⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
şarkıyı, yıldız koyduğum kısımdan itibaren dinlemenizi öneriyorum.
iyi okumalar.-
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Havanın kararmasına yakın banka doğru yürüyorum. Şimdiye kadar izimi saklayabilmenin verdiği güven ile kocaman gülümsüyor ve yol almaya devam ediyorum.Bir güz günü. Etraf sessiz ve insanlar evlerine koşturuyorlar. Biraz önce yağan yağmur, yerini rüzgârlı bir havaya bırakıyor.
Bir gün öncesinden yaşadıklarımız geliyor gözümün önüne. Ruhunun ölmüşlüğü ve bedeninin hafifliği... Tüm cümlelerin aklımda yer ediniyor ve kafamı yere eğiyorum.
Yaklaşıyorum buluşacağımız yere, her zamanki yerimize.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
İnsanlar fazla hızlı diye düşünüyorum. Yağmur dinmesine rağmen, ellerinde tuttukları kaba şemsiyeler ile yürümeye devam ediyor ve ağızlarından birkaç gereksiz kelimenin dökülüşüne şahit oluyorum.Bu ben de kaşlarımı çatmama sebep olurken kafamı kaldırıyor ve yanı başımda yaşanan bir kavga ile kaşlarım daha da çatılıyordu.
Bugün huzursuz bir gün diye düşünüyordum. Bugün huzursuz bir gün.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Beliren engellerden dolayı yürümem yavaşlarken, sen geliyorsun aklıma. Gülümsüyorum. Fakat bu da çok geçmeden yanımda birbirleriyle bağırarak konuşan insanların verdiği huzursuzlukla yok oluyordu.Soyutlanmayı umuyorum. Etrafımdaki kaba seslerden soyutlanmak ve yalnızca seni düşünmek. Dağınık saçların ve görünmesinden pek haz duymadığın çillerin. Her biri ben de garip bir mutluluk hissi uyandırsa dahi, aklıma yaralarının gelmesi ile hepsi birer kırıntıya dönüşüyordu. Fakat ben senin her bir zerreni unutmayacağıma dair kendime oracıkta söz veriyor ve her birini kendi benliğimden sayıp gülümsüyordum. Güzelliğine gülümsüyordum.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Çok zaman geçmeden daha da yakınlaşıyorum yerimize. Yalnızca bizim bildiğimiz o yere.Kafamı kaldırıyor ve yürüdükçe seni görüyordum karşımda. Elinde kağıtlarla yürüyorsun ve o kadar masumsun ki. Küçük bir bebeğin masumluğu var üzerinde. Gülümseyerek etrafa bakıyorsun, neredeyse bakmadığın bir yer kalmıyor. 'Vücudunu benimsemiş yaralarla nasıl bu kadar mutlu olabiliyorsun?' diye düşünüyorum. O sırada güçlü olduğun geliyor aklıma. Tüm bu yaşadıklarınla ne kadar güçlü olduğun geliyor aklıma ve tekrardan bir gülümseme alıyor yüzümü.
Çok zaman geçmeden gözlerimiz buluşuyor. Beni görüyorsun. İşte o an içimi aniden dolduran çekingen hava ile kafamı yere eğiyorum. Cesaretimi toplayıp sana bakmak istiyorum fakat sen de saniyeler içerisinde kafanı benim gibi yere eğiyorsun. İkimizi de çekingen bir hava benimserken banka yaklaşıyor ve oturuyoruz.
"Dün için özür dilerim." diyorsun aniden.
Şaşkın gözlerim seninkiler ile buluştuğunda kafanı tekrar yere eğiyor ve her zaman yaptığın gibi dudaklarını ısırıyorsun. Bu hareketin sen de fazla alışkanlık olduğunu düşünüyorum ve bugün fazlasıyla çekingen olduğunu.
Uzun bir süre cevap vermediğimi fark ettiğinde devam ediyorsun.
"Dün kafanı gereksiz düşüncelerim ile yorduğum için, özür dilerim." diyorsun tekrardan.
Hiçbir şey demiyorum, demek istemiyorum. Yalnızca sana bundan rahatsız olabileceğimi düşündürdüğüm için kendimden nefret ediyorum. Arkama yaslanıyor ve kollarımı birleştiriyorum. Gözlerimi bir süreliğine kapatıyor ve omuz silkerek bir şeyler karalamanı umuyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
güneş yüzlü çocuk, markhyuck
Fanfictiondonghyuck, insanlardan uzak, kendi yalnızlığıyla çevrilmiş alanlarda bir şeyler karalamayı çokça severdi. mark ise onun soyutlaşmış hayal gücüne istemsizce katılan sıradan bir insandan ibaretti. © rosauvl all rights reserved [#1 markchan]