiyorum fazla uğraşma yat uyu geç oldu. Ben seni bilirim o notları karıştırırsın.
-Bir şeyler öğrendim bugün onlardaydım yeni doğanlar hakkında konuşacaktık ama bir türlü fırsat olmadı.
-İza nasıl gidersin oraya kafayı yemiş olmalısın ya konturalden çıksaydın olacakları düşündün mü, unutma bu işe hiç başlama yoksa sonumuz gelir.
(sesi giderek daha tedirgin endişeli bir hal aldı)
-Biliyorum zaten erken ayrıldım. Kitap işini daha iki dakika önce konuştukya,bişey demedin.
-Uyku sersemi bişey anlamadım, yavaş yavaş uyku baskıblığını kaybedince anladım.
-Neyse. Sana  iyi geceler bişey olursa tekrar ararım. Bu arada yarın onlarla bulaşağız haberin olsun.
-Niye?
-Unutma ortalıkta başı boş vampir dolaşıyor, bizden yardım istiyorlar.
-Bizden?
-Evet, bizden.
-Onlar vampir İza, onlara bir gram olsun güvenmiyorum.
-Merak etme bize zarar zeremezler bana güven.
-Zaten sana güveniyorum.
-Yarın sarayın gizli ormanlık alanında buluşacağız. Her şeyi ayarlıcam sabah.
-Tamam, bende ekibe sbah haber veririm. İza dikkatli ol lütfen vampirlere güvenyorum.
-Rahatla, bende.
-Sana güvendiğim için rahatım zaten. İyi geceler.
-İyi geceler.

        Telefonu kapattır kapatmaz notları ayırdım. Şiirleri bir kenara ayırıp gerisini geri kutuya koydum. Elime pembe kağıdı aldım çok güzel bir şiir yazıyordu;bu bana yazdığı ilk şiirdi. Şiir;

Vazgeçme
Hayallerinden, umutlarından
Her vazgeçtiğin hayalde
Kendine olan güven duygun
Bir parça kaybolur.
                                             Phonix
Kitabın ilk sayfasını çevirdim ilk yazılan şiir buydu. Kitap inceydi ve her sayfada bir şiir vardı. Kitabı ve notları bir kenara bırakıp lebpobumu açtım;düşündüğüm gibi hiç bir bilgi yok. Kitap İnternet üzerinden gözükmüyor. Kitaba daha yakından bakıp incelemeye başladım. Kitapta yazarın ismi yazmıyor, tarih, nerde basıldığı vb. hiç bir bilgi yok. Bu kitapta bilinmeyen bir şeyler var ama ne? Araştırmaya devam edicem. Kitabın sayfalarını çevirdiğimde her sayfada PHONİX ismi hakimdi. Tolga'nın şey dediğini anımsar gibiyim.
                               ***
      Yatakta yatıyor. Camdan dışarı baktığımda yağmur yağıyor. Birkaç damla göz yaşın gözlerimden süzülmesine izin verdim. Meleğim yanıma uzanmış saçlarımı okşuyor. Biraz havadan sudan sohbet ettik tabi ben kağıda yazarak sohbet ediyorum tabi. "İzabella bir şiir kitabı yazıyorum, bitince okumanı isterim."
Kağıda"ilk ben okumak istiyorum ama. Peki kitabın ismi ne?" "Göz Yaşım, nasıl?" "çok güzel okumak için sabırsızlanıyorum,ilk ben ama"saçımı öperek"tabikide ilk sen. Çok fazla bastırmaya düşünmüyorum." "niye?" "o şiirlerin hepsini senin için, gözlerinin, bakışlarınıngüzelliği ile yazdım. Şiirlerime sen varsın. Başkasının okuyupta seni öğrenmesini istemiyorum." "kıskandın mı?" "kıskanırım tabi, seni seviyorum İzabella." bişey demeden yüzüne baktım kıkırdadı, ne diye yüzüne baktım. Yüzüm resmen yanıyor. "yanakların domates gibi kızarmış" elimle yanağımı kapattım. Elimi nazikçe çekti "çok tatlı duruyorsun, utanma" yüzümü göğsüne çevirip, kafamı ice gömmeye çalıştım. Kıkırdayıp saçımı okşadı, kulağıma eğilip "Benim şimdi gitmem lazım ama yarın sabah erkenden gelirim. Dikkat et." başımı evet dercesine salladım. Beni kendinden yavaşça ve kibarca ayırdı. Sanki kırılganmışım gibi sanki tek dokunuşuyla tuzla buz olacakmışım gibi davranıyor. Yataktan yavaşça kalktı ve gitti.
                       
                                 ***
Bu kitabı daha fazla arştırmam lazım. Kesin Tolga ve Dylon aynı kişiler bundan çok eminim ama kanıt lazım. Selina evet Selina. Telefonumu kağıt yığınların arasında yaklaşık yarım saat sonra buldum. Selina'nın numarasının üzerine tıkladım. Telaşlı seslerle telefonu açtı sanırım onunda bana söyleyecek şeyleri vardı.
-İza söylemem gereken şeyler var inanamaaı zor ama bir şeyler buldum.
-Tamam sakin ol önce. Okulun önünde buluşalım.
-şimdi bu saatte.
-Tamam ozaman yarın sabah saat 8.00'de şatoda buluşalım. Akşam vampirlerle eğitim var unutmayalım.
-Tamam, babanın bize yardımı dokuna bilir. Vampirleri yarın akşam hallederiz. Şu durum çözülmeli.
-Tamam, önce sabahki işi halledelim. Ayrıca haklısın yardım almak akıllıca olur. İyi geceler.
-İyi geceler.
Telefonu kapatır kapatmaz yatağa uzandım acaba Selina'nın telaş yapmasına sebep olacak ne buldu? Düşünürken farkında olmadan uyumuşum. Sabah alarm sesiyle uyandım. Başım şiddetli bir şekilde ağrıyor. Yataktan kalkıp dolaptan ağrı kesici aldım. Ağrı kesici birazdan etkisini gösterir. Kendimi biraz olsu  toparladım. Bu gün bu kitap sırrı ortaya çıkacak. Amara hoca'nın sırrıda ortaya çıkacak. Bu bilgilerden ne kadar korksamda bilmek istiyorum. Yalan veya eksik bilgilerden bıktım, gerçekler ne kadar korkutucu olsada bilmek istiyorum. Buna en azından hakkım var. Anahtarı çıkardım aynam benim gizli geçidim. Anahtarı, anahtar deliğine soktum kapıyı açtım. Bu yer bana huzur veriyor. Burası benim hem yeni hem eski evim.Selina şatonun önünde beni bekliyor, hemen yanına koştum. "selam" "selam, İza hazır mısın?" "evet, hadi gidelim. Kitap yanında de mi?" "evet, gerçekler ortaya çıksın." ihtişamlı şatodan içeri girdik. Büyük salonun önünde baş muhafız bekliyor; beyaz saçlı, uzun boylu, beyaz teni ve mavi renkte gözeli ile bize baktı. "selam Elman" önümde eğildi "eğilmene gerek yok." "alışkanlık. Sizi görmek çok güzel prenses İzabella." "lütfen sadece İza de" "demeye çalışırım. Neden geldiğinizi biliyorum her şeyden haberim var. Kral içeride bizi bekliyor." tek kelime etmeden içeri girdik. Babam büyük masanın önünde sandalyeye oturmuş bize bakıyordu. Bakışlarında vazgeçmek için geç değil, bu işten dönelim dercesine bir ifade vardı. Bende hayır bu işten geri dönüş yok bakışları attım. Masanın üzerinde harita ve mumlar vardı.(Biyolojik babam annem beni öldürmeye çalıştığında engel olmuş. Onu tehdit etmiş; bu babam için çok zor çünkü o kadını herşey den çok seviyordu. Hatta o kadın için sarayı bile terk etmeyi göze almış. Ailesine karşı gelmiş. Krallığı karşısına almış. Biyolojik annem beni öldüremiyeceğini anlayınca içinde yaşadığım ailenin ölen çocuklarıyla yer değiştirmiş. Bunu daha sonradan öğrenmişler tabi bu sırada o kadın kaçmış;vampir sevgilisiyle tabi buda ayrı bir hikaye. Beni bulmak için halam beni aramak için dünyayı gezmiş-ben koybolunca halam kızmış, Bi nevi evi terk etmiş- ;daha tanışmadım yarın gelmesi bekleniyor. Biyolojik babam bir kral bu yüzden kraliyet ailesine özel güçleri var. Ve 17 yaşımızda sonra ruh hayvanımız neyse ona dönüşe biliyoruz. Mesela kral yani babam kurda dönüşe biliyo, onun annesi bir tilkiye ve böyle gidiyo. Şey değil annen kurt sende kurt olacaksın diye bir şey yok, ruh hayvanın neyse, hangi hayvanın karakterini taşıyorsan o hayvana dönüşebilme hakkına sahipsin. Bu yüzden de 17.yaş günü çok önemli. O güne özel kutlama yapılır. Bunuda zamanı gelince anlatacam,bu davet çok önemli, benim sıram gelince detayları vericem.)" Bunlarla ne yapmayı planlıyorsunuz baba. " "lütfen kitabı al ve yanıma gel"
Babamın yanına gittim, kitabı masaya koydum. Babam eline masada kılıfın içinde duran hançeri aldı "bu hançere elini kesmeni ve haritaya kanını damlatmanı istiyorum. Benim dediklerimi harfi harfine tekrar et. "  başımla onayladım. Gerçeklere hazır değildim ama öğrenme isteği daha ağır basıyor. Bilmek istiyorum en azından buna hakkımın olduğunu düşünüyorum,ve bu yüzden vazgeçmeyi öğrenmeliyim. Babam söylemem gereken her şeyi tane tane söylüyor. 

VAZGEÇMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin