*Bölüm şarkısını multimedyadan açmayanlar için= Ss501-Because I'm Stupid
**Yine bölüm geç geldi bu yüzden üzgünüm ve tekrar üzülerek bir süre böyle devam edeceğini haber veriyorum :( Maalesef sınav haftası bu yüzden bölüm yazmak zorlaşıyor...
***Whatsapp grubumuza gelmek isteyenler bana mesaj yoluyla ulaşsın lütfen :))
****Ve son olarak hep yanımda olan 3 Silahşörlerime gelsin bu bölüm :*
-Yağmur -Azranur -Delfin ♥İyi okumalar^^
"Hemşire Hanım yaşayacak mı?"diyen Berter sarışın kadının dibine düşecekti resmen.Sarışınlara zaafı olduğunu sağolsun belli etmekten geri durmuyordu.
Kadın cevap vermeye tenezzül etmeyecekken Berter'in playboy tipini görünce aniden kocaman gülümseyip"Elbette"dedi.Pis sürtük.
İğneleyici bir sesle "Ne kadar üzücü."diyerek hastane yatağında yüzünü buruşturan Koray'a baktım.Fazla tatlı canı vardı galiba çünkü gelene kadar inleyip durmuştu.Ama bir dakika bile acımamıştım.Haketti.Sonuçta ne yaparsam yapayım...o kim ki bana o kadar ağır konuşuyordu!
Koray tam ağzını açıp birşey söyleyecekken kapı açıldı ve içeri Arda ile Eylül daldı.Ben bu sert girişe şaşkınca baksam da Koray ve Berter sadece kaşlarını çatmıştı.Eylül bana bakmadan birşeyler mırıldanıp hemşireyi odadan gönderdi ve bi ara bunun için teşekkür etsem mi diye düşünmeden edemedim.Benimle tek kelime dahi konuşmayan Eylül'e karşı herhangi bir tavır takınmadım.İstediği zaman burada olduğumu bilmesi gerek ve ilk adımı onun atmasını bekliyordum çünkü araya bu mesafesi bizzat kendisi koymuştu ki bu tür konularda ki inadımı çok iyi biliyordu.
Gözlerimi etrafta gezdirdim ama birkez daha iğrendim.Beyazdan ve etrafa sinmiş hastane kokusundan nefret ediyordum.Bunları düşünmemeye çalıştım ve bacaklarımı harekete geçirdim.Ben yatağın önünde ki tekli koltuğa otursam da Arda benden uzak olan pencerenin önündeki peteğe dayandı.Berter ayakta kalmayı tercih ediyordu ve hemşirenin gidişine üzülmüş gibi duruyordu.Eylül ise yatağın yanında ki koltuğa bıraktı kendisini.Buraya gelmesi ve aramızda olmasını garipsiyordum.Gerçi benim burada olmam bile garip geliyordu ya o da ayrı konuydu.
Etraftaki sessizlik sinir bozucuydu.Sonunda Eylül sarı kıvırcık saçlarını omzundan geriye ittirerek,cam gibi mavi parlak gözlerini üzerimizde sabitledi ve tiz bir sesle konuşmaya başladı.
"Sanırım birşeylerin konuşulması ve çözülmesi gerekiyor.Yanılıyor muyum?"diyerek ince kaşlarından birini havaya kaldırıp hepimizin yüzüne' dökülün' der gibi bakmayı ihmal etmemiştir.Haraketleri beni rahatsız ediyordu ister istemez. Çünkü sana Umut'u hatırlatıyor aptal diye düşünmeden edemedim.
"Sen de kimsin sarı?"Berter'in sarışın zaafı devreye girmese olmazdı tabii ki!
Ben konuşacakken Eylül bana bakmadan anında cevap verdi.
"Adım Eylül.Yetimhanede çalışıyorum ve Azra'nın eski arkadaşıyım."
Ee o zaman bu ruhsuzluk neden eski arkadaşım?
Koray sanki anımsamış gibi bana baktı ama tek kelime etmedi.Benimle hiç konuşmadı ve ben aksine hertürlü kötü sözü söyler sanıyordum.Nedense kimsenin dediklerine aldırmazken bu adamın sözleri bende hançer etkisi yaratıyordu.
Berter de anında hatırladığını bana endişelenme derecesinde baktığında belli etti.
Arda"Ne kadar da güzelleşmişsin Eylül.En azından karşılaştığımızda seni bi adamın altında bulmadığıma sevindim.Ne demiş Mevlana'ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol' Adam düşündüklerime tercüman olmuş daha ne zaman öncesinden."diyerek bana kızgınca baktı ve ben sadece gözlerimi kaçırabildim.Ne diyebilirdim ki.Ben öyle birşey yapmadım,herşey yanlış anlaşılmadan dolayı mı?O zaman Berter ile sürdürdüğümüz oyun anlaşılır tüm gerçekliği ile,ben de bu yazar ve onun bana imzalattığı sözleşme ile yapayalnız kaldırdım.Arda'yı saymıyordum bile ve gözlerinde ki ifadeden anlaşılacağı gibi benim için büyük bir sorun teşkil ediyor hâla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüksek Doz
Teen Fiction"Senden önce yürüyen bir ceset,terk edilmiş bir harabeden ibarettim.Şimdi ise yanlızca senden ibaretim..."