Bir haftadır bu evdeydim.Gözlerim televizyona bakmaktan şişmiş ve kızarmıştı.Sinirlerim altüst olmuş ve uykulu dolaşıyordum.Kafam güzelken bile bu kadar hayattan kopmamıştı.
Koray ile yaptığımız şeyler kedileri beslemek,onlarla oynamak,kirlenen(!) kıyafetlerimizi değiştirmek,arada bana soru sorması,yemek yemek ve gece geç saatlere kadar belgesel,film türü şeyler izlemekten ibaretti.
Gece olunca da ben odama gidiyordum o ise kahverengi büyük odadan içeri giriyor ve sabah benden önce kahvaltı masasında oluyordu.
Moruk bizimle fazla konuşmuyordu.Dün memleketine karısının mezarını ziyarete gitmişti.Gitmeden önce bana uslu durmamı söyledi ve hafifçe gülümseyen dudaklarını birkaç saniye sonra eski katı haline döndürdü.
Ama her gün eve adının Hafize olduğunu öğrendiğim bir kadın gelip ev işlerini ve temizliği yapıyordu.Yanında küçük bir kız çocuğunu getirip kedilerin yanına bırakıyordu.Adı Ceylin olan bu kız sarışın çok tatlı ve mavi gözleri zeka parıltıları ile doluydu.Biraz konuştuğumuzda 7 yaşında olduğunu öğrendim.Annesi ve babası umre ziyaretinden dönerken kaza geçirip ölmüş.Buna çok üzüldüğümü söyleyince bana hafifçe gülümseyim minik elleri ile ellerimi tutup cevap verdi
"Onlar cennette ve beni izliyorlar. Ben üzülmüyorum hem yanımda ninem de var.Ona yardımcı olmayı seviyorum."
Hafize nine ellili yaşlarında dilsiz ama dinç bir kadındı.Farkettiğim kadarıyla Ceylin ve Koray işaret diliyle konuşuyorlardı gözleri çukurlarına kaçmış bu beyaz saçlı yaşlı kadınla.
İlk eve geldiğinde beni görüp şaşırdı ama Koray babamın moruk olduğunu söyleyince bana sarıldı yanaklarımı öptü.Bu şevkati bana yabancı geldiği için ellerim yanlarımda donup kalmıştım.
Bu kadını da çocuğu da çok sevmiştim.Ceylin bana zeka ve neşeyle bakan Mustafa'yı hatırlatmıştı.Mustafa'yı özlediğimi farkettim tekrar.
Düşüncelerimden sıyrıldım daha fazla üzülmemek için.Bakışlarım televizyona çevrildi ve saçma kanlı aksiyon filminin bitmiş olduğunu gördüm.Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama epey geç olduğunu tahmin etmek zor değildi.Bitiş jeneriğine birkaç saniye baktıktan sonra bakışlarım Koray'a döndü.
Bana dikkatle bakan yorgun yeşil gözleri görmem şaşırmama neden olsa da hemen toparlandım.Gözlerinin neden bu kadar yorgun baktığını tespit etmiş bulunmaktayım an itibariyle çünkü benim gözlerimin ondan farkı yoktu.
"Cidden amacın ne?Daha ne kadar aptalca şeyler izleyeceğiz? "Tamam bazıları aptalca olmasa da bunları bu durumda izlemek aptalca.
"Amacım...Aslında tepkilerini ölçmek.Farkettiğim kadarıyla tepkilerini kontrol altına almakta iyisin ama insanlara karşı sadece.Film izlerken gerçek tepkilerini görebiliyorum.Ben senden esinlendiğim bir hikayeyi kağıda dökerken tepkilerini de ayrıntıları ile yazmalıyım."
Tamam bu fikir hiç fena değildi kabul etmek gerekirse.
"Ne kadar sürecek?"Gerçekten sıkıcı bir hal almaya başlamıştı şu film olayı.
Hafifçe doğruldu ve bana daha dikkatli bakmaya başladı.Tamam bakışları çok keskindi bunu da kabul ediyorum.
"Bu film sondu.Şimdi birkaç soru soracağım."kalktı ayağa ve benim otuduğum üçlü koltukta bana uzak olan kısma bağdaş kurarak oturdu.
"Artık ne soruyorsan sor bu iş fazla uzadı.Ailemin yanına gitmek istiyorum ve eminim senin yüzünden işten atıldım bile."
Bana gözlerini kısarak baksada ben ona sıkılmış bakışlarım ile karşılık vermekten geri durmuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüksek Doz
Teen Fiction"Senden önce yürüyen bir ceset,terk edilmiş bir harabeden ibarettim.Şimdi ise yanlızca senden ibaretim..."