⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
1980, güneşin her daim parladığı yerde.
::
Etrafta ağaç hışırtıları, yol kenarlarında yürüyen insanların kaba ayak sesleri ve yüzüme hafifçe dokunan nazik rüzgârın hissiyatı. Her biri beni rahatsız ediyorken ilerliyor ve tekrardan umut arıyorum bir yerlerde, yaşamak adına.
Kısa sürede belirlediğim o yere yol alıyorum. Tüm seslerin kesilip, yalnızca sıcak güneşin açacağı o yere. Orada oturuyor ve narin ellerinle karalamalarına devam ettiğini umuyorum. Yalnız başına ve ağaçların arasında.
⠀
Vardığımda gülümsüyorum. Yanılmamıştım. Düşüncelerim beni yanıltmamıştı. Yine her daim olduğu gibi orada, sessizce bankta oturuyor ve aşağıda kalan denize bakarak gülümsüyordun. Ben ise şu an burada seni izlemek adına saatlerimi verebilirdim. Yalnızca orada, bankta oturan senin arkanda belirip saatlerce seni izlemek.Her gün olduğu gibi bugün de buradasın. Kırılgan duran ellerinle huzur bulmaya çalışıyor gibisin.
Kaybettiğim umudumu tekrar bulduğumu hissediyorum. Tüm beklentilerim, tüm huzurum, yalnızca karşımda oturan sana bağlı gibi. Bugün farklıydı. Bugün çok farklıydı. Çünkü seninle konuşacaktım. Beklediğim umudu bulmuşken, onu yalnız bırakmayacak ve seninle konuşacaktım.
Sesler kesilmişti, deniz bana bakıp gülümsüyordu âdeta. Gitmem adına güç verirmişçesine.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Yürüyordum. Umuduma ve bana huzur verebilecek olan insana yürüyordum. Yaptığın karalamaları ve çalışmaları görmek için can atıyordum. Küçük bir çocuğun mutluluğu vardı sanki üzerimde. Etrafımdaki tüm nesneler 'Git!' diye bağırıyorlardı bana âdeta.Fakat çok zaman geçmeden iki adım geri gidiyor ve belki yalnız kalmak istersin düşüncesi kafamı yoruyordu. İnsanlardan ve gürültüden kaçmak için buradaydın belki de. Ya da benim gibi ölmeyi diliyor ve son günlerini burada geçirmek istiyordun.
Bunları düşünmek için çok geç olduğunu, bedenini bana çevirmenle anlamıştım. Kısıtlı zaman dolmuş ve bana bakıyordun. Sana bakmak adına fazla çekingen olan yüzümü yere çeviriyor ve bundan sonra ne yapsam garip görüneceğini bildiğimden yürüyerek yanına oturuyorum. Gözlerim hâlâ sana çevrilmek için fazla utangaçlar. Rahatsız olabileceğini düşünüyordum. İçimdeki bir dürtü sana bakmamam adına elinden geleni yapıyordu âdeta.
Bir süre bekledim ve karalamalarına devam ettiğini fark ettim. Pek umurunda değil gibiydi insanlar. Yalnızca içine kapanmış ve bir şeyler karalamaya uğraşıyordun.
Gözlerim yavaşça önce kırgın ellerine sonra ise yaralarla dolu bacaklarına kaydığında endişelenmiştim. Bunların hangi sebepten ortaya çıktığını sana sormak çok isterdim, ancak o an yalnızca bunu yapabilmem için ortada bir dürtünün dolanmasını umdum.
Fazla güçsüz gibiydin yanımda. Korunmaya ihtiyacın var gibi duruyordun.
Keşke koruyabilsem diye düşündüm, keşke koruyabilsem seni.⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
"Çok sık gelir misiniz buralara?" Cevabını ne kadar bilsem dahi, ortaya bir soru atıvermiştim."Burayı seviyorum. İmkânım oldukça gelmeye çalışıyorum. Ya siz... siz gelir misiniz buralara?"
Güzel sesinle aniden yanıtlıyorsun sorumu ve karalamalarına devam ediyorsun. Sesini ilk kez duymanın verdiği heyecanla çaresizce gülümsüyor ve elimden geldiğince bunu senden saklamaya çalışıyorum. Keşke bilsen diye düşünüyorum. Keşke buraya geldiğin her gün, benim de seni izlemek üzere burada olduğumu bilsen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneş yüzlü çocuk, markhyuck
Fanfictiondonghyuck, insanlardan uzak, kendi yalnızlığıyla çevrilmiş alanlarda bir şeyler karalamayı çokça severdi. mark ise onun soyutlaşmış hayal gücüne istemsizce katılan sıradan bir insandan ibaretti. © rosauvl all rights reserved [#1 markchan]