"Selam Nadir Amca!"
Şakıyarak içeri giren uzun kestane renk saçlı,uzun boylu,fiziği çok güzel olan kıza baktım.Aslında kapıda donup kalmıştım çünkü genç kız moruğun boynuna asılmıştı.Sonra ondan ayrıldı ve etrafa bakarak topuklu ayaklarının sesi zeminde yayılırken içeri girdi.
"Koray nerde? Onu özledim.Odasında mı? Yoksa yine kütüphanesinde mi sabahladı?Ah canım çok yoruluyor ve hiç dinlemiyor." Hiç durmadan konuşuyordu.Ben onun yerine nefessiz kalmıştım. O ise hiç etkilenmemiş ve bizim moruğa dönüp konuşmaya devam etmişti.
"Ona bakmıyor musun yoksa Nadir Amca? Onu ihmal edemezsin ama herneyse ben varım artık onunla ilgilenebilirim degil mi? " sitemini yarıda kesmiş ve gülerek yukarı çıkmaya hazırlanırken beni farketmişti.
"Hey sen de kimsin?" Bana şüpheci bakışlar atan büyük güzel kahverengi gözlerin karşısında olmak gerçekten hoşuma gitmemişti.Tam ağzımı açıp konuşacakken moruk yanımıza gelip hızlıca konuşmaya başladı.
"Neden biraz oturmuyorsunuz? Ben de size çay getiririm.O arada da küçük beyi çağırırım."
"Bana önce bu kızın kim olduğunu söyle" sinirli bir şekilde konuşmuş ve bana bir adım daha yaklaşmıştı.
Ben yine cevap verecekken merdivenlerin başında Koray belirdi.Bu sefer oflamamak için kendimi zor tuttum. Mini çiçekli beyaz ve nar çiçeği elbisesi ile önümdeki kız benim bakışlarımı takip etti. Bu sonbahar gününde donmuyor mu diye düşünmeden edemedim.
"Koray!" Diye çığırttığı zaman kız, yüzümü buruşturmadan edemedim.
Manidar bir sesle "Burcu." Diyerek selamladı kızı ve yavaşça aşşağı indi. Koray kahverengi bir kazak ve siyah bir kot pantolon gitmişti. Kediler ile oynadıktan sonra üstünü değişimiş olmalıydı. Tam bir temizlik hastası!
Burcu denen kız Koray'ın boynuna atladı ve ben gözlerimi devirme isteğime karşı koyamadım.Koray ise bu güzel kızın sarılmasına tepki vermedi ve kısa bir süre sonra konuştu.
"Bana birinin sarılmasından hiç hoşlanmam."diyerek boynuna yapışmış elleri yavaşça çözdü. Kızın suratı asılsa da kendinden taviz vermeyerek"Biraz bile değişmemişsin."dedi.
Kızı yavaşça süzen Koray"Sende öyle"diyerek bana döndü.Kız da beni hatırlamış olacak ki Koray'a dönerek"Bu kız kim?"diye sordu.
Ben gözlerimi Koray'a dikmiş ve ne diyeceğini bekliyordum.Bana bakarak"Nadir Bey'in kızı"dedi.
Ben ve moruk şaşkın yüzümüzü toparlamaya çalışırken kız bana elini uzattı ve "Burcu"dedi.Moruk beni hafifçe cimcikledi ve bende kendime gelerek elimi uzattım.
"Azra"
"Memnun oldum." Ben de kafamı salladım ama o moruğa dönerek"Nadir Amca bir kızın olduğunu bilmiyordum bana hiç söylemedin ve ayrıca sana hiç benzemiyor" demesiyle moruk "Ben de bilmiyordum"demesi bir oldu.
Koray hafifçe öksürerek"Azra içeri geç ben sana anlatırım"dedi.
Onlar koltuklara yerleştirken Burcu farkettiğim kadarıyla Koray'a yapışmıştı resmen.
Moruk beni hızlıca mutfağa çekti ve ben ondan çekerek kolumu kurtardım.
"Amacınız ne ? Bu iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor baba(!)) Vurguladığım kelime ile bana yaklaştı ve sessiz ol diye fısıldadı.Ben ise oflayarak mutfak masasının yanındaki beyaz sandalyeye oturdum.
"Bu kız kim baba?"
"Rolüne alışman ne güzel kızım!"
"Uzatmadan anlat moruk!"
"Sen ne kadar terbiyesiz bir kızsın.Benim çocuğum olsan evlatlıktan redderdim seni! " Ben sıkılmış bir şekilde bakarken o kahve makinasının yanına gidip konuşmaya başladı. Bu sefer daha alçak bir sesle.
"Burcu,küçük bey yetimhanede iken oraya her hafta ailesi ile gelir onlar ile oyun oynar ve yardım ederdi. Özünde iyi bir kız ama biraz şımarık ve Koray'a çok düşkün. Hatta onu anlamak için onun okuduğu kitapları kendini zorlayarak okuduğunu bile görmüştüm."
Söyledikleri kafamda şekil bulurken yetimhane de büyümüş birinin nasıl bu kadar zengin olabileceğini düşünüyordum.Ayrıca bunların hepsini bir kahyanın nasıl bilebileceğini.
"Koray 15 yaşına gelince daha da içine kapanık bir çocuk oldu. Kendini kitaplara kaptırdı ve sürekli kendini geliştirdi.Yetimhanede çalışırdım önceden karım ile beraber." Yüzü hüzünle doldu. Sanki ben orada değildim ve o bir günlüğe yazar gibi anlatıyordu herşeyi.Bunları anlatacak birine ihtiyaç duyuyormuşçasına.
Kahve hazırlarken hafifçe tebessüm etti ve konuşmaya devam etti. "Kızımız daha bebekken kaçırıldı.Biz heryerde onu aradık ama bulamadık.Birkaç sene sonra umudu kesip aramayı bıraktık.Bir daha çocuğumuz olmadı.Halide çok yıpranmıştı ben de öyle.Sonra gönüllü olarak yetimhanelerde çalışmaya başladık.Karım 8 sene önce vefaat etti.Burcu'nun ailesinin sağladığı bir yardım fonu ile Koray Fransa'da okudu ve ben de onun gözetmeni olarak onunla birlikte gittim. Koray lise ve üniversiteyi orda okudu. Burcu ile birlikte okudular üniversiteyi. Küçük bey o zamanlar Burcu ile birlikte ailesinin yurtdışı işlerini sürdürdüler.Sonra küçük bey buraya bir sene önce gelip kitabını bastırdı ve büyük bir ün yakaladı. Şimdi Burcu ve Koray'ın evliliğini bekleyen birçok insan var. "
Kahveleri hazırlamış ve tepsiye koymuştu. "Hadi sen götür bunları"diyerek beni kaldırıp elime tutuşturdu tepsiyi ve bişey diyemeden kapıya sürükledi beni. Anlattıkları beni şaşkına uğramıştı.Cidden bunlar için Arda'ya yeni küfürler üretiyordum.
Ben gittiğimde ikiside bana döndü.Birşey demeden kahveleri önlerine bıraktım.
Burcu bana tebessüm etti ve arkamdan geldiğini farketmediğim moruğa dönüp konuşmaya başladı.
"Nadir Amca senin ve kızın adına çok sevindim.Kaybettiğim kızını bulman ne güzel.Keşke Halide Teyze de bugün yaşasaydı."elindeki peçete ile gözlerini sildi ve başını eğdi.
O sırada gördüğüm şey moruğun hüzünlü gözleri ve Koray'ın ona özür dilercesine attığı bakıştı.
O sırada tek düşündüğüm şey ise;Neye bulaşmıştım ben böyle!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüksek Doz
Teen Fiction"Senden önce yürüyen bir ceset,terk edilmiş bir harabeden ibarettim.Şimdi ise yanlızca senden ibaretim..."