"Sana çok güzel bir haberimiz var Taehyung"Akşam yemek masasında oturup sakin sakin
yemeğimizi yerken, ablamın heyecanla konuşması beni de heyecanlandırdı. Jungkook ve ablam yan yana otururken ben karşılarında oturuyordum, gülerek birbirlerine bakmalarından anlamıştım kötü bir şeyin
geleceğini. Daha doğrusu benim için kötü bir şey."Ne oldu?"
Elimdeki çubukları bırakıp merakla bekledim.
Ablam Jungkook'un elini tuttuğunda gözlerim hemen ellerine kaydı. Bir süre sonra tekrar baktım onlara."Biz evlenmeye karar verdik" ablam heyecanla konuşurken, kalbime saplanan ağrıyla kaşlarımı çattım. Bu haberi zaten
bekliyordum onlardan Nereyse bir yıldır çıkıyorlardı, ama bunu şimdi beklemiyordum, daha değil diye diye kendimi kandırdım hep."Ö-öylemi?" Zorla gülümsediğimde kendime gelmek ve onlara garip hissettirmemek için su içtim. Bedenim komple titriyordu, öleceğimi
hissettim bir an."Önümüzdeki hafta kendi aramızda nişan yapacağız, düğün ise yaza olacak"
Düğün yaza olacaktı.
Yaza ne kaldı ki, dört ay falan. Hala zorla
gülümsemeye devam ederken, "Çok mutlu oldum adınıza, umarım hep mutlu olursunuz" dedim. Bakışlarım Jungkook'a kaydığında, beni dikkatle izliyordu. Sanki benden bir şey bekliyormuş gibi. Bakışlarımı kaçırıp ayağa kalktığımda ablam 'Nereye' diye söylendi."Şey benim biraz başım ağrıyor odama çıkacağım sizin içinde sorun olmazsa"
"Ama ne güzel konuşuyorduk işte" ablam üzülerek söykendiğinde, Jungkook araya girip "Bırak gitsin belki yalnız kalmak istiyor" dedi.
Keşke sonuza kadar yalnız kalsaydım, bir uzaylı gelip beni uzaya götürseydi belki o zaman Jungkook'u unuturdum.
Hiç bu kadar canımın yandığını hissetmedim şimdiye kadar, yanlış kişiye aşık olduğumu biliyordum, olmayacak bir hayali düşledim hep şimdiye kadar, Jungkook'un beni sevdiği hayalini kurdum.
Jungkook'un beni sevdiği hayali ne de güzeldi.
Bacaklarım beni taşıyamıyordu odama çıkmak için. Umudunu yitirmiş kadar bittiktim.
Ablamdan önce beni görse sever miydi? Aşık olur muydu bana?
Odama girip kapıyı kitledim. Tek istediğim yok olmaktı. Biraz önce konuşulanların aklımdan uçup gitmesi için her şeyi yapardım. Kalp ağrım geçmiyordu. Ağladım sadece, hiç bir şey yapamadım. Hem ne yapabilirdim ki,
beni sevmeyen birine ne yapabilirdim ki. Kaldı ki ablamın sevgilisiydi. Kendimi iğrenç ve çaresiz hissettim sadece. Ablamın sevgilisine aşık olacak kadar iğrençtim.Odamda kaç saat geçirdim saymadım bile. Hoseok ve Jimin'le bile konuşmadım. Ağlamaktan yorulduğum için komodinde duran telefona baktım. Saat neredeyse gece
ikiye geliyordu.Şimdi onlar belki de aldıkları karar kutluyorlardı. Bu daha çok kalbimin ağırmasına sebep oldu. Başımı sertçe
yastığa koyup gözlerimi kapattım. Üzerimde Jungkook'un donunuşlarını hissetmeye çalıştım, üzerime uzanırken ellerimizi başımın üstünde birleştirip beni izlediğini hayal
ettim. 'Seni seviyorum' dediğini düşündüm aşık olduğum sesiyle.Sesini alıp saksıya ekmek isteğim vardı mesela.
Daha sonra dudaklarıma eğilip 'Seni öpebilir miyim?' Diye dediğini hayal ettim. O kadar kaptırmıştım ki kendime hayale, "Evet" dedim kendi kendime. "Öpebilirsin"
Dudaklarını hissetmeye çalıştım dudaklarım üzerinde. Ama yoktu işte, hissedemiyordum onu. Tekrar ağladım, sinirle kalktım yataktan.
Jimin'in dediği geldi aklıma. 'Öp onu' demişti bana. 'Sonuçta hayata bir kere geliyoruz' söyledikleri düşündüm.
Evet sanırım bunu yapacaktım. Bir kere bile öpsem yeterdi bana. Dudaklarını izini bir ömür saklardım dudaklarımda.
Kapıyı açıp dışarı çıktığımda karşımdaki ablamın odasına yavaş adımlarla ilerledim. Ses falan duymaya çalıştım fakat tek şey sessizlikti. Sanırım uyuyorlardı. Ablamın kapısını yavaşça açtığımda karanlık odaya dikkatle baktım.
Gördüğüm şey gülümsememe neden oldu. Jungkook yoktu yanında.Neden ablamın yanında değildi ki nerdeydi, ya gitmişti ya da misafir odasındaydı.
Odamın yanındaki misafir odasının yaklaştığımda kapının hafif aralık olduğunu gördüm. Daha yakına gelerek baktığımda, Jungkook buradaydı. Sırtı kapıya dönüktü.
Yüzünü göremiyordum. Uyuyup uyumadığını nasıl anlayacaktım bilmiyorum fakat bunu sorun etmeyip yavaş adımlarla içeri girip kapıyı kapattım. Yatağın diğer tarafına geldiğimde, uyuduğunu görünce rahat bir nefes aldım.
Neden ablamla beraber uyumadıklarını anlamadım.Yatak önünde oturup izledim bir süre onu. Çok güzel uyuyordu, yastığa dağılmış saçları, pencereden yüzüne vuran ay ışığı ve hafif aralıklı dudakları. Kalp ağrım geçmemişti hala aynıydı, onu görünce daha da şiddetleniyordu.
Biraz daha yaklaştım yüzüne. Yakından o kadar güzeldi ki ağlamak istiyordum güzelliğinden.
'Öp onu' kafamdaki ses sürekli onu öpmemi söylüyordu. Elimi saçlarını atıp yavaşça okşadım, daha sonra baş parmağımla yanağındaki yara izini okşadım. Asla bir kusur
değildi, güzelliğine güzellik katmış o iz.Onu severken gözlerimden bir damla yaş düştü. Kendimden nefret ediyordum. Onu seviyorum ve bu benim canımı yakıyordu.
Yapacaktım, onu öpecektim.
Daha sonra eğilip dudaklarımızı birleştirip gözlerimi kapadım. Öpmedim sadece dudaklarımız temas etti. Jimin'in söylediği aklıma 'geldi öp onu, sonuçta hayata bir
kere geliyoruz'Dudaklarımı oynatıp masum bir öpücük kondurdum. Geri çekildiğimde ağlamam daha çok şiddetlenirken koşarak çıktım odadan.
Ben onu öpmüştüm. Ben ablamın sevgilisi Jeon Jungkook'u öpmüştüm. Ve bundan pişmanlık duymadım.
<><><>
Oy vermeyi unutmayın asklarim❤️🔥