Cinsel içerik uyarısı⚠️
"Sana bir oral seks yapmama izin ver."
"Afedersin, ne?"
Changbin, bu sözleri söylediğini duyduğu anda neredeyse içkisini tükürüyordu, gözleri neredeyse yuvalarından fırlayacaktı. Ona bakmadan edemiyorsun.
"Ah, hadi. Beni duydun." İçkini önündeki sehpaya bırakırken söylüyorsi
un. İkiniz ortak oturma odanızdaydınız, en sevdiğiniz alkollü içeceği yudumlarken, uzun bir hafta çalıştıktan sonra dinleniyordunuz. Changbin, oda arkadaşın, bu yüzden onunla bir şeyler içmek gerçekten yeni değildi.Yeni olan, ona ağız işi vermeyi teklif etmen miydi?
"Çılgınsın." Changbin kıkırdayarak söyledi, bardağını bırakırken hala sana inanamayarak bakıyor, alkolün boğazından aşağı akan yanma hissi giderek katlanırken gözlerini sıkıca kapatmasına neden oluyor. "Belki öyleyim. Ama yine de ciddiyim." Şu anda kafanızda parti veren ve seni biraz sarhoş yapan alkolün yardımıyla güvenle söylüyorsun.
Changbin'in çekici olmadığını söylersen yalan söylemiş olursun. Aslına bakarsanız, o çok çekici. Vücudu, tanrıların kendileri tarafından yontulmuş gibi görünüyor. Onunla ilk tanıştığınızda, daha zayıftı, daha zayıf yapılıydı ve çok utangaç ve çekingen doğasıyla istese de bir sineği bile incitemezmiş gibi görünüyor. Ama zamanla, sonunda yakınlaşırsın ve onun etrafında daha kendinden emin ve rahat olduğunu görüyorsun. Yani şimdi, 3 yıl sonra, iyi bir adama dönüştü. Harika bir arkadaş ve harika bir oda arkadaşıydı, çok takdir ettiğin bir geceden sonra eve kız ziyaretçileri getirmeyi düşünüyorsa seni her zaman önceden bilgilendirir çünkü görmek (ve duymak) isteyeceğin son şey onun, birinin üzerine atlamasıdır.
Her şeyi özetlemek gerekirse, ona biraz aşıksınız, o zaman neden bu şansı yakalamıyorsun, değil mi?
Her neyse, şimdi buradasın, Changbin ile kanepede oturuyorsun, senden sadece birkaç metre uzakta. İkiniz arasındaki gerilim yoğunlaşıyor gibi görünüyor. O kadar kalın ki, makasla kesemeyeceğine yemin edersin.
Changbin'in yüzü, aslında ona ağız işi vermekle ilgili şaka yapmadığını fark ettiğinde ciddileşiyor, şimdi boş fincanını önündeki sehpaya koyarken koltuğunda kıpırdanıyor. Aranızda bir sessizlik oldu ve aslında biraz korktun, belki de arkadaşlığınıza bir zarar vermiş olabileceğinden korktun ki bu gerçekten olmasını istemediğiniz bir şey.
Bu yüzden utangaç gözlerle, gözlerini onunkilerden çeviriyorsun, "Bak, çok üzgünüm. Bana ne olduğunu bilmiyordum. Hadi ne dediğimi unutalım ve-" demeden önce düzgün bir şekilde oturarak Changbin'in Ayağa kalkmaya başladığını görünce bileğini yakalar. "Bekle yok. Otur." diyor ve sen yapıyorsun, Changbin bunu yaparken bileklerini serbest bırakıyor. "İyiyiz, iyiyiz," diye güvence verdi ve tuttuğunu fark etmediği bir nefes verdi. "Sadece şaşırdım, hepsi bu. Eğer bir şey varsa, bu konuda gerçekten iyiyim." Konuştukça sesinin yumuşadığını, yanaklarına hafif bir kızarıklığın geldiğini ve bunun senin durumun yüzünden mi yoksa alkol yüzünden mi olduğundan emin olmadığını söylüyor.
"Oh." Basitçe söylüyorsun, aniden utangaç hissederek. "Emin misin?" Ona sorarsın ve o sana beklentiyle, karışık bir sinirle bakarak başını sallar. Alt dudağını gergin bir şekilde kemirmesini izliyorsun ve gözlerindeki ani ilgi kıvılcımını kaçırmıyorsun.
Ayrıca, onun rızasını da aldın.
Bu yüzden hiç düşünmeden bardağını masadan alıp içindekileri alkolün neden olduğu yanıklara aldırmadan tek seferde içtin, sonra Changbin'i gömleğinin yakasından tutup dudaklarından öptün. İri elleri belini kavramak için çabalarken, kucağına oturuncaya kadar seni daha da yakına çekiyor. Damarlarınızda heyecan dolarken midenizde kelebekler uçuşuyor, ikiniz özensizce öpüşürken kalbin göğsünde atıyor ve kendini onun göğsünün ve kollarının genişliğinde dolaştırarak kasların gerginleştiğini hissetmekten alamıyorsun. Sen onun saçını çekerken Changbin inliyor, dillerin amansızca hakimiyet için savaşıyor ve parmaklarının lezzetli bir şekilde yanlarını kazdığını hissederken yardım edemezsin ve ağzına inlersin.