⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Güz, kendisini tüm cesaretiyle göstermekten ödün vermiyorken varıyorum yerimize. Zaman kavramının önemini tümüyle aklımdan soyutlamaya çalışıyor ve benliğimi ânı yaşamaya alıştırıyorum. Olması gerektiği gibi.Paltom, gitgide yıpranan ve bitkinleşen bedenime ağırlık yaparken gözlerimi gezdiriyorum ayaklarımda. Gülümsüyorum. Siyah saçlarım, rüzgârla dans ediyor ve bedenim bundan şikayetçi olduğunda, kaşlarımın bir süreliğine çatılmasına sebep oluyor.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
"Mark!"Duyuyorum. O güzel sesini duyuyorum. Hayatımı başkalaştıran, ruhuma bir amaç benimseten insanı duyuyorum. Kusursuz sesinin ardından, bedenin ulaşıyor yanıma.
Elinde büyük, ağır kitaplar ve onların üzerine yerleştirmekten çekinmediğin resmimiz duruyor. Okumamız adına getirdiğini anlıyorum. Gülümsüyorum. Her birini yavaşça alıyorum elinden ve bankın üzerine bırakıyorum. Kocaman bir gülümseme eşliğinde kolların sarıyor boynumu ve sol gözümün altındaki benimi öpüyorsun. Küçüklüğümden bu yana bir kusur olarak gördüğüm benimi.
Kitapları tekrardan eline alıyor ve en yakınımızdaki bir ağacın yanına koşuyorsun. Kendini tümüyle bırakıyorsun bulunduğun yere. Saçların, çimenlerin hareketiyle bir uyum içerisinde dans ediyor âdeta. Gözlerini kapatıyor ve gülümsüyorsun. Kitapları üst üste diziyor ve eline gelen bir tanesini alarak bana bakıyorsun.
Tüm bir eyleminde kendimi kaybettiğimi anlıyorum. Bana baktığını anlamam uzun sürüyor. Yaptığın hareketler ve bakışlarınla her seferinde utanmazca âşık ediyorsun ruhumu kendine. Gülümsüyoruz.
Yanına ulaşıyorum ve bedeninden biraz da olsa büyük olan cüssem ile rüzgârın sana gelmemesi adına yanına bırakıyorum kendimi. Koluma yerleştiriyorsun kafanı ve elindeki kitabın herhangi bir sayfasını açıyorsun.
"Tanrılar ve Günaha Uzananlar." Kitabın bölünmüş kısımlarından bir hikâyenin başlığını okuyorsun. Tümüyle kusursuz olan sesinle seni dinleyeceğimi anladığımda gözlerimi kapatıyorum ve yüzümü kaplayan kocaman gülümseme ile saçlarını öpüyorum.
Çok zaman geçmeden sessizlik, gözlerimin açılmasına sebep oluyor. Duraksamış ve okumuyordun. Parlaklığından kimseye ödün vermeyen gözlerin bir anda soluvermişti. Bakışlarının yöneldiği yere çeviriyorum gözlerimi. Başlık, seni etkilemiş ve canını sıkmışa benziyordu.
'Tanrılar ve Günaha Uzananlar.' İçimden bir kere daha tekrarlıyorum. Canını tam olarak neyin sıktığını anlamam pek de uzun sürmüyor. Çokça hüzünlüydün. Gözlerin titriyordu bulunduğumuz alanda. Rüzgâr, hüznünü anlamışçasına şiddetini artırıyordu.
Hüzünlerin vardı, hüzne hiç yer olmayan yerlerinde.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Doğruluyor ve elindeki kitabı bırakarak bir diğerini alıyorsun."Dikkatli olmalıydım." diyerek fısıldadığını duyuyorum yalnızca. Kulağıma tüm karamsarlığıyla ulaşıyor.
Gülümsemem soluyor ve bakışlarım, ezilmekten yıpranmış çimenleri buluyor.
Çok geçmeden kolumda hissettiğim ağırlık, gözlerine bakmama sebep oluyor. Daha iyiydin. Bir diğer ağır kitapla gülümsüyor ve herhangi bir sayfasını açmaya yelteniyordun.
"Hım, bu kitabı seviyorum." Kocaman gülümsüyorsun. Senin için böylesine değerli bir yere sahip olan kitabı bana da okuyacak olman, oracıkta bedenimdeki bitkinliği azaltıyor.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Ve hikâye bitiyor. Derin bir nefes alıyorum. Neden kitabı sevdiğini çok iyi anlıyorum. Eskiden yazdığım yazılar ve yazarlık tecrübelerim geliyor aklıma. Tümüyle gülümsüyorum ve gözlerim açılıyor. Birkaç yorum yapmam adına, parlayan gözlerin ulaşıyor gözlerime.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneş yüzlü çocuk, markhyuck
Fanfictiondonghyuck, insanlardan uzak, kendi yalnızlığıyla çevrilmiş alanlarda bir şeyler karalamayı çokça severdi. mark ise onun soyutlaşmış hayal gücüne istemsizce katılan sıradan bir insandan ibaretti. © rosauvl all rights reserved [#1 markchan]