Siklus

473 33 2
                                    

Multimedya Stella Odell. Şarkımız Muse'dan time is running out.

*

İnsanlar, strain denilen o zombimsi varlıklarda kaçmak için yeraltına sığındı. Ama unuttular ki hiçbir kaçış sonsuza kadar değildir.

*

Bazı insanlar vardır aklınızdan çıkmayan. Bu kişi hoşlandığınız veya değer verdiğiniz ya da nefret ettiğiniz birisi olabilir. Jonathan, dünden beri aklımdan çıkmıyordu ve ben onu hangi kategoriye koyacağımı bilemedim. Onu hiçbir yere yakıştıramamıştım.

Nefret etmek? Hayır, nefret ettiğin birisini bir günden fazla düşünmezsin veya ondan intikam almak istersin. Keşke ölse dersin ki Jonathan'ın ölmesini istemiyorum ama alexandriaların ölmesini istiyorum. Bunu eleyelim.

Değer vermek? Hayır daha dün tanıştık. Güzel bir tanışma da değildi. Zaten çoğunlukla ellerini kullanmıştı üzerimde.

Hoşlanmak? Evet, bu olabilir. Beni kurtardı sonuçta ve "elleriyle" beni tedavi etti. Şöyle bir gerçek var, o bana ilk kez dokunan erkekti, ailem dışında.

Hoşlantı da iki gün sonra geçer rahatım bence. En azından bu konuda rahatım deyip arkama yaslandım. Saati dijital olarak ifade etmek gerekirse; 00.18. Durumu da özetlemek gerekirse; okulda mahsur kaldığım normal bir gün diyebiliriz. Bu ayda iki veya üç kez oluyordu. Güvenlik, burada çok ihmal edilirdi.

Biz niye buradayız? Strainler, yeryüzünden meydana inip, Yvnes Meydan'ında 100 kişinin ölümüne sebep olunca yönetmelik olağanüstü durum ilan etmiş ve biz okulda kalmak zorundayız. Aslında herkes değil -aslında bir boka yaramayan- gezi tanıtım kulübü kalıyordu. Ortamda bir kasvet havası vardı. Yapay ay ışığı odaya kısmen vuruyordu.

Şu an kulüpte bulunanlar; Sevgili ikizim Aaron Croce, her şeye gülümseyen kız Stella Odell, hiçkimseyi umursamayan ve erkek versiyonum olan gizemli Paul Allen, okulun neredeyse herkesin kucak köpeği olan Violet Stewart ve tek derdi uçkuru olan Dominic Parker. Ve son olarak ben, kimseyi umursamayan, nedensizce kendini tanrıça olarak gören kız, Avarielle Croce.

Lanet olsun. Sabah güne harika başlamıştım oysa. Trainer'ın sorularına ustalıkla cevap vermiş ve sonunda topuklarını yere vurdurtmuştum. Şimdi ise okulda mahsur kaldım. En kötüsü de var bunun. Ne zaman buradan çıkacağımız belli değil. Şu an tek isteğim, bu yerden bir an önce gitmekti. Saçlarım yağlanmıştı -topuzdan belli değil- ama regl kanımın kokusu sanki ortamda yayılmış gibi hissediyorum. Oysaki bütün gün banyo yapacağım diyordum. Oturduğum sandalye sanki dikenliymiş gibi hissettiriyordu. Regl zamanında hep böyle diken üstündeyim.

"Ah! Neden bu odadayız ki? Sadece okulda kalabiliriz ama biz burada tıkıldık."

Violet Stewart'ın elle tutulabilen sürtüklüğü midemi bulandırıyordu. Bu kızın strainlerin bizi bulabilme ihtimalinden haberi var mıydı? Bazen kasıtlı olarak mı salak olup olmadığını sorgulamıyor değilim. Kollarımı kavuşturdum ve sahte bir gülümsemeyle karşımda oturan cevap vermeye hazırlandım. Sabahtan beri konuşuyordu ve şimdiki kucak köpeği olduğu sahibi Dominic dahil kimse onunla konuşmuyordu.

"Burada tıkılmanın sebebi strainlerin ortada gezmesi." Kapıyı gösterdim parmağımla. " İstersen dışarı çık ama seni bir daha geri alma riskine girmem."

Soktuğum lafın harikalığıyla daha da gülümsedim ve arkama yaslandım. Sürtüklere karşı bir nefretim vardı. Ortamlarda erkekleri vücutlarıyla tuzağa düşürebiliyorlardı. Muhtemelen Jonathan'a da sırf yakışıklı olduğu için ona yürümüşlerdir. Belki Jonathan onlara kanmış olabilir.

Evrim: Umudun DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin