Silüet

137 5 0
                                    

Bir rüya gibiydi.Ne başı vardı bu pussuz karanlığın ne sonu.
Kirlenmiş ellerini endişe ile kapattı.Yazacağı kelimeler parmaklarını bulup ona işkence ediyordu.Şekil bulmamış cümleleri, çamurlu yolun müdavimleri...
Karaktersiz karakterler zihnini parçalıyordu.Sinirli değildi.Kızgın? Kırgın? Belki.Nasıl hissedeceğini bilemeyerek dışarı baktı.Güneş yeşil yaprakları ışıldatıyor, sebebini anlamak istemeyeceği bir buhran hüzmesi taşıyordu ona.
Çevirdi gözlerini ellerine.Titreyen parmakları yüzüne kapattı ve bekledi.
Böyle güzel bir dünyada neden...?
Yapılanlar nankörlük müydü yalnızca?Hakaret miydi yoksa? Ya da şimdiden sonra bir önemi var mıydı?
Sıcak gözyaşları umudun kırıntılarını yuvarlayarak döküldü parmaklarından.
Kaşlarını çaresizce çatarak düşen umutlara baktı.Belki de gerekliydi tüm bunlar.Belki de alışması, öğrenmesi gerekiyordu.Yorgun, çok yorgun bir nefes çekti ciğerlerine.Hayatı bu şekilde tanımak...
Bekledi ve bekledi....
Acısının dinmesini.Güldü sonra.
"İnsan olmak istemiyorum." Sesi sessizlikten artansızken konuştu.Bu kadar iğrendiğini hatırlamıyordu.Oysa 'insan' denen varlığın umuda değmeyeceğini yeni öğreniyordu.
Kirli ellerine baktı ve temizlenmeleri için onlara fırsat vermesi gerektiğini düşündü.Başlamalı mıydı?
Duyan var mıydı?
Aldırmadı ve ilk cümlesinin beyaz yüzeydeki yankısını içinde bir kederle izledi.
"Bir rüya gibiydi.Ne başı vardı bu pussuz karanlığın ne sonu."

TayfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin