Asitane

174 9 2
                                    

Multimedya Jonathan ve şarkımız Arctic Monkeys'den I Wanna Be Yours. İyi okumalar.

*

"Kalbimde tuttuğum sırları,
Düşündüğümden daha zor saklamak."

*

Tam her şey yoluna girdi, işte şimdi yapabiliriz derken önünüze çıkan o taş vardır ya. Kenara atamadığınız ya da etrafında dolaşamadığınız... İşte Charlie Turner bunu simgeliyordu. Soğuk elleri ve tiksinç gözleriyle beni ürpertiyor ve içimdeki çığlık atma dürtüsünü ortaya çıkarıyordu. Ah Tanrım, ondan nefret ediyorum. Keşke yer yarılsa da içeri girse...

"Bence bu kadar el sıkışmanız yeter de artar, kuzen." dedi Jonathan aramızdaki sessizliği bölmek istercesine. Sesinde biraz kıskançlık vardı ve bu yüzden ona dönüp bakma ihtiyacı duyuyordum. Ona baktığımda sanki o iyi Jonathan yoktu. Charlie'yi öldürecekmiş gibi görünen o Jonathan vardı. Bir de bu ortamı simgeleyen kara bir gökyüzümüz ve şimşeklerimiz olsa tam olacaktı. Gerçekten de o kadar korkunçtu. Jonathan babasına bile böyle sinirli değildi. Sanırım gerçekten de çok kıskanmıştı.

"Tabi, kuzen ama bir şey söylemek zorundayım." dedi Jonathan'a işaret parmağını kaldırarak. Jonathan boğazından hırlar gibi bir ses çıkardı ve bu sefer ben yerin dibine girmek istedim. Bu durum benim yüzümden oluyordu ve böyle bir durum da sürtük olarak adlandırılmam muhtemeldi.

"Avarielle lensleri olmadan daha güzel." dedi ve bana göz kırptı. Bir an midedeki bütün yemekleri çıkaracağımı zannettim. Bir tecavüz suçlusunun bana bunları yapması iğrençti. Ayrıca Jonathan kıskançlıktan ölecek gibiydi. Bense kendime girecek bir delik arıyordum, acaba nereye kaçsam? Umarım, kimse lens konusunu eşelemez.

"Lensler mi dedin Charlie? Yoksa güzel gelinimizin gözlerinde problem mi var?" dedi Kelly ağzını yayarak. Bir an şuraya düşüp bayılacağımı zannettim. Endişelensem mi, heyecanlansam mı yoksa tiksinsem mi bilememiştim. Elimi Charlie'nin elinde sert bir şekilde çektim. Sadece bunu yapabilmiştim çünkü tüm gücümü oraya kullanmıştım. Kendimi kötü hissediyordum sanki bir şey tüm gücümü emmiş gibiydi. Şu sahnede zıplayarak ağlamak vardı.

Birden kurtarıcımın sesisini duydum, sanki havayla sesi senfoni yapıyor gibiydi.

"Avarille kendini biraz streste hissettiği için lens takmak istedi. Aslında gözleri çok güzeldir ama o ısrarla takmak istedi. Ah, benim güzel sevgilim..." diye bana sarıldı Jonathan. Bu sarılma tuhaftı. Beni peluş bir hayvan gibi sıkıyordu.Sanki ben bir oyuncaktım ve beni Charlie ile paylaşmak istemeyen bir çocuk gibiydi. Onun bu hali hoşuma gitmişti. Beni korumak istediği beni sevdiğini gösteren kanıtlardan biriydi ve az önce endişeden ölüp ölüp dirilen ben, birazdan sevinçten yengeç dansı yapacaktım. Mutluydum, bunu özetleyecek kelime buydu. Kurtulmanın sevincini vardı tabi.

"Avarielle-" Beatrice, Kelly'nin sözünü yarıda kesti. Sanırım bugün Turner kardeşleri kahraman ilan etmem gerekiyordu.

"Sanırım mikrofonu bize devretme vaktin geldi, Kelly." dedi Beatrice ve Kelly'nin tepkisine aldırmadan konuştu. Havalı kelimesinin vücut bulmuş gibiydi.

"Sevgili halkımız, abim, Jonathan Turner'ın, mitingine geldiğiniz için teşekkür ederiz. Ne yaparsak yapalım, sizin için yapıyoruz." dedi ve herkes onu alkışladı. Beatrice'in de özetlemek gerekirse, şu lanet yeri terk etme zamanı gelmişti. Hızla sahnenin arka tarafına geçtik. Üstüme gidişimizden dolayı bir rahatlık çökmüştü. O kadar rahatlamıştım ki sanki bulutların üzerinde inmiştim o sahneden. Mutluydum hem de çok.

Sahneden iner inmez kulislerin oradaki koridordan dışarı çıktık. Buradan çıkmak biraz aşamalıydı. Tıpkı bir oyun oynarken geçtiğiniz levellar gibi. Mesela yüzüme patlayan flaşlar ikinci seviyenin işaretiydi. Sadece onlara gülümsemek ve el sallamamız gerekliydi ancak bu seviyenin zorluğu yüzünüze patlayan flaşlardan kör olmamaktı. Hadi bakalım.

Evrim: Umudun DoğuşuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin